Aykut Kocaman, tüm eleştirilere kulak tıkayarak bildiğini okumaya devam ediyor. Gelgelelim bu inat Fenerbahçe’ye zarar veriyor. Kayserispor maçı bunun son örneği oldu.
Fenerbahçe kötü oynadığı ve 1-0 geriye düştüğü maçta, içinde Valbuena’nın olduğu üç golle adeta piyango buldu. Büyük takımların doğaları gereği, öne geçtikleri maçlarda skoru daha da arttıracak varyasyonlara gitmeleri beklenir. Ancak Aykut Kocaman’ın literatüründe böyle bir şey yok. Onun aklında hep ‘’oyunu tutmak ‘’ var. Nitekim yaptığı oyuncu değişiklikleri de bu yönde oldu. Lakin Aykut Kocaman, futbolun gerçeklerini yenmeyi başaramadı.
Aykut Kocaman’a artık taraftarlar da güvenmiyorlar. Kayserispor maçında yaptığı oyuncu değişiklikleri taraftarlardan tepki aldı. Özellikle Valbuena’nın çıkartılması büyük tepki çekti.
Valbuena, Fenerbahçe’nin en gayretli futbolcusu. Buna rağmen Aykut Kocaman tarafından her maç oyundan çıkartılıyor. Çünkü Aykut Kocaman’ın kafasında asla skoru daha da arttırmak gibi bir düşünce yok. Nitekim Valbuena, Kayserispor maçında da 82.dakikada oyundan alınmaktan kurtulamadı. Fenerbahçe, Valbuena olmayınca rakip kaleye gitmekte zorlanıyor. Böyle olunca da baskı yiyor.
Aykut Kocaman,
Galatasaray, oldukça eksik bir kadroyla sahaya çıkan Trabzonspor karşısında çok kötü bir oyun sergiledi ve bu sezonki ilk mağlubiyetini aldı. Maça damga vuran ise Halis Özkahya ile Igor Tudor’un hataları oldu.
Lakin önce hak edenin hakkını teslim ederek başlamak gerekiyor. Rıza Çalımbay, bu kadar eksik futbolcuya rağmen sahaya sürdüğü mücadeleci kadro ile maçı kazanmayı başardı. Zaten Rıza Çalımbay, ancak mücadele yönünü ön plana çıkararak Galatasaray’ı yenebilirdi. O nedenle, kadronun mücadele gücünü zayıflatabilecek Sosa’yı kulübede oturtma riskini dahi aldı.
Rıza Çalımbay’ın öğrencileri, Galatasaray’a önde bastılar ve sarı- kırmızılıların topla çıkmalarını engellediler. Zaten Galatasaray’ın en büyük zaaflarından birisi de bu. Sarı- kırmızılılar, önde sert basıp pas yollarını kapatan rakipleri karşısında adeta kilitleniyorlar.
Elbette Galatasaraylı futbolculardaki düşüşü ve Tudor’un akıl ermeyecek hamlelerini de unutmamak gerekiyor. Nitekim Tudor, Trabzonspor karşılaşmasında da resitaller sunmaktan geri kalmadı. Öncelikle sol bek konusunda hala kararsızlık yaşıyor. Trabzonspor maçına da nedense Linnes ile başladı. Oysa büyük maç kategorisindeki bu karşılaşmada orijinal
Göztepe, Kasımpaşa karşısında alıştığımız başarılı futbolunu ortaya koyamadı. Böyle olunca da yenilgi kaçınılmaz oldu.
Kasımpaşa’yı galibiyete taşıyan ilk etken, ev sahibi takımın bu karşılaşmayı bir kurtuluş maçı olarak görmesiydi. Göztepe maçıyla yeni bir başlangıç yapmak isteyen Kasımpaşa, kazanmayı daha çok istedi ve bunun için gerekenleri yaptı.
Göztepe ise stoper Kosanovic’in ısınırken sakatlanması ile maça sıkıntılı başladı. Böylece stoperde Leo oynamak zorunda kaldı. Sarı- kırmızılıların orijinal stoper hattını oluşturan Peybernes ve Kosanovic’in ikisinin birden sakatlanmaları ve takımdaki yerlerini alamamaları Göztepe için büyük bir handikap. Dilerim bu ikili kısa zamanda takıma geri dönerler.
