Saadet Partisi’nde Oğuzhan Asiltürk’ün kongre çıkışıyla birlikte dikkatler anında ittifaklar arası dengeye çevrildi. Henüz ortada kongre falan yok, olursa da epey zaman söz konusu ama daha şimdiden yönetim değişirse ittifaklar açısından SP’nin istikameti değişir mi tartışması başladı. Bu bağlamda da hem SP içinde hem de her iki ittifak bileşenleri arasında açıklamalar havada uçuşuyor. Dolayısıyla, ittifaklarda bölme toplama işlemi tamam, siyasette yeni oluşumların yönleri de üç aşağı beş yukarı belli, yani neredeyse herkes safını tuttu derken, hesapların yeniden revize edilme durumu olabilir. Yani uzunca bir süredir sadece toplama çıkarmaya endeksli siyasi rekabet farklı boyutlara evrilebilir. Özellikle de safların bozulmayacağı hesabıyla, biz durup bekleyelim, Erdoğan zaten gidici, iktidarı alırız havasındaki muhalefet, daha da doğrusu ana muhalefet partisi CHP açısından. Çünkü SP’deki bu gelişme ve devamındaki olasılıklar nedeniyle siyasette günlük laf yetiştirme ya da söz düellosu çabasını bir kenara bırakıp ideolojik bir duruş sergilemenin daha kritik önemde olduğu ortaya çıktı. Ki bu konuda CHP’nin içinde de uzunca bir süredir bu anlamda sesler geliyordu. Hem de Kılıçdaroğlu’nun her “dostlarla iktidar” söylemi sonrasında volümü yükselerek. Örneğin, daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın SP’li Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret ettiği günlerde konuştuğum CHP’nin ağır abileri şöyle demişlerdi (16 Ocak 2021 tarihli yazımız) :
“CHP’nin acilen öz gücüne sahip çıkması ve özüne dönmesi gerekiyor. Bu İYİ Parti’yi reddetsin, SP’yi, HDP’yi reddetsin anlamında değil. Bütün partilerden bağımsız bir A planı olmalı. Bu nedir? Öz gücümüz, CHP’nin öz gücünü göstereceği projelerdir. Yani biz yüzde 25 oyumuzla baş başa kalma ihtimalini göz önüne alarak öz gücümüzle iş yapar, oyumuzu yüzde 35 bandına taşırsak, bir de bunun üzerine ittifak yaparsak, ne âlâ. Eğer yapmazsan, 35 bandını aşan bir CHP kesinlikle iktidar ortağıdır. Oyu da AKP’den alacaktır. Çünkü eğer bir uzlaşı yoksa HDP’den, İYİ Parti’den, SP’den bize oy gelmez. Onların seçmeni kararsız değil, tam tersi, çok kararlıdır. Ama kararsız seçmenin tamamı AKP’dedir. Yani elin değneğiyle yürümememiz lazım. Değneği atıp, dimdik yürüyeceğiz. CHP’nin yapması gereken şey budur...”
Yani nasılsa ittifak var, biz çalışmasak da olur diye masada yapılan hesaplar tutmayabilir. Hele de siyasette iki artı ikinin bazen beş, bazen üç ettiği dikkate alındığında. O nedenle, ittifak hesaplarına takılmak yerine, bir yandan da parti öz gücünü sürekli dinamik ve sahada tutmak şart. Yoksa hesaplar açısından risk her zaman olası. Şimdilerde tartışıldığı gibi. Dolayısıyla, CHP’nin abileriyle bir kez daha konuşmak farz oldu dedik ve SP’deki son gelişmeleri sorduk. Yanıtları şunlardı:
“Riskli süreç çoktan beri söz konusu. Çünkü CHP tek başına iktidar olma gibi bir iddia taşımıyor. Halbuki ana muhalefet partisinin ilk iddiası o olmalı. Dikkat edin, Meral Akşener iktidara geleceğiz diyor, direkt olarak millet bizi iktidara getirecek, biz yöneteceğiz diyor. Yani ortaklarla falan yöneteceğiz lafını hiç etmiyor. Direkt olarak İYİ Parti’yi iktidar alternatifi olarak sunuyor. Bizimkiler ise ısrarla dostlarla beraber diyor. Dostlar içinde Gelecek Partisi, DEVA Partisi de var. Oysa CHP gibi büyük bir partinin ana muhalefet partisinin iktidar iddiası olmalıydı. Başından beri bu iddiayı maalesef Kemal Bey ortaya koymadı, koymuyor. Bu saatten sonra da koyarsa sanki ittifak çatlar gibi korkusu var herhalde. Ama başından beri maalesef CHP bunu hep yaptı. Onun için CHP’nin bu tavrı son derece yanlış, hâlâ devam ediyor.”
Peki ya tartışılan SP’deki değişiklik olursa?
“Dengeler değişebilir. Çünkü psikolojik etkisi fazla olur. SP aldığı yüzde bir oyun ötesinde burada etki yapıyor. SP’nin Millet İttifakı’nda olması AKP’den vazgeçen seçmenin bu tarafa rahat oy vermesini sağlıyor. CHP’ye de oy verebiliyorlardı. SP en muhafazakâr kesim olarak Millet İttifakı’nda CHP ile ilgili sol düşünen veya sol düşünce olduğunu düşünenler için bir yumuşatıcı unsur şu anda. Ama SP buradan ayrılırsa muhafazakâr kesim oradan koptuğu zaman CHP’ye gelmez, İYİ Parti’ye gider giderse. Şu anda da zaten İYİ Parti’ye gidiyor da, o zaman daha rahat gidecektir işin doğrusu.”
Tabii bunlar hep olasılık. Olur olmaz, olursa da tavandaki hareketlilik tabana ne kadar yansır ayrı bir şey, onları göreceğiz ama sadece şu anki gelişmeler bile suyu bulandıracak cinsten. Nitekim bulandırdı ki tartışılıyor...”