Endonezya’da önceki günkü 7.3’lük deprem sonrası yapılan tsunami uyarısı kaldırılana kadar geçen birkaç saatlik sürede ajanslardan gelen haberler hep 2004 ve 2018’de yaşanan felaketler üzerineydi. 2004’te 9.1 büyüklüğündeki depremin yol açtığı tsunami binlerce kilometre uzaklıktaki Afrika kıyılarına kadar ulaşmış ve felakette 220 bin insan hayatını kaybetmişti. Can kayıplarının 170 bini Endonezya’daydı. 2018’de de 7’den büyük birçok deprem kayıtlara geçmiş ve yaşanan tsunamide 4 bin 300 kişi ölmüştü. Neyse ki böyle felaketleri anımsatan olasılık bir iki saat sonra gelen açıklamalarla kalktı. Tabii şimdilik. Çünkü yeryüzünün en büyük su kütlesi Pasifik Okyanusu’nu boydan boya kat eden Pasifik Ateş Çemberi Fay Hattı’nın üzerinde yer alan Endonezya’da hem şiddetli depremler hem de volkan patlamaları sıklıkla yaşanıyor. Yani böyle bir tehdit her an yine olası. Dolayısıyla, Endonezya’daki gelişmeleri izlerken, İstanbul’u tehdit eden bir başka gerçekliği Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı ve onun yaratacağı tsunami olasılığını hatırladık. Malum, İstanbul için korkulan depremde 7’den büyük öngörülüyor, buna bağlı tsunami de kaçınılmaz deniliyor. Dahası, deprem kayıtlarına bakıldığında çok sayıda tarihsel tsunamiler de var. Hatta bu konu daha geçen ay “5 Kasım Dünya Tsunami Farkındalık Günü” kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından düzenlenen etkinlikte de ele alındı. Orada da Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, hiçbir zaman Japonya ve Endonezya gibi çok büyük olmasa da ülkemizde de tsunami gerçekliğine dikkat çekerek şöyle demişti:
“Deprem Erken Uyarı Sistemi ile Marmara Bölgesi’nde fayın konumundan dolayı depremden 5 ile 7 saniye öncesinde erken uyarıyı verebiliyoruz. Tsunami erken uyarısı verebilmemiz için depremi çok hızlı şekilde çözmemiz gerekiyor. Şu anda 7 dakika içerisinde tsunami uyarı mesajını verebiliyoruz.”
Yani Endonezya’daki gibi bir olağanüstü durumda bizde de tsunami uyarı mesajı söz konusu. O nedenle de Prof. Dr. Haluk Özener’i aradık ve bu uyarı konusunun detaylarını konuştuk. Anlattığı şunlardı:
“Marmara’da 7’nin üzerinde bir deprem beklentisi var. Bilim insanları bu konuda hemfikir, zamanını tabii ki bilemiyoruz. Bu depremden sonra Marmara’da bir tsunami olma olasılığı da çok yüksek. Bu fayın yapısından, deniz tabanında heyelanlardan dolayı bekliyoruz. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü olarak sadece Türkiye’de değil Ege, Akdeniz, Karadeniz ve bağlantılı denizlerde 5.5’in üzerinde denizde ve kıyıya yakın yerlerde bir deprem olduğu zaman biz tsunamiyi takip ediyoruz, olma olasılığını değerlendiriyoruz. Endonezya’da bir deprem olduğu zaman açıklarda okyanusun ortasında o tsunami dalgasının kıyıya ulaşması için belki çok fazla dakikalar, saatler geçiyor. Fakat Marmara’da olabilecek bir tsunami fay kıyıya yakın olduğu için daha süratli etkileyebilecektir. Bizim hedefimiz 7 dakika içerisinde bir deprem olduktan sonra tsunami uyarı mesajını ilgili birimlere duyurmak. Yani bize abone olan ülkelere ve Türkiye’de de AFAD’a bu bilgiyi ulaştırmakla yükümlüyüz.”
Bu süre yeterli mi, 7 dakika içerisinde tsunami gelirse?
“İstanbul içinde 10-15 dakikalık bir süre öngörülüyor. Dolayısıyla, biz bunu zaten halka duyurmakla değil, AFAD’a iletmekle yükümlüyüz. Biz Türkiye’de sadece oraya bilgi veriyoruz.”
Halka uyarıyı AFAD yapar yani?
“Onunla ilgili yönerge yönetmelik şu anda belirlenmiş değil ama şu da var; tsunami aslında depreme göre çok daha kolay bir şey. Yapmamız gereken tek bir şey var. Eğer kıyıya yakın bir yerdeyseniz ve deprem olduysa kıyıdan uzaklaşmanız ve yüksek yerlere çıkmanız bu kadar basit yani. Dolayısıyla, bu depremi hissettikten sonra eğer kıyı bölgelerde yaşıyorsanız bir an önce kıyıdan uzaklaşıp yüksek kotlu yerlere çıkmanızda fayda var. Deprem olduğunda 7 dakikayı falan beklemeyin yani. Hemen sahilden uzaklaşıp yüksek bir yere çıkın, binanız çok sağlamsa, depremde hiçbir şey olmadıysa binada da durabilirsiniz ama güvenmiyorsanız binanızı terk edip yüksek rakımlı yerlere çıkmanız sizi tsunamiden koruyacaktır. Buradaki en büyük handikabımız deprem olduktan sonra kıyıda, denizde ne oluyor diye merakla izlemek. En büyük hata o olacaktır.”
Dalga boyu konusunda öngörü var mı?
“Bu konuda yapılmış birçok çalışma var. Mesela heyelan haricinde 2-2.5 metrelik dalga boylarından bahsediliyor ama tarihe baktığınızda 5-6 metrelik dalga boylarına ulaştığı söyleniyor. Ama etki konusu dalganın yüksekliği kadar kıyının içine ne kadar gireceği, yani topoğrafya ile de çok ilgili. Düz bir alandaysanız denizden gelen dalga çok fazla kıyının içine girecektir. Ama bir yar varsa, kıyıdan bir anda yükseliyorsa topoğrafya orada dalganın kıyıdan içeri girmesi çok daha düşük olacaktır.”
Özetle; Endonezya ve o bölgeyi korkutan deprem ve tsunami gerçekliği İstanbul için de geçerli. Tabii bu tsunami açısından hiçbir zaman Japonya ve Endonezya gibi çok büyük, on binlerce kişinin hayatını kaybedebileceği gibi bir tehdit anlamında değil. Ancak aynısını korkulan İstanbul depremi için söylemek zor. Çünkü o depreme dönük en iyimser senaryo bile tüyler ürpertici. Dolayısıyla, yapılması gerekenler de belli, binalarımızı hızla güvenli hale getirmek ve deprem anında nasıl davranacağımızı öğrenmek ve ciddiye almak.
Yoksa o korkulan deprem olursa, bunları bir kez daha konuşmaya gerek bile kalmayabilir.