Göztepe’de bunun dışındaki ikinci handikap, geriden ve orta sahadan ileriye top taşınamaması oldu. Özellikle Rotman, çok top kaybetti ve neredeyse hiçbir topu ileriye pozitif olarak gönderemedi.
Elbette Kasımpaşa’nın özellikle ilk 25 dakikadaki baskısının da Göztepe’nin ileriye çıkışını engellediğini belirtmek gerekiyor. Esasen maç içerisinde tempoyu tamamen ev sahibi takım belirledi. Örneğin Kasımpaşa, Göztepe’nin beraberlik golünden sonra vitesi yeniden yükseltti ve
Kısa ve öz konuşmak gerekirse, iki teknik direktörün tercihleri derbiyi gölgede bıraktı. Hatta maçın önüne geçme anlamında Cüneyt Çakır’ı bile solladılar.
Önce Igor Tudor’dan başlayalım. Hırvat teknik direktör sürpriz yapmayı ve kendisinden söz ettirmeyi çok seviyor. Fenerbahçe derbisine de 3-4-2-1 dizilişiyle çıktı. Oysa daha önce bu sistemi denediği maçlarda ve en son Atiker Konyaspor karşılaşmasında çok sıkıntı yaşamıştı. Buna rağmen inatla derbiye de bu sistemle çıktı.
Ancak Tudor, 20.dakikada Serdar Aziz’in sakatlanması üzerine oyuna Latovlevici’yi aldı ve 4-2-3-1’e döndü. Galatasaray’ın çok kaliteli bir kadrosu var. Sarı- kırmızılılar sezon başında oynadıkları tempolu futbolla da ligi domine etmeyi başardılar. Ancak Tudor’un bu anlamsız denemeleri Cim Bom’un hızını kesiyor ve ortaya kötü futbol çıkıyor. Elindeki kaliteli kadroyu en verimli şekilde kullanmak varken bu anlamsız denemeler neden?
Nitekim derbide izlediğimiz Galatasaray, bildiğimiz halinden çok uzaktı. Bunda sistemsel faktörler kadar, Tudor’un oyuncularını derbiye mental olarak da hazırlayamaması etkiliydi. Elbette bir diğer faktör de, Fenerbahçe’nin disiplinli ve dirençli futboluydu.
Sarı-
Öncelikle müthiş mücadelelerinden dolayı hem Alanyasporlu hem de Göztepeli futbolcuları tebrik etmek gerekiyor. İzleyenlere tempo, heyecan ve mücadele dolu bir futbol ziyafeti sundular.
Maça iyi başlayan Göztepe, oyunu kanatlara yaymak yerine rakibini ortadan delmeye çalıştı. Ancak bütün çabalar kalabalık Alanyaspor defansı arasında eridi. Oysa Jahovic gibi hava toplarında da etkili olabilen bir golcüye sahip Göztepe, kanatları daha çok kullanabilirdi. Nitekim Göztepe’nin ilk golü, kornerden gelen topa Jahovic’nin vurduğu kafa ile geldi.
İkinci yarı ise roller değişti. Göztepe oyunu kendi yarı sahasında kabul ederken Alanyaspor gol için sarı- kırmızılıyı kaleye yüklendi. Bu anlamsız geriye yaslanma sonucu Alanyaspor beraberliği yakaladı.
1-1’den sonra yeniden rakip kaleye gitmeyi hatırlayan Göztepe, arka arkaya bulduğu iki golle oldukça rahatladı. Ancak sarı- kırmızılılar yine büyük hatalar yaptılar.
İki değişiklik hakkını sakatlıktan dolayı kullanmak zorunda kalan Tamer Tuna, üçüncü golden sonra Tayfur Bingöl’ün yerine Halil Akbunar’ı sahaya sürdü. Tayfur yorulmuştu. Halil de iyi bir kanat oyuncusu. Ancak Halil, beklenen performansı gösteremedi. Böyle olunca Göztepe
Şenol Güneş, Monaco maçına çok doğru iki rotasyonla çıktı. Orta sahada Oğuzhan’a göre daha formda olan Tolgay’ın, sağ bekte ise Adriano’nun tercih edilmesi Beşiktaş’ın oyununa pozitif olarak yansıdı. Tolgay, mükemmel bir performans sergilerken Adriano da tam anlamıyla tecrübesini konuşturdu.
