Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Barış Pınarı Harekâtı dengeleri değiştirdi ve Türkiye’nin iki süper güçle yaptığı iki ayrı mutabakatla YPG/PKK’nın terör koridoru, kantonlar birliği girişimleri falan hikâye oldu. Yani sınırında asla bir oldubittiye izin vermeyeceğini söyleyen Türkiye sahada ve masada kararlı, güçlü hamlelerle dediğini yaptı, istediğini de aldı. Bu bağlamda da Tel Abyad ve Resulayn hattındaki teröristler 120 saatte 32 kilometre derinliğin dışına çıktı, Soçi mutabakatıyla dünden itibaren devreye giren Kobani, Menbiç ve Kamışlı dahil diğer yerlerdeki terörist temizliğiyle ilgili 150 saatlik sürede de geri sayım başladı. Bu arada da ABD’den hamiliğini yaptığı, koruyup kolladığı terör örgütü hakkında “Uzun süredir NATO müttefiki olan bir ülkeye karşı Kürtleri (YPG/PKK) savunmak ya da otonom bir Kürt devlet kurabilsinler diye onlara yardım etmek üzere görevlendirilmedik” şeklinde yoldaşlıktan ayrılma havası veren sözler de gelmeye başladı. Dolayısıyla, başladığında bazılarınca “Sınırlı bir operasyon ya da Trump’ın tezgâhı olabilir” gibisinden değerlendirilen Barış Pınarı Harekâtı’nın ne kadar önemli ve kritik bir hamle olduğu da ortaya çıktı. Niyesini Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin özetliyor:

Haberin Devamı

“Türkiye bu konjonktürde yapabileceğinin en iyisini yaptı. Acaba diyorum bu Barış Pınarı Harekâtı’nı yapmasak da bu anlaşmayı yapar mıydık? Sanmıyorum. Bu harekâtı yapmasaydık masaya oturmazlardı bizimle. Bu harekâtı yaptığımız, başarılı olduğumuz için yaptılar bunu, yoksa durup dururken kimse kimseye mal bağışlamaz, bir şey vermez. Türkiye’nin daha ileri gitmesini, daha fazla bir harekât yapmasını, YPG/PKK’yı ezmesini engellemek istediler...”

Yani sahadaki güç masayı zorladı, diplomasideki başarıyla da işlem tamamlandı ve terör örgütü YPG/PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde iki süper güç, özellikle de ABD tarafından kullanım süresi doldu. Peki, ya ellerindeki silahlar? ABD o konuda verdiği sözleri de tutacak mı? On binlerce TIR, öncelikle de ağır silahları yoldaşı terör örgütünden geri alacak mı ya da alabilecek mi? Pekin yanıt veriyor:

Haberin Devamı

“Çok zor. Ağır silahların ne olacağı konusu Rusya ile de konuşulmuştur ama nasıl toplayacaklar? Bunların ne kadarı PYD/PKK’nın üzerinde? Benim bildiğim, bu silahlar Erbil üzerinden TIR’larla geldiği zaman bunlarla ilgili ABD’nin her seferinde Türkiye’ye bir envanter verdiği söyleniyor. Tabii bu ABD’nin beyanı ne kadarı doğrudur bilemiyoruz. Bu silahları kim toplayacak? Bir defa o da belli değil. Hadi üzerlerindeki silahları aldık, sağa sola saklanmış gizli depolarda bulunan ağır silahlar var, bunlar nasıl alınacak? Ellerinde omuzdan atılan hava savunma füzeleri, tanksavar füzeleri var. Hem Javelin, hem TOW var, Rus yapısı 8 kilometre menzilli füzeler de var. Bunları kim toplayacak, bunların gerçekten toplandığından nasıl haberimiz olur, nasıl denetleriz? Bir mekanizma olması lazım yoksa çok zor...”

Silah toplama konusunun ABD’nin kontrolünde olmasının kâğıt üzerinde kalmak anlamına geldiğini belirten Pekin, bu görüşünü pekiştiren geçmişten örnek de veriyor:

Haberin Devamı

“2003’te Irak savaşında ABD’nin bölgeye getirdiği silahlardan 100 binin üzerinde kayıp vardı. Bu silahlarla ilgili elimize belgeler geçti. Bunların bir kısmı da teröristlerle çatışmalardan sonra ele geçirdiğimiz silahlardı. Üzerlerine USA yazıyordu hatta ordu seri numaraları vardı. Biz bunlarla ilgili dosya hazırladık, belgeleri ve resimleriyle bu kayıp silahların tamamının terör örgütü PKK’nın elinde olduğunu ABD’li yetkililere bildirdik. Ama ABD’liler bir türlü bunu kabul etmediler ve hiçbir şey yapmadılar...”

Özetle; Türkiye çok kritik bir hamleyle istediklerini aldı ama silahlar ve güneye çekilen teröristlerin durumu ya da rejim üniforması giyme olasılığına karşı alınacak daha yol var...