Bir okurum sordu. Ben de ‘Avlu’ dizisiyle ilgili bir yoklama yapayım dedim. Tartışmasız oyuncu kadrosu ve şu an yayındaki ‘standart Türk dizileri’nin dışında bir deneme olarak takdir edilesi projeydi. Evet, sert bir yapımdı. Uyarlama olmasına karşın, ‘özgün anlatımını’ yakalamıştı. Zengin ile fakir hikayelerine alışmış izleyiciyi tavlamak kolay değildi, onu yaptılar. “Bu sezon devam edecek. Ama yeni sezonun garantisi yok” diye
bir duyum aldım. Kararı, Limon Yapım verecek. İnternet de olasılıklardan biri... Hatta başka kanal zayıf bir ihtimal olsa da, seçenekler arasında yer alıyor.
Özetle; yeni sezonda ‘Avlu’, Star TV’de olmayacak, belki de final yapacak.
TÜRK TİPİ YAPIMLARIN FANLARI
Sosyal medyada ‘dizi hayranları’nın eğilimleri üzerine, Cannes’daki televizyon fuarında toplantı yapılmış. Orada ‘Türk dizi fan’ları özel olarak konuşulmuş. Türk yapımlarının sosyal medya ortamında her daim ilk 10’a girdiğini, bunun da ‘dizi fanları’ sayesinde olduğu söylenmiş. Şöyle bir tasvir yapılmış; “Yayında olsun ya da olmasın, sosyal medyada Türk içerikleri her zaman yoğun bir kitle hareketi içindedir.” Bir Türk dizisi gündemdeyse, dizi fanlarının ‘sosyal ağlardan bir bombardımana
‘Blackout’ dizisi acayip bir proje... Önemli Faslı yönetmen Nabil Ayouch çekmiş. Olay, Ceuta’da geçiyor. Neresi burası? İspanya’nın Kuzey Afrika’daki toprağı... Nedir özelliği? Göçmen akının yoğun olması ve önlem olarak altı metre yükseklikte elektrikli tel örgülerle çevrelenmesi. Peki yapım neyi anlatıyor? Bir ‘ya birgün böye olursa’ hikayesini... Bu kentte elektrikler kesiliyor birden ve yüzbinlerce göçmen şehri işgal ediyor. Aslında Avrupa kıtasının ‘korktuğu’ olayın kurgulanması belki... Bizde yok mu bu sorun? “Beş yıl sonra 100 kişiden 5’i, 50 yıl sonra ise dört kişiden biri Suriyeli olacak” diyor haberlerde... Mesela bizde böyle bir dizi çekseler, içimizi acıtan, yaşadığımız bu gerçeği bizleri rahatsız edici (rahatsızlık burada kızmak anlamında değil, düşünmeye sevk etmek) gerçekleri gösterebilseler. Yok biz çitleyelim. Tamam da çitle çitle, bunun bir sonu yok mu kardeşim? Senarist, yönetmen, oyuncular, TV kanalları, yöneticile ve yapım sahipleri bu toplumun bireyleri yazıp çizsinler ve oynasınlar izleyelim. Dizilerimizin bu yüzleşmesi, elbet olacak. Kaçarı yok beş ya da 10 sene sonra ama olacak. Bak Netflix pek seviyor böyle işleri!
Brezilyalının iyisini yapıyoruz!
Th
MTV’nin yıldız dönemi, müzik kanalları için yok! Türkiye özelinde ise, bir devir kapandı Kral TV’yle. Kanal, “Sadece dijitaldeyim” dedi. Bir nevi üstü kapalı “Artık yokum” mesajıydı. Müzik ve televizyon cephesini nasıl etkiledi? Peki müzik kanalları ne olur?
Bize yaradı
Number One, 1994 yılından bu yana hem radyoda hem televizonda yayında. Numberone Türk FM ve TV’nin müzik direktörlüğü ile Numberone Türk FM Yayın Yönetmenliği görevini sürdüren yılların radyocusu Kadir Çetin’e sordum, “Kral TV’nin kapısını kapatması Number One’a yaramış. Daha çok reyting ve ilgi var” diyor. 2016 yılında yayın hayatına başlayan Milyon TV de, “Kral TV’nin dijitale geçmesiyle bizim izlenirlilik oranımız arttı” diyor. Kadrosuna Güven Erkin Erkal’ı kattılar, bir de Rock FM’ den tanıdığımız Ozzy yine bu kanalda.