Esasen Kara Kartal, önemli rakibi karşısında her anlamda üstündü. Türkiye liginde sıkıntılar yaşayan Beşiktaş, Avrupa’da farklı oynuyor. Siyah- beyazlılar, Monaco karşısına da kazanmak için çıktılar ve kendi futbollarını oynamaktan çekinmediler. Beşiktaş’ın henüz maçın başında Babel ile bulduğu nizami gol, büyük bir yardımcı hakem hatasıyla geçerli sayılmadı. Eğer o gol geçerli olsaydı maçın hikayesi daha en baştan farklılaşabilirdi.
Tarihi zafer gecesinde biraz daha ön plana çıkan oyuncular oldu. Quaresma, sadece futbol düşününce ne kadar etkili bir silah olduğunu bir kez daha gösterdi. Keza Babel de benzer etkiler yaşattı. Ancak Cenk Tosun’a çok daha farklı değinmek gerekiyor. Cenk Tosun, herkese örnek olacak azmiyle Avrupa’nın önemli golcülerinin arasına doğru hızlı bir şekilde ilerliyor. Cenk Tosun’un önümüzdeki sezon dudak ısırtacak bir fiyata Avrupa’nın önemli liglerinden birine,
Igor Tudor’da ‘’ milli maç sonrası ‘’ takıntısı var. Hırvat Hoca, daha önce milli maç dönüşü oynadığı Antalyaspor maçında sistem değişikliğine gitmiş ve sarı- kırmızılılar iki puan kaybetmişlerdi. Tudor, yine milli maç sonrasına denk gelen Atiker Konyaspor karşılaşmasında da sistemde değişiklik yaptı. Bu durum, Galatasaray’ın Konyaspor karşısında zorlanmasına neden oldu.
Galatasaray’da Fernando, alıştığımız şekilde stoperlerin arasına girdi ve geride üçlü gibi kaldılar. Fakat bu sefer ileride Rodrigues ve Feghouli, Gomis’in arkasında yer aldılar. Böyle olunca kanatlar sadece Mariano ile Latovlevici’ye kaldı. Latovlevici, elinden geldiğince sol kanatta bir şeyler yapmaya çalıştı ama sağ kanat, özellikle ilk yarıda hiç kullanılamadı. Öte yandan santrafor arkasında oynatılan Rodrigues ve Feghouli de üretkenlikten çok uzak kaldılar.
Nitekim önceki haftalarda izlediğimiz Galatasaray’dan eser yoktu. Sarı- kırmızılılar tempo yapamadıkları gibi, topu üçüncü bölgeye aktaramadılar. Oyun olaraksa çok durgun ve kötüydüler.
Tudor, Rodrigues’in sakatlanması üzerine tercihini Selçuk İnan’dan yana kullandı. Lakin ilerideki takım dizişlini değiştirmedi. Bu sefer de Belhanda, Feghouli ile
Şenol Güneş, milli maç dönüşü Quaresma ve Babel rotasyonuyla takımını sahaya sürdü. Ancak tecrübeli teknik adam, ilk yarıda beklediğini bulamadı.
Gerçekten de rotasyonda yer bulan Lens ve Negredo tam bir hayal kırıklığı yarattılar. Esasen Cenk Tosun dışındaki futbolcuların da Lens ve Negredo’dan farkları yoktu. Siyah- beyazlılar çok kötü bir oyun sergilediler ve nerdeyse pozisyonsuz bir şekilde ilk yarıyı tamamladılar.
Şenol Güneş, ikinci yarıya Quaresma ve Babel hamlesiyle başladı. Ancak Babel’in 48.dakikada gördüğü kırmızı kart, Şenol Güneş’in bütün planlarını alt üst etti.
Babel gibi bir futbolcuya böyle bir kırmızı kart yakışmadı. Quaresma’nın Beşiktaş’ın futbolunu tek başına nasıl yönlendirdiğini ve bir gole etki ettiğini düşündüğümüzde, Babel’in gördüğü kırmızı kartın anlamı daha çok kendisini gösteriyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi Beşiktaş’ta sadece Cenk Tosun ve ikinci yarıda oyuna dahil olan Quaresma pozitif anlamda göze battılar. Bu ikilinin dışında hiçbir futbolcu Kara Kartal’a katkı sağlayamadı. Aslında bu düşüş yeni bir şey değil. Beşiktaş, son üç maçında sekiz puan kaybetti. Bu durum, gelecek adına tehlike sinyalleri veriyor.
Şenol Güneş, çok tecrübeli