Cumartesi S Sport izleyenler sürpriz bir görüntüyle karşılaştılar. Kanalın tarihinde ilk defa bir ‘belgesel’ ekrandaydı. Alttan da bir yazı geçiyordu. Kanalların boyunlarına asılan ‘ceza yazısı!’ Özetle, 16 Mayıs 2020 tarihindeki Leipzig-Freiburg maçında ‘kumar oynamaya özendirici yayın’ yapıldığı yazıyordu. Yani bahis durumu. Tüyo mu verdiler yani? Alışılmışın dışında bir ceza olunca dikkat çekiyor ister istemez!
BÖYLE PROGRAMLARI ÇOĞALTALIM
TRT Müzik diğer müzik kanallarından farkını nasıl ortaya koyacak? Sorunun cevabı iki programdaydı geçtiğimiz cumartesi... ‘Çümbüş Var’ ve ardından ‘Müziğin Diliyle’... ‘Cümbüş Var’, ‘The Turbans’ grubu üyelerinin eğlenceli sunumu ve komik ayrıntılarla Avrupa’da etnik müzik turuna çıkarttığı program. Ahmet Köksal imzalı bir yapım. Neden böyle yapımlar düşünülmez mesela? TRT Müzik ‘durağanlıktan’ böyle programlar ile kurtulur. Renklerini, stüdyolarını, içeriklerini
Ev ahalisi izliyor şu sıralar ‘Bodyguard’, BBC yapımını... Dedikleri; “Bu dizinin yerlisi mümkün değil.” Malum, yapımın yerli hali ‘Yeni Hayat’... Bizimki, ‘Siyasetten arınmış’ olacak. Orijinalinin temeli aşk, ihtiras vs tabii ki mevcut ama bir ‘siyasi’ proje... Siyaseten magazin diyelim. İçişleri Bakanı terör saldırısına kurban gidiyor mesela. Ve arkasından ne ‘derin ilişkiler’ olduğunu anlatıyor. Ev ahalisi, “Olsa olsa polisiye tarafını alırlar, artık uyarlama olmaz, yeni bir dizi olur” diyor. Oyunculuk olarak, özellikle aksiyon sahneleri ve mekan çekimleri hayli inandırıcı bir yapım... Ve senaryoda Jed Mercurio var. ‘Line of Duty’yi izleyin, ne demek istediğimi anlamış olursunuz. Yabancı dizilere fena sardı ev ahalisi korona günleriyle birlikte. Ve, “Bizim yerlileri bundan böyle nasıl izleriz, bilemiyoruz” diyorlar. Bizim sektör, ‘uyarlama uzmanı’ ve sürpriz bir ‘Yeni Hayat’ olabileceğini bir kenara yazalım.
İLGİNÇ EKRAN BULUŞMASI!
Haber kanallarının sanırım konuk isim listesi mevcut,
Televizyon izleme oranı, dünyada salgının en yoğun olduğu dönem, şubat ve nisan ayları arasında önemli bir artış göstermiş. İzlenme oranı yüzde 24 artmış. 1 Şubat-30 Nisan tarihlerinde yapılmış bu araştırma. Pazartesi ile cuma günü arasındaki duruma bakılmış. Ve ‘salgın öncesi’ verileriyle karşılaştırılmış. Normal zaman izlenme oranına göre yüzde 18’lik bir artış söz konusu. Peki bizde durum nedir? Bizde mart ve nisan ayları en heyecanlı zamanlardı. Çok izlenen zaman dilimine bakınca mart ayı genelde kanallar için en yüksek izlenme oranını yakalanmış diyebiliriz (Şubat ayına göre bakınca yani daha korona günlerine başlamadığımız zaman dilimi). Nisan ayında biraz düşüş var. Mayıs ortalaması bazı kanallarda şubat ortalamasının altında. Bunda sanırım en büyük pay ‘yeni dizi’ olmaması. Tüm Kişiler’de durum böyle. Bir kanal büyük bir artış gösteriyor bu arada belirteyim, TV8... ‘Survivor’la ‘dizilerin olmadığı’ çok izlenen zaman diliminin lideri oldu.
HAVADA UÇUYOR
“Gerizekalılar&rdq
Anlamıyorum neden böyle zorlanıyorlar? ‘Aman orası sakat!’, ‘Aman buraya bir şey derler mi?’ diye stres içinde kalıyorlar. Muhtemelen müdür montajı yapana, “Bak iyi seyrettin mi, gözden kaçan olmasın ona göre?” diye tembih üstüne tembih ediyordur. Her gösterimde ekranda ‘buzlama sayısı’ daha da artıyordur. İşte anlamadığım nokta bu, orası buzlu, burası ‘bip’li, kuşa çevrilmiş filmleri ekrana getirmenin alemi var mı? Rahat göstereceğin bir düzine belirleyeceksin, döne döne onları yayına vereceksin. Fazla çeşide gerek yok zaten. Nereden çıktı şimdi?
‘Dondurmam Gaymak’ın sayısını unuttum kaçıncı gösterimi... Geçtiğimiz salı akşamı yine ekrandaydı. Orasını, burasını ‘buzlama’, ‘bip’lemeyle... ‘Mundar’ ve ‘Cima’ mesela. Sonra parti adı. Partinin adı çoktan değişti! Neme lazım buzlama! Bizim yerli komediler mesela. Hangi kanal yayınlıyorsa sanırım ‘denetim’ kan ter içinde kalıyordur.
