Deprem uzmanlarının İstanbul’da deprem beklenilen yer dediği Kuzey Anadolu Fayı’nın Kuzey Kolu en son 22 Mayıs 1766’da kırılmıştı. Bu, İstanbul’da 1509’dan sonra ikinci büyük depremdi. 1766’daki Kurban Bayramı’nın 3. günü (22 Mayıs Perşembe) meydana gelmiş, bu depremin artçısı olan sarsıntılar aylarca devam etmişti. Dört binden fazla kişinin öldüğü İstanbul’da Topkapı Sarayı, Fatih Camii, Yedikule, Eğrikapı, Edirnekapı, şehir surlarında ağır hasar, Galata ve Pera, Kapalıçarşı, Ayasofya ve diğer camilerde hasar meydana gelmişti. Şehirdeki depo ve hanların yıkılması yiyecek sıkıntısını doğurmuş, fırınlar ve değirmenlerin çalışamaz hale gelmesi halkın ekmek teminini zorlaştırmıştı. Şehre su sağlayan Ayvad Barajı hasar görmüş, yer altı su dağıtım şebekesinin bir bölümü çökmüş, bundan dolayı bazı bölgeler susuz kalmıştı. Deprem Marmara’nın doğusunu da önemli ölçüde etkilediğinden, İzmit’te ve Karamürsel’de ağır hasarlar gözlenmiş, tsunami dalgaları limanları kullanılamayacak hale getirmişti. Galata, Boğaziçi ve Mudanya kıyılarında deniz seviyesinde yükselmeler gözlenmiş ve Marmara Denizi’ndeki küçük adacıklar yarı yarıya sular altında kalmıştı.
Dolayısıyla, bugün aynı fayın kırılma beklentisi ve olası felaket senaryolarının benzerliği nedeniyle oldukça endişe verici bir durum söz konusu. Çünkü en son 1999’da yinelenen aynı felaket görüntülerine ve acılara rağmen hâlâ İstanbul’u tehdit eden büyük depremler gerçeğine karşı hazırlıklı değiliz. Evet, eskiye oranla aynı yerde değiliz, muhakkak bir şeyler yapıldı ama yapılması gerekenlerin yanında yaptıklarımız çok fazla değil. Yani daha fazla şey yapılabilirdi. İstanbul tam anlamıyla depreme hazır hale getirilmiş olabilirdi. O nedenle de ürkütücü bazı gerçekleri irdelemekte yarar var. Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür anlatıyor:
“Bugün deprem beklediğimiz yer Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara’nın altındaki Kuzey Kolu. O kolda en son deprem 1766’da olmuştu ve 7’nin üzerindeydi. Yani 1766’dan bu yana Marmara’da aynı fay kolu üzerinde stres birikiyor. Dolayısıyla, bugünkü depremi beklediğimiz fay da o. Onun için de endişeliyiz...”
Olası depreme dönük büyüklük beklentisi nedir?
“Minimum 7.2. Yani 7.2 ile 7.5 arasında bekliyoruz.”
Geçmişte ciddi tsunami olmuş, o tehdit de geçerli mi?
“Tabii, zaten Marmara’da her büyük depremin ardından tsunami var. O kıta kenarlarında, kıta yamaçlarında sallanma, sarsılma sonucu orada deniz altı heyelanları meydana geliyor. O heyelanlar tsunamiye neden oluyor. Dolayısıyla, özellikle Marmara Denizi’nin kuzey kıta kenarı ya da kıta yamacı, yani denizin altındaki yamaç heyelan yapmaya müsait. Dolayısıyla, her büyük depremden sonra genellikle tsunami oluyor. Tsunami dalgasının yüksekliği de en fazla 10 metreyi buluyor. Bu ispatlanmış, bizim çalışmalarımızla da belli, daha önceki çalışmalarla da. Mesela 1509 depremindeki tanımlardan da o belli. Dolayısıyla, tsunami de bekliyoruz.”
10 metre dalga boyu yani?
“Maksimum 10 metre olmuş. 1509 depreminde 10 metreyi bulmuş. Son 1999 depreminde 2 metre tsunami oldu. Mesela bu yeni beklediğimiz depremle bağlantılı olarak yapılan çalışma ve hazırlanan senaryoya göre kuzey Marmara kıyılarında tsunamide dalgaların yüksekliği 2 metre ile 10 metre arasında değişiyor. Marmara’nın kuzey sahilleri risk altında yani. Kimi yerde 4 metreyi buluyor, kimi yerde 2 metreyi buluyor.”
Yeni senaryolar biraz iyileşti deniliyor?
“İyileştirilmişi falan yok. Mesela Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın Kandilli Rasathanesi’yle yapıp ilçelere gönderdiği, kayıplar ve zararlarla ilgili verileri ben doğru bulmuyorum. O yanlış, doğru değil, keşke göndermeselerdi. Orada mesela ölüm sayısı en fazla 12 bin deniliyor. O gülünç bir şey. Adapazarı, Kocaeli’nde bile o depremde 20 bin kişi öldü. Koca İstanbul ve kentin durumunu da biz biliyoruz. Binaların yüzde 60’ı gecekondu gibi yapılmış. Dolayısıyla, İstanbul’da kayıp çok fazla olur. Şöyle düşünün: En basite indirgersek, mesela İstanbul’da bir milyon bina var diyelim. Aslında bir milyon 200 bin deniliyor. Doğrusu bir milyon 600 bindir ama nedense onu indirdiler. Hadi diyelim bir milyon olsun. Varsayalım o bir milyon binanın yüzde 1’inde ölümlü, ağır hasarlı olacak, Yani binaların yüzde 99’unda insanların burunları dahi kanamayacak. Yüzde 99 rakamı çok iyi gibi geliyor ama yüzde 1 demek 10 bin bina demektir. Her binayı dört katlı düşün 40 bin kat. Her kata 2 daire koy 80 bin daire. Her daireye 4 kişi koy, 320 bin kişi yapar. Bu 320 bin kişinin hepsi ölecek demeyelim, onun da yarısını alalım 160 bin ya da dörtte biri olsun, 80 bin insan eder. Yani İstanbul’da beklediğimiz depremde öyle 11-12 bin değil, abartısız söyleyelim, on binlerce insan ölür. Şakası yok bu işin.”