Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhuriyetimizin 98. yıl dönümünü pandemi koşullarına uygun şekilde tüm yurtta alışılagelen görüntülerle kutladık. Yani geçen yıldan farklı olarak daha coşkulu bir bayram yaşadık. Tabii virüse karşı önlem alma gerçeğini de unutmayarak. Malum koronavirüs son dönemde ortaya çıkan varyantları ile dünyanın bir numaralı ortak gündemi olmaya devam ediyor. Özellikle Delta varyantı nedeniyle pek çok ülkede vaka ve ölüm sayıları epey bir zamandır tırmanışta. Bu bağlamda başı çeken ülkelerden Rusya yüksek can kayıpları nedeniyle yeniden kapanma sürecine girdi. Bunda da koronavirüse karşı aşı bulduğunu açıklayan ilk ülke olmasına rağmen devam eden aşılamanın yavaş ilerlemesinin ana nedenlerden biri olduğu ifade ediliyor. Yani Rusya kendi ürettiği Sputnik-V aşısını kullanıyor ama uygulamada virüsün mutasyon hızının gerisine düşmüş durumda. Aynı risk ülkemiz için de geçerli. Çünkü bizde de yeterince aşı var ama hem önemli bir çoğunluğun aşı olmamakta direnmesi hem de her gün bağışıklığını kaybeden insan sayısının aşılanan sayısından fazla olması nedeniyle tablo sıkıntılı. Evet, bir yanda da eskiye oranla daha iyi bakım yapılıyor, hastanelerde yığılma falan da yok ama günlük vaka ve ölüm sayıları hâlâ çok yüksek. Bir başka deyişle, aşılama olmasaydı ve ilk başlardaki belirsizlikten kaynaklanan tedavilerdeki acemilik devam etseydi ölü sayıları çok daha yüksek olabilirdi. Açıkçası, virüsün şakası yok ve bizde de dünyada da gidişat iyi değil. Nitekim DSÖ daha yeni salgının kısa süre içinde bitmeyeceğini, pek çok ülkede oluşan havanın aksine 2022 yılında da Kovid’in pandemi durumundan çıkmayacağını hatta bu sürenin daha da uzayabileceğini açıkladı. Kaldı ki bunlar da Kovid-19’un bir ölçüde çözülebilen ve öngörülebilen kısa vadede yarattığı, yaratacağı etkiler, dolayısıyla bunun bir de uzun vadede neler yapıyor, nerelere sızıyor gibi soru işaretleriyle dolu gizemli bir başka boyutu da var. Ve “asıl büyük tehdit o” diye de şimdilerde çok konuşuluyor. Uzmanların ‘Uzun Kovid’ olarak adlandırdığı bu durum da başta kalp ve böbrekler olmak üzere insan vücudunun birçok noktası için hayati riskler içeriyor. DSÖ’de virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı görevini uzun yıllar yürüten Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün anlatıyor:

Haberin Devamı

“Bu virüs insanın bağışıklık sistemini tümden bozuyor. Orman yangını gibi ağaçların altından gidiyor, başka yerde tekrar patlak veriyor. Yani akciğerlerde veya üst solunum yolu enfeksiyonu olanlar başka, uzun zamanda kalp kasında hastalık geçirenler başka. Klasik Kovid’de ateşin çıkıyor, öksürüyorsun, ciğerlerinde fırtına oluyor. Uzun Kovid’de ise bağışıklık sistemi bu virüsün anahtarlarıyla, maskeleriyle baş etmeye çalışıyor. Bunu yaparken de oto vücudun kendisine karşı hastalıklar çıkıyor. Vücut ben Kovid virüsünü öldüreceğim derken, gidiyor kalp kasını yiyor, gidiyor pıhtılaşma yapıyor. Virüse karşı antikorlar yapıp, vücudun kendi kendi kendine savaş açmasına yol açıyor. Yani virüs bir şekilde bağışıklık sistemini bölüyor ve iç savaş çıkartıyor vücutta.”

Haberin Devamı

Asıl büyük tehdit bu o zaman?

Haberin Devamı

“Evet, uzun Kovid dediğimiz şeyin etkisi geçmiyor. Bilim insanlarının görüşü, önceki Kovid’i kısıtlı bir enfeksiyon olarak görmeleri şeklindeydi. Herkes enfeksiyonu ya öldürür ya geçirirsin diye biliyor ama geçirsen bile bitmiyor. Enfeksiyonun sende yaratmış olduğu tahribat vücudunda kalıyor. Mesela suçiçeği kolay bir hastalıktır. Çoğunlukla geçirilir ama suçiçeği vücutta kalır. Sonra ileriki yaşlarda zona olursun. Aslında o da bir suçiçeğidir, aynı mikrop, aynı virüs yapar. Veya Herpes virüsü. Uçuk oluyorsun geçiyor, sonra ne zaman bir soğuk algınlığı, strese giriyorsun, tekrar nüksediyor. Uzun Kovid dediğimiz de  böyle, aynı virüse, patojene bağlı farklı bir hastalık tablosunun ortaya çıkması şeklinde.”

Nasıl yani?

“Çoğu Kovid geçiren kişide bir şekilde uzun Kovid göstergeleri görülecektir. Yani bundan 5-10 sene sonra ne kadar çok kalp krizinden ölümler olmuş, ne kadar çok insan böbrek yetmezliğine girmiş, ne kadar çok insanda kısırlık artmış bunlar bekleniyor. Nitekim başladı da... İnsanlar daha fazla Kovid nedeniyle kalp krizi geçiyorlar. Şu anda dünya yangını söndürmekle meşgul. Bugün görülen kısa Kovid 15 gün içerisinde çözülüyor. Karantinada kalıp bulaştırıcılığını bitiriyorsun ama virüsü vücudundan tümüyle yok etmiyorsun.”

Aşının önemi daha da mı artıyor bu durumda?

“Kesinlikle. Aşıyla eğer sen başından virüsü bir şekilde nötralize edersen, ona karşı önlem alırsan çok önemli. Yapmazsan, hem kısa Kovid’i çok ağır geçireceksin, hem vücudunu uzun Kovid’e karşı ‘Gel beni hasta et’ diye açacaksın.”

Özetle, Kovid sinsi ve son derece belalı bir virüs. Alın size kesinlikle aşı olmak için bir neden daha...