Virüs salgınının dünya ekonomisi üzerindeki etkilerini bu kez farklı bir şapka takarak anlamaya çalışalım. Şu ana kadar ekonomist ve bilim insanı cephesinden birbirinden değerli pek çok görüş ve öngörüyü Korona Notları’nda paylaştıktan sonra, gelin birlikte iş ve moda dünyasının etkili ismi Giorgio Armani’ye (86) kulak verelim.
Modanın efsane ismi Armani, virüs krizinde özellikle İtalya’nın içinde bulunduğu durum karşısında, sessiz kalmadı ve oldukça iddialı bir söylemle, “Bu düzen değişmeli” çıkışına imza attı.
Deneyimli işadamı aslında korona günlerinde iki açık mektup yayımladı.
Biri, doktorlara ve sağlık dünyasında yönelik idi. Diğeri kendisinin de temsil ettiği moda dünyasına idi.
Teknoloji dünyasından tanıdığımız Kerem Özdemir’in, Linkedin’de paylaştığı; “Kovid-19 Egemenliğindeki Günlerde İnsan Olma Rehberi” adlı çalışma; koronavirüsün “insanlığa” etkisini anlatıyor.
Burada, salgın karşısındaki davranışlar “Korku”, “Öğrenme”, ve “Gelişme” bölgesi olarak 3 temada toplanıyor.
Basit anlatımla; koronanın bize öğrettiklerinden yola çıkılarak, bundan sonra neleri yapıp, neleri yapmamamız; yani nasıl biri olmamız gerektiği noktasında ipuçları veriyor.
KORKU BÖLGESİİhtiyaç olmayan gıda, tuvalet kağıdı ve ilaçları toplayıp stoklama.
Virüs salgınının Türkiye’de etkisini artırdığı ilk günden beri, bu köşede, birçok değerli ekonomistin görüşlerine yer verdik. Hepsinin ortak noktasına bakıldığında 5 husus öne çıkıyor.
(1) Bu krizi geçmişteki hiçbir büyük kriz ile karşılaştırmamak gerek, dolayısıyla eski ve sıradan çözümler işe yaramaz.
(2) Bu bir finansal kriz olmadığından, öncelikle sağlık sorununun çözülmesi şart.
(3) Ekonomiyi, şirketleri ve şahısları ayakta tutmak için açıklanan paketler, ya da para basma dahil atılacak adımlar şimdilik ancak geçici çözüm sağlayabilir.
(4) Koronavirüs salgınında en kötüsü henüz görülmedi, dolayısıyla bu zirve görüldükten sonra, tahribatın boyutu ortaya çıkacak.
(5) 2020 yılında dünya ekonomilerinde, istisnasız, daralma kaçınılmaz.
Efsane ekonomiste kulak ver
Deneyimi ve görüşleriyle ekonomi çevrelerinde efsane ekonomist olarak adlandırılan Dr. Gary Shilling ile öngörü turumuzu sürdürüyoruz.
Virüs salgını nedeniyle ekonomide yaşanan sıkıntıları aşmak için, başta hükümet olmak üzere, birçok kurum ve şirket destek paketleri açıklamış durumda. Yaşananların uzamasına bağlı olarak desteklerin devamı gelebilir. Bunların yanı sıra, gururla söyleyelim, ülkemizde, özellikle bu gibi krizlerde öne çıkan önemli bir bağış kültürü var.
Koronavirüsün ekonomik cephedeki olumsuz etkilerini aşma noktasında bu bağışlar ihtiyaç sahipleri için gerçekten de ilaç gibi gelmekte.
Elbette, dileğimiz, Türkiye’de yaşayan hiç kimsenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesi ve herkesin refah içinde yaşaması ama gelin görün ki, dünya düzeni şimdilik buna pek izin vermiyor. Bu yüzden ihtiyaç sahiplerine ulaşan ve böylesine günlerde onlara nefes aldıran maddi bağışlar, kritik önemde.
136’sı kurumsal, 10’u bireyselSalgına karşı birçok farklı isimle kampanya başlatıldı. Cumhurbaşkanlığınca başlatılan “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” isimli kampanya ise, toplanan
Koronavirüs salgınının ekonomiye olumsuz etkisini azaltmak için başta hükümet olmak üzere, birçok kurum ve şirket önlemler alıyor.
