Ülkedeki korona virüsü tablosu hiç iyi değil, can kaybında korkutucu bir artış var. Dolayısıyla öncelikle hala aşı olmamakta inat edenlerin sadece kendilerinin değil, aileleri, yakınları toplum ve ülke sağlığı açısından büyük tehdit ve risk oluşturduğunu bir kez daha vurgulayarak söze başlayalım, sonra da virüsle mücadelede en etkin yöntem olan aşılama seferberliğine dönelim. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine (dün itibarıyla) göre; en az bir doz aşı olanların sayısı 46 milyona yaklaşmış, ikinci doz olanların da 35 milyonu geçmiş durumda, üçüncü doz olanlar ise 8 milyona yaklaşıyor. Bunu ülke nüfusuna oranladığımızda da görüntü şu: Birinci doz yüzde 74, ikinci doz yüzde 56 küsurlarda birinci, ikinci ve üçüncü doz aşı olanların toplam sayısı da 90 milyona yaklaşıyor. Yani totalde aşı olanların sayısı ülke nüfusunun üstünde ama hala kitlesel bağışıklık oranını yakalamaya daha çok var. Çünkü tek doz aşı evet belki çok az bir oranda etkisi olabilir ancak bilim insanlarınca kabul edilen ve geçerli olan da mutlaka iki doz uygulanması. Ki o noktada da ülkemizde yaygın olarak uygulanan Sinovac ve BioNTech aşılarında koruma oranı ve süresi anlamında farklı açıklamalar var. Tabii olası yan etkileri açısından da. Ayrıca bir de AB ya da birçok ülkelere giriş kriterleri açısından da aşı seçeneğini etkileyen faktörler var. Dolayısıyla üçüncü ve dördüncü toz tartışmalarıyla birlikte de ülkede 2+2 mi, 2+1+1 mi gibisinden tam anlamıyla Kovid-19 aşı denklemi söz konusu. Şöyle ki; ülkede başlarda yaygın olarak iki doz Sinovac aşısı uygulandı. Sinovac ya da BioNTech tercihiyle de görüntü farklılaştı. Özellikle de 3. doz aşının koruma seviyesini yükselttiği ve yapılması gerektiği açıklamasıyla. Buna göre de 2 doz BioNTech aşısı olanlar açısından şimdilik 3. doza gerek yok denildi. Onlar için AB ülkelerine gidişte de sıkıntı yok. Yani onlar rahatlar. Ancak aynısı Sinovac aşısı olanlar için geçerli değil. O nedenle de 2 doz Sinovac olanların büyük çoğunluğu 3. doz tercihini BioNTech aşısından yana kullandı. Ardından gelen 4. doz tartışmasıyla birlikte denklem hepten karıştı. 2 Sinovac ve bir BioNTech aşısı yaptıranlardan AB ülkelerine gidecek olanlar acilen gitti ikinci BioNTech aşısını (2+2) oldu. Diğerleri ise yurt dışına çıkma olasılığı yoksa 4.doz aşı konusunda henüz beklemede. Çünkü bir doz daha BioNTech deniliyor (2+1+1) ama zamanlama henüz net değil. Tabii bu arada iki doz Sinovac aşısının ardından 3. doz tercihini yine Sinovac’tan yana kullananlar da var. Yani vaka sayıları ve can kayıplarının hızla yükseldiği ve eylül- ekim ayıyla birlikte pik yapacağının öngörüldüğü şu günlerde hala aşıya direnenlere tepkinin yanı sıra dördüncü doz tartışması da yaşanıyor. Hem de hangisini olalım sorusuyla birlikte. Dünya Sağlık Örgütü’nde uzun yıllar salgın hastalıklar ve virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı görevini yürüten Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün anlatıyor:
“2 doz BioNTech aşısı olanlarda şu an için 3. doza gerek yok… 2 doz Sinovac artı bir doz BioNTech yaptıranlar için 6-8 ay sonra bir hatırlatma dozu daha gerekebilir. 2+1 aşılarını Sinovac yaptıranların ise antikor düzeyi ve T hücreleri cevabına baktırmaları lazım. Duruma göre dördüncü bir doz gerekebilir.”
Yani hayli karışık bir denklem söz konusu. Yine merak edilen bir başka noktada hızla artan vaka sayıları ve can kayıpları... Çünkü evet kitlesel bağışıklık için daha çok var ama ikinci dozda yüzde 56’lar gibi bir oranda aşılama da söz konusu dolayısıyla virüsün öldürücülüğü mü arttı gibisinden endişeler de var. Üstün devam ediyor:
“Virüsün öldürücülüğü arttı diyemezsin, hatta azaldı bence. Ama insanlar umursamayınca çok fazla bulaşıyor, daha fazla insan enfekte olup öldürücü durumlara gidiyor. Çünkü insanlar ilk başta evlerinde kalıyorlardı maske takıyorlardı mesafeye dikkat ediyorlardı okula gitmiyorlardı şimdi okullar da açılacak. Tabii asıl neden de hala aşı olmamakta direnenler. Yani durum daha da vahimleşecek…”
Nasıl yani?
“Varyantlar artmış bulaşma hızları ölümler artmış, hastaneler dolmuş, kötü bir sonbaharla karşı karşıyayız. Henüz değil ama eylül-ekim itibarıyla dördüncü dalgaya doğru gidiyoruz. Okullar açılıp kapanabilir, yasaklar geri gelebilir.”
Özetle; Koronavirüsle mücadelede en etkin yöntemin aşı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda, hatta üçüncü, dördüncü dozlar gündemde ama öte yanda da hem inatla aşı karşıtlığı hem de kurallara uyma konusunda sorumsuzca davranışlar nedeniyle gidişat pek iç açıcı değil...