BÜYÜK HABER STÜDYOLARI
Afilli haber
Kamu televizyonu BBC, 32 yıl sonra ülke liginden bir maçı canlı ekrana getirdi. Bournemonth-Crystal Palace maçını 3.9 milyon kişi izlemiş. Bu kanalda en son canlı maç yayını, 1988 yılında gerçekleşmiş. Kovid salgınından sonra başlayan Premier League maçları yayınında bir ‘değişiklik’ yapıldı. 92 maçın 62’sinin Sky, 20’sini diğer yayıncı BT SPort ve dört maçı BBC yayınlama kararı alındı. Bir sürpriz daha geldi. Sky TV de bazı maçlarını açık kanalı Sky Sky’dan yayınlıyor.
Mesela, geçtiğimiz hafta Everton-Liverpool ‘Merseyside Derbisi’ni açık kanalından yayınladı. Ve tarihi rekor kırıldı. 5.5 milyon kişi bu maçı izledi. En son rekor, 4 milyon ile M. City-M. United arasında 2012 Nisan ayında oynanan maçtaydı. ‘Bizde böyle bir durum olamaz mıydı?’ diye sorduk. Bizde kalan maçlardan bazıları, mesela TRT’de ekrana gelebilirdi... Gördüğüm, beIN SPorts’un böyle bir konunun kenarından bile geçmesi pek mümkün değil.
Seri A ekranda yok
Bu arada tekrar başlayan İtalya ligi
Kanal 24’ te ‘Şimdilerde’ diye bir programda Bülent Özveren’in yayın hayatı üzerine bir kısa gezinti vardı. ‘Kimse Eurovision’u bilmezken TRT’ye öneri yazısı yazarak, 1975 yılında ilk kez katılmamıza ön ayak olmuştur’ diyen bir girişe denk geldi. Özveren dediğimizde akıllara Eurovision gelir. Bu yarışmayla bütünleşmiştir. Bu içli dışlı oluş, kendisine yorum hakkı da veriyor tabii ki. Nitekim bu programda sorulmuş kendisine, “Son katılımcılar hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye... ‘Paris’te kabarede çıkan kadın şarkıcı birinci oldu. Ben çok itiraz ettim. Bütün bu eserleri çöpe. Burada bir kurul var üç tane isim belirler, idareye kabul ettirilir onlardan birine yarışmaya katılma teklif edilir.” Yani kurul seçsin üç eser, onların arasından seçilsin istemiş Özveren. Gülseren, ‘Rimi Rimi Ley’ ile katılmıştı. Özveren 2011 yılında bizim temsil eden Yüksek Sadakat ile ilgili; “Rock grubu. Yaşları gelmiş neredeyse 50’ye. Doğru bir tercih
D-Smart’ta 29 Haziran’da başlayacak bir diziyle ilgili yazmıştım bu köşede. “İlk defa Batı medyası, Irak’ta olanları bizzat Iraklılar’ın gözüyle anlatan bir dizi çekti... ‘Baghdad Central’ (Merkez Bağdat) ile ilgili yorum böyle. ARTE kanalıyla İspanyol Movistar ortak çalışması bir yapım... Irak’ın ABD işgali ve sonrasında yaşanan bir polisiye hikaye. Hikayenin içinde tarumar edilmiş bir ülke var” yazımın kısa özeti.
Çok ilginç bir dizinin daha haberi geldi; ‘Tahran’... İsrail yapımı.
Görevi İran’daki nükleer reaktörü etkisiz hale getirmek olan bir MOSAD ajanı Tamar Rabinyan’ın hikayesi... İşler beklendiği gibi olmuyor ve ajan Tahran’da tek başına ve savunmasız kalıyor. Bu, onu kendi köklerini keşfetmeye itiyor. Bu arada İranlı bir aktivistle romantik ilişkisi başlıyor.
“İlk defa Batı dizisinde Tahran rejimine karşı olan gençlerin yaşadıkları evler sokaklar gösteriliyor” diye bir yorum var projeyle ilgili. Ayetullah rejimine direniş! Peki kim yazmış senaryoyu?
Yine çok ses getiren
Kanal D’de ‘Güneşi Beklerken’in tekrarları başlayacak. Ev ahalisi izledi ve beğenmişti. Hande Doğandemir, Kerem Bürsin, İsmail Ege Şaşmaz ve Yağmur Tanrısevsin genç kadrosuyla iyi iş çıkarmışlardı. Bürsin hariç, parlayanı olmadı.
Bizde bir, yurt dışında üç!Bizde dizi bölümleri uzun, yurt dışında kısalıyor diye söylenir. Tam oranı nedir? Türkiye’de yayınlanan 11 bölümden, yurt dışında 44 bölüm çıkıyor. Bizde yayınlanan her bölüm, yabancı ülke kanalında üç bölüme denk geliyor.
Senaryo önemlidir
Yeni iş ‘Gençliğim Eyvah’ başladı. Cengiz Bozkurt, Levent Ülgen, Günay Karacaoğlu, Ulviye Karaca ve Beyti Engin bir yanda, genç arkadaşlar diğer yanda! Senaryo, ah senaryo!