Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine (31 Aralık 2020 itibarıyla) göre; bir önceki yıla oranla nüfusu 56 bin 815 azalan İstanbul’da 15 milyon 462 bin 452 kişi yaşıyor. Bir başka hesapla Türkiye nüfusunun yüzde 18.49’u İstanbul’da ikamet ediyor ve bunların arasında 81 ilden gelen insanlar var. Dolayısıyla “İstanbul’da en çok hangi şehirden insan var” diye hep merak edilmiş, tartışılmıştır. Bu bağlamda da geriye dönüp baktığımızda İstanbul’daki Sivaslıların nüfusu Sivas’ta yaşayanlardan fazla ya da Kastamonulu veya Giresunlu, Erzurumlu, Trabzonlu şu kadar kişi bulunuyor gibi “hemşerilik” odaklı yapılmış sayısız haber görmek mümkün... TÜİK verileri ışığında en son yapılan araştırmaya göre de İstanbul’da en çok 768 binle Sivaslı var. Ardından 562 bin Kastamonulu, 526 bin Ordulu, 495 bin Giresunlu, 437 bin Erzurumlu, 428 bin Samsunlu, 417 bin Malatyalı, 414 bin Trabzonlu, 378 bin Sinoplu, 308’er bin de Rize ve Erzincanlı diye sıralanıyor. Tabii bu rakamları daha yüksek telaffuz eden görüşler, iddialar da söz konusu. Yani bunlar oldukça ilgi çeken ve popülaritesi her zaman geçerli olan bir konuydu. Ta Anadolu’dan göçün start verdiği 1950-60’lı yıllardan başlayarak. Ancak, şimdilerde, daha doğrusu dış kaynaklı göçün pik yaptığı son yıllarda bu görüntü de hesaplar da biraz karışmış, dolayısıyla “en kalabalık hemşerilik” konusunun havası ve popülerliğinin gazı kaçmış durumda. Çünkü tarihi, kültür mirası ve coğrafik konumuyla’dünyanın başkenti’ olarak nitelendirilen ve haklı olarak gurur duyduğumuz, övündüğümüz İstanbul’umuzun nüfus yapısı da maalesef dünyanın her köşesinden gelen sığınmacılarla BM merkezine dönmüş durumda. Yani Türkiye’nin her vilayetinden gelenlerin dışında her milletten gelen mülteci, göçmen konumunda insan var. Hem de fazlasıyla ve kontrolsüz bir şekilde. Bunda da Suriyeliler ve Afganlar başı çekiyor. Mesela Göç İdaresi’nin 23 Temmuz 2021 tarihli verilerine göre en çok Suriyelilerin yaşadığı şehir sıralamasında 528 bin 285 kişi ile İstanbul ilk sırada. Kaldı ki bu rakamı gerçekçi bulmayıp, kayıt dışılarla bir milyon civarında olduğunu iddia edenler de var. Tabii aynı iddialar İstanbul’un her köşesinden görüntüler veren Afganlar için de geçerli. Dolayısıyla İstanbul’daki Suriyeli ve Afgan sığınmacıların bir milyonun çok üstünde olduğuna dönük savlar söz konusu. Afrika’nın her köşesinden ve Ortadoğu’daki hemen her ülkeden gelen diğerleri de eklendiğinde en kalabalık “hemşerilerin!” artık yabancı sığınmacılar olduğu, dolayısıyla da Sivaslı, Kastamonulu ya da diğer başka illerin de pabucunun çoktan dama atıldığı da açık ve net. Dün bu durumu vatandaş arasında en çok görünen ve özellikle de göç konusunda çarpıcı tespitleri olan CHP’lilerden, İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’e sordum. Anlattıkları çok ilginçti: “1993,1994 yıllarında ilk göçümüz Afrikalılar. Nijeryalısından tutun Sudanlısına kadar aklınıza gelebilecek 54 Afrika ülkesinin ortalama en az 40-45 tanesinin insanları şu an bizim ülkemizde. Göç mahalleleri, semtleri oluşmuş durumda. Mesela hedef olsun diye ismini vermek istemediğim bir mahallede 2 bin 800 seçmen var. Yani o mahallenin yerleşik insanı 2 bin 800 ama fiilen şu anda o mahallede 40 bin kişi yaşıyor. Düşünebiliyor musunuz 2 bin 800 Türk seçmen hadi çocukları, şusu, busuyla 6 bin nüfus diyelim o mahallenin azınlığı durumunda... İstanbul’da, Filistin, Afgan, Nijerya ya da Şam mahalleleri oluşmuş.”