Salgının ne zaman biteceği, dolayısıyla normal hayata ne zaman dönüleceğiyle ilgili varolan belirsizlik, bu önlemlere yenilerinin eklenmesine yol açabilir. Hep söylediğimiz gibi, umudumuz, kötülüklerin bir an evvel son bulması ve eski güzel günlere geri dönebilmek.
Türkiye’de ekonomi yönetimi, önlemleri üç ana grupta hazırladı.
Bunlar şöyle sıralanıyor; (1) İhtiyacı olan vatandaşlara yapılan destekler, (2) esnaf paketleri, (3) KOBİ’ler ve sanayi sektörü için önlemler.
Gazetemizin Ekonomi Servisi’nin Kıdemli Editörü Ebru Sungur, son 3 gündür hazırladığı diziyle, tüm bu konularda, merak edilen tüm soruların yanıtlarını, anlaşılır bir dille Milliyet okuyucularına aktardı.
Senaryolara hazırlıklı olun
Böylesine çalkantılı dönemler aslında ülkeler, şirketler ve vatandaşlar için “stres testi” anlamına gelir. Belirlenen senaryolar &
Koronavirüs salgınıyla birlikte birçok sektörde işler yavaşladı hatta tüm dünyada satışların durma noktasına geldiği iş kolları var. Şanslı olan kimi markalar teknoloji desteğiyle işlerini sürdürmeye devam ediyor. Özellikle hizmet ve üretim sektörlerinde kaygılı bir bekleyiş var.
Bununla birlikte işlerin ciddi ölçüde yavaşladığı alanlardan biri de reklam dünyası.
Milyar dolarlık bütçeleri kontrol eden ve markaların müşteriyi kalbinden yakalaması için son derece yaratıcı kampanyalar hazırlayan bu sektör, virüsün etkisini oldukça sert hissediyor.
Elbette önceki krizler gibi bu salgının neden olduğu kriz de ilelebet sürmeyecek.
Tüm dünya korona belasını üzerinden atar atmaz, hayat normale dönecek. İşler eskisi gibi açılacak. Markalar canlı, cıvıl cıvıl reklamlarıyla dört bir yerde boy gösterecek. Umudumuz virüs salgının etkisini gösterdiği şu dönemdeki tahribatın yok edici olmaması, en az hasarla bugünlerin atlatılması.
‘Sosyal izolasyon’ vurgulu
Kovid-19 virüsü moralleri bozdu.
Hepimizin ortak dileği, yaşadığımız bu kötülüklerin bir an evvel bitmesi ve normal hayatımıza geri dönmek. Bugünlerde iyimser düşünmek ve bu doğrultuda zorlukları aşmak için elimizden gelenin en iyisini yapmak önemli. Ama gelin görün ki; koronavirüs salgınıyla ilgili tahminler havalarda uçuşuyor.
“Mayıs sonunda, hiç olmadı haziranda normale döneriz” diyen de var; “Bu iş temmuza ağustosa uzar ya da 2020 sonunu da bulur hayata dönüş” diyenler de var.
‘Korona Notları’ serisinde, şu zamana değin, alanının uzmanı ve geleceği öngörme noktasında itibarlı kişi ve kurumların görüşlerine yer verdik.
Bugün, sizlerle iki farklı grafik paylaşacağım. Salgın etkisinin ne zaman bitebileceği noktasında bizlerin farklı açılardan bakmamızı sağlayabilir.
Sosyal ve siyasal yapı farkı
Paylaşacağım ilk grafik, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) New York Eyalet Valiliği ile çalışan McKinsey’in çalışmasına dayanıyor.
New York Valisi Andrew Cuomo, önceki gün ekranların karşısına geçerek, son derece detaylı bir
Teknoloji insanlarının kendi dünyalarıyla ilgili söylediği “özlü sözler” vardır. Bunlardan ilki, “Kullandığınız ürün bedava ise, asıl ürün sizsinizdir”. İkincisi ise, “Dijital dünyadaki en büyük güvenlik açığı insandır.”
Daha önce bahsetmiştik; tüm dünyanın koronavirüs ile mücadele ettiği şu günlerde, “sosyal mesafe” ve “evde kal” çağrıları sonrasında video konferans teknolojisi adeta altın çağını yaşıyor.
Düşünün en popüler uygulama olan Zoom’un patronu Eric Yuan, bu kısa sürede kişisel servetine 4 milyar dolar kattı.
Dünya liderlerinden CEO’lara, akademisyenlerden öğrencilere, ev hanımlarından beyaz yakalılara 200 milyon kişi Zoom kullanıyor.