Kral TV kalabilirdi
Müzik kanalının ülkemizde farklı bir işlevi var; özellikle esnafın dükkanında, lokantanın bir köşesinde, pastanede, kahvehanede, kebapçıda ve gece mekanlarının bir bölümünde sürekli dönen klipleriyle yaşar. İnternette ne kadar dönse de, sonuçta gözucuyla buralarda her daim varlığını hissettirir. Peki Kral TV bu yolculuktan vazgeçmeye bilir miydi? Sektörden
Kore dizilerinin yerli hallerini izledik, biliyoruz. Şimdi sırada Filipin projesi var. Cannes’daki televizyon fuarından bize satmışlar diziyi... ‘A Mother’s Guilt’ (Hanggang Saan). Habere göre, dizinin yayın haklarını FOX almış. Uyarlamanın çekimleri, 2019’un üçüncü çeyreğinde başlayacakmış. Konusu da bize pek uyuyor. Annemiz Sonya, oğlu Paco’ya çok düşkün. ‘Oğlum da oğlum’ durumunda... Çocuk, doğuştan kalp hastası. İlerleyen yaşta kalp krizi geçiriyor. Oğlu ölecek. Anne Sonya ne yapsın? Çocuğunu kurtarmak için inanılması güç bir anlaşmaya imza atıyor ve bir adamı öldürüyor. Hayatı boyunca bu acıyla yaşıyor. Yıllar sonra Jean adında bir kadınla tanışıyor. Tesadüf bu kadın, ölen adamın eşi... Yetmez, bizim Paco da onun kızı Ana’ya aşık olmasın mı? Özetle böyle... Nasıl hikaye? Tutmaz mı?
Ayhan Sicimoğlu söylerse...
beIN Gurme kanalında Ayhan Sicimoğlu’nun ‘Gastronomi Maceraları’na denk geldim. Porto Riko’ya gitmiş. Epey uzun bir yolculuk yapılıyor. İşin ne kadar zor olduğunu şöyle anlattı: “Kolay değil bu
işler, arkadan şişler...”
Ayıya dayı demek
‘Zengin ve Yoksul’dan bir bölüm... Aysel küçüklüğünü hatırlıyor. Zengin akrabaları onu nasıl da ekmişlerdi? Annesi ne demişti peki:
‘İstanbullu Gelin’, İsrail’de çok tuttu. Özcan Deniz’in konserinde izdiham yaşandı. Diziyle ilgili ülkenin önemli gazetelerinden Haaretz’de bir yazı çıktı. Sanırım bir bölümü bize yansıdı. Makalenin içinde ‘ilginç ayrıntılar’ vardı. ‘İstanbullu Gelin, İsrailliler’in Gönlünü Fethetmesini Bildi’ başlıklı yazıda diziyle ilgili yapılan esprilere de yer verildi. Onlardan biri, özel televizyon kanalı Reshet’te yayınlanan meşhur ‘Big Broteher’ (Biri Bizi Gözetliyor durumu) yarışmasının uyarlamasıyla ilgili bir benzetme... Kanalın yöneticileri şöyle demiş; ‘Kaza, silahlı çatışma, aldatma, hamile kalma, çocuk düşürme, kalp krizi, sinir krizi, bayılma ve evlilik temaları dizinin, ‘Big Brother’ yarışmasını seyreden izleyicilerin yolunu değiştirdi. Bizim yarışmadaki ‘sansasyonlar’, ‘İstanbullu Gelin’in yanında hafif kalır’... Yazı daha sonra diziyi ‘sabun köpüğü’ olarak nitelendirerek bir bölüm örnekliyor: “20’nci bölümde Senem, Osman’a (Bir diğer bıyıklı Boran) anlatıyor, ‘Ne yapabilirsin. Hepsi önceden ayarlandı, evlenecekler....’ İşte Türkiye ve Arjantin’de (İki ülke çokça bu tarz diziler üretiyor) geçerli olan projelerin sihri ve cazibesinin özeti; güzel fakir bir kız temiz ve saf yetim
Ev ahalisiyle birlikte izliyorduk, duyunca öyle kaldık! ‘Yemekteyiz’de karşımıza çıktı. Malum ‘En İyiler ‘ (İngilizcesini yazmıyoruz!)yarışıyor. Akılda kalanlar, ‘reyting’ yapacak isimler diyelim. Fatma Kaplan, onlardan biri. Sevda Hanım’ın masasındaydılar. “Mesela şimdi kafaya neyi taktım? Sevda Hanım sizin kitaplar niye böyle? Ben hiçbir kitaplıkta, yazısı duvara dayanmış kitap görmedim” dedi. Eserlerin isimleri duvara bakıyor! Sevda Hanım, “Ben de görmedim, şaşırdım sizin kadar” diye konuştu. Hani kendi evinde oluyor ve şaşırıyor yarışmacı bu duruma... Dış sesimiz, “Neyse Fatma Hanım geçelim bunu. Tatlı yorumlarına başlayalım” diyor. Fatma Hanım ısrarlı: “Niye mesela böyle?”