İlçe söylemekte sakınca var mı?
“Hiçbir sakınca yok. Bunun en büyük merkezi şu anda Esenyurt. Orası sadece Suriyeli, Afgan değil aynı zamanda diyebilirim BM gibi dünyanın birçok ülkesinden insanların yerleşik olduğu bir yer. Bu daha çok küçük ve dikey yapıların dolayısıyla kiraların ucuz olmasından kaynaklı bir durum. Onun dışında da İstanbul’un çeperlerini tercih ediyorlar. Örneğin Sultanbeyli, Arnavutköy, Sancaktepe ya da Pendik’in üst tarafları gibi… Tabii bir de Tarihi Yarımada var. Mesela Afganların çoğu 2000’li yılların başlarında falan geldiler asıl Afgan göçü de 2018 ile 2019’da. Bu göçe baktığımızda özellikle Tarihi Yarımada’da 2018-2019 yıllarında bazı sorunlar yaşandı, orada mafyatik işler oldu. Hatta diyebilirim ki İstanbul’un 39 ilçesinde en çok göç veren ilçe neresi biliyor musunuz? Fatih. Vatandaşlarımız oradan ayrılmak zorunda kaldı. Bugün Fatih’in belli bir kısmına gittiğinizde kendinizi bir Arap bir Afrika coğrafyasında zannedebilirsiniz. Maalesef vaziyet bu...”
İstanbul’da ne kadar sığınmacı vardır sizce?
“Kişisel düşüncem, sahada edindiğim ve muhtarlardan almış olduğum bilgiye göre İstanbul’da 1.5 milyon yabancı var. Doğal olarak da üstüne pandemi ve ekonomik sıkıntıda olunca haklı olarak Türk vatandaşlarının öfkeleri yükselmeye başladı. Nedir bu öfke? Esenyurt’ta mesela kiralık evler 500 lirayken şimdi bin 500 liraya çıktı. Dolayısıyla vatandaşın kira gideri de arttı. Daha can alıcı olan İstanbul’un 30-33 yerinde var olan, hamaliye, inşaat gibi insan işgücü pazarları eskiden Anadolu’dan göç edenlerin elindeydi. Her il kendi pazarını oluşturmuştu. Mesela Tarihi Yarımada’daki hamaliye Malatyalıların elindedir. Bir başka yerdeki Sivas, Kars, Diyarbakır, Batman ya da şu veya bu il ağırlıklıdır. Şimdi bütün bunlar el değiştirdi. Afganlı ve Suriyelilerin gelişiyle beraber 200 lira olan yevmiyeler otomatikman 150 liraya düştü. İşveren de onları tercih ediyor hem düşük ücret hem mesai saati sorgulaması yok... Yani insanımızın önemli bir bölümü işini kaybetti, kaybetmeye de devam ediyor...”
Özetle; daha önceleri Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ya da İzmir-Buca’yı en son da Ankara-Altındağ’ı karıştıran örneklerde olduğu gibi İstanbul’da ‘da Türk vatandaşları ile özellikle Suriyeli ve Afgan sığınmacılar arasındaki öfke gerilimi pik yapmış durumda. Yani nefretin körüklenmesi, yabancı düşmanlığına dönük manipülatif faaliyetler ve Suriyeliler ile Afganların kendi aralarındaki çeteleşme görüntüleri tam anlamıyla patlama sinyali veriyor. Tıpkı ateşin üzerinde unutulan düdüklü tencere gibi...