Söze geldi mi ara sıra “Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri ve iş birliği arayışı” gibisinden laflar eden Yunanistan hiçbir zaman iyi komşu olmadı. Aksine, sürekli olarak kara, deniz ve hava sahalarını genişletme çabasıyla Türkiye’nin tüm hasımlarıyla dostluk kurmayı kendi milli görüş ve ülküsü haline getirdi ve bunu pervasızca uyguladı. Bu bağlamda da Doğu Akdeniz ve Ege’deki bazı adaları anlaşmalara aykırı olarak silahlandırma, haksız kıta sahanlığı ya da kara suyu saçmalıklarının yanı sıra Türkiye’yi sıkıntıya, zora sokmak adına aynen Suriye gibi insanlığa karşı suç işleyen terör örgütlerini ülkesinde barındırdı, bunlarla iş birliği yaptı. Yani alçaklıkta sınır tanımadı. Örneğin, 40 yıldan bu yana özellikle Türkiye’ye tehdit teşkil eden ASALA, PKK, DHKP-C, MLKP teröristlerini himaye etti, onları kamplarda yetiştirdi, eğitti. 1990’lı yılların sonlarında Türkiye’nin kararlı çıkışları sonucunda Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması sürecinde terörist başı sığınacak ülke ararken himayesine aldı, sıkışınca da onu Kenya’ya kaçırttı, orada da büyükelçiliğinde saklayabilecek kadar pervasızlaşabildi. Öcalan’a Kenya’da hamilik yapan Yunan İstihbarat Teşkilatı eski çalışanı Savas Kalenderidis, PKK kadrolarıyla sıkı bir irtibat içinde olduğunu da bizzat kendisi açıkladı. Yunanistan 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da FETÖ üyelerine yataklık yaptı. Yani Yunanistan kafasındaki hesaplar ve buna dönük yaptığı kirli ilişkiler, kalleşliklerle tam anlamıyla her fırsatta dostluk iklimine ve komşuluk ilişkilerine yakışmayan davranışlarda bulundu. Aynı Yunanistan şimdilerde de çılgın bir silahlanma ve savaş çığırtkanlığı havasında. Tabii tarih boyunca olduğu gibi arkasına sığındığı ABD ve Batı ülkelerinin gazıyla. Açıkçası, ABD’nin Yunanistan’da kurduğu üsler ile savunma yardımı adı altında verdiği doğrudan destek ve de son olarak Fransa’dan aldıkları 18 Rafale savaş uçağıyla havalanan Yunanistan iyiden iyiye şımarmış durumda. Hele de Türkiye’yi F-35 programından çıkaran ABD’nin Yunanistan’a F-35 satacağını duyurması nedeniyle. Dolayısıyla, Yunanistan’ın tüm bunları sadece Türkiye’nin askeri gücünün artması üzerine duyduğu güvenlik endişesinden değil, ABD’nin kurguladığı kirli oyunun bir parçası olma sıfatıyla da yaptığı da çok açık ve net. Oyun da malum, Rusya’yı kuşatıyorum diye Yunanistan’a konuşlanmak ama aslında da Türkiye’yi de kuşatmak ve gözdağı vermek. Aynen Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi. Yani ABD kirli tezgâhı bağlamında Batı yakasında da yekten Yunanistan’ı kullanıyor, kullanılan da buna dünden razı... Nasılını Emekli Hava Pilot Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş anlatıyor:
“Savaşmak için söylemiyorum. Savaşmamak için caydırmanız lazım. Dolayısıyla, bizim kara kuvvetlerimizin Meriç’i aşıp, Dedağaç’ın oradan Selanik’e doğru yürüyeceğinden korkar devamlı surette Yunanlılar. Onun için de ABD geldi, Dedeağaç’a üs kurdu. Yani siz şimdi Meriç’i geçip kara harekâtı yapmaya kalktığınızda, ABD birlikleriyle karşı karşıya geleceksiniz. Bu da orada dur demek. Bunun için Dedeağaç’a gelip yerleştiler, bizi kuşattılar. Yunanistan açısından bundan fazla lehine ne olabilir ki... Deniz gücümüz de sürekli silahlandırdıkları adalar nedeniyle tehdit altında. O zaman ne kalıyor? Hava gücü. Yani caydırmak için hava gücü açısından Yunanistan’dan üstün olmanız gerekiyor, bu kadar basit.”
Yani?
“Şu anda aşağı yukarı eşit hava gücü var, muharip uçaklarla ilgili söylüyorum. Yunanistan şimdi 18 Rafale uçağı alıyor, bunu da 24’e tamamlama niyetindeler. Onunla da yetinmeyip, bize verilmeyen F-35’leri alacaklar. Yani mutlak üstünlük sağlayacak noktaya taşımaya çalışıyorlar.”
Türkiye ne yapacak bu durumda?
“Bizim ilk milli muharip uçağın teslimi planlama aynı hızda giderse 2029’da olacak. Daha sonra 240 civarında uçağa ihtiyacımız var. O da 10 sene falan sürecek. Yani 2040’da bizim milli uçaklarımız tamamlanmış olacak ve kendimizi daha etkin hissedebileceğiz. F-16’lar da zaten 2040’dan sonra devre dışı kalacak. Şimdi hal böyleyken, arada uçak takviyesi yapılması uygun olur. O takviye de F-16’larla olmalıdır. Çünkü biz F-35’ler verilmiyor diye şu anda elimizdeki en eski 37 tane F-16’yı modernize ediyoruz. Bilgisayarı, radarı, her türlü tanıma-tanıtma, dost-düşman tanıma, elektronik harbi her şeyi milli üretim... Velhasıl, uçak adeta bizim uçağımız haline dönüşüyor. Dolayısıyla, ABD’den 200 civarında eski F-16’lardan alıp, Türk F-16’sı haline dönüştürüp, caydırıcılığa devam etmek lazım...”
Özetle; caydırıcılık açısından dengeler kritik önemde ama sorun sadece Yunanistan’ın silahlanması değil. Çünkü asıl oyuncunun ABD, figüranın da Yunanistan olduğu kirli bir tezgâh daha söz konusu...