Onur Büyüktopçu açıklıyor
“Biz yaptık (yapım ekibi). Sevda Hanım normal insanlar gibi tabii ki yazıları gelecek şekilde koymuştu. Reklam olmasın diye. Çünkü orada yayınevlerinin amblemleri var. Markette aldıklarımızı nasıl buzluyorsak...” açıklamasını yaptı. O sırada Sevda Hanım ekleme yaptı: “Yazarlar var.” Tabii normal. Gizli reklama giriyor kitapların adı, yazarları ve yayınevleri! Ha konserve, ha kitap!
‘ZALİM İSTANBUL’U KİMLER İZLİYOR?
Cannes’dan söz açılmışken ‘Zalim İstanbul’un bizde ikinci
Kanal D’nin yeni dizisi ‘Zalim İstanbul’da bir genç oyuncu dikkat çekiyor; Bahar Şahin... Ceren Yılmaz karakterinde zengin yaşamı hayal eden fakir genç kız çerçevesinde ‘biraz abartılı’ da olsa, etkileyici bir oyunculuk sergiliyor. İyi bir sinema filminde, sınırlarımızın dışında da ilgi toplayacak izlenimi verdi.
BU İLK DEFA OLUYOR
MİP TV televizyon fuarı Cannes’da başladı. Burada fortmatlar da yarışıyor ve görücüye çıkıyor. CNN Türk’te yayınlanan ‘40’ programının formatı katılımcı örnekler arasında en iyi ilk 11 arasında yer aldı. Şöyle söyleyelim, jüri başkanı Virginia Mouselet’e ayda bin yeni program geliyormuş. Onların arasından seçilmiş. Talk show’lar genelde belli kalıpların içinde olduğu için pek ‘yaratıcı’ bulunmuyor. İlk defa bu tabu kırılmış. Mouselet, programla ilgili şöyle bir yorumda bulunmuş “Hem game showu ekliyor, hem de büyük bir değişiklik yaparak, bir format haline getiriyor. İçinde draması ve eğlencesi var. Ciddi, haber değeri olan fakat magazinel olarak da tat katılmış ama düzeyi, hiçbir zaman düşmeyen bir program... Konukları strese sokan şey, onlara tanınan süre, sunucu değil. Hiçbir zaman bir yargıyla, onları strese sokmak yok. Onlara yalan söyleme ya
Tweet atımında dünya çapında bir şöhretimiz var. ‘Klavye delikanlıları’ lafı boşuna söylenmiyor. Dünya ve Avrupa çapında en çok ‘tıklanan ve yorumlanan dizi’ kategorileri, iki aylık The Wit (World Information Tracking) tarafından yapılıyor. İki kategoride de dizilerimiz bir numara...
Dünyada ‘Kuzgun’
Twitter’da en çok yorumlanan dizi, ‘Kuzgun’ olmuş. Çok konuşulan projemiz. Yayınlandığı tarihten bu yana, 38 bin tweet almış. The Wit verilerine göre Instagram hesabında 228 bin takipçisi bulunuyor.
Avrupa’da ‘Hercai’
Avrupa’da en çok yorum yapılan dizi ise ‘Hercai’... 10 bin tweet almış. Raporda Instagram takip sayısı 505 bin olarak yazılmış. ‘Hercai’, yeni bir ‘Sen Anlat Karadeniz’ dizisi olmaya aday... Atv’nin ‘total izleyici’yi kendine çektiği bir gerçek. ‘Türk telenovela’sının has örnekleri bu kanalda... Total izleyicisi yüzde 13.65’lerde... AB’de ise yüzde 9 civarıyla her yapım şirketinin hayal ettiği rakamı yakalamışlar bile. Bu bir
övgü değil, bir durum saptamasıdır.