Beren Saat ‘Aşk-ı Memnu’ ile aramızda her daim. Bugün halini, sesini ve söyleyeceklerini pek ekranda duyamıyoruz. Uzun bir aradan sonra yine bir uzun zaman diliminde kendisini Ayşegül Doğan’ın YouTube programında izledim.
Ünlülerin egosu gitti!
Bir cümlesi dikkatimi çekti; “Dünyadaki bütün ünlülerin egolarını, güzellik kaygılarını bir kenara bıraktığı...” Bütün bu kimliklerinden arınıp, salgındaki yaraların sarılmasına yardımcı olmuşlar öyle diyor özetle. Yemek yaptılar, gitar çaldılar belki de bir çırpınıştı eski günlerin adına! Dünya korkularında eşitlendi. Ama eşitsizliğinde yine ibre değişmeyecekti.
FUTBOL VE BETON
En çarpıcı örnek futbol... İzliyoruz maçları, stadların bir önemi kaldı mı? Bomboş beton yığınları haline geldi. Ortada yeşil bir zemin üzerine çıkıp, milyon euro’luk sırt numaralarının tepiştikleri bir zavallı gösterinin, ötesine geçebildi mi? Efendim seyirci alacaklar. Alacaklar da şu çıplak haline bak önce sen. Nasıl bir gösteri? Ağzımızda maskeler,
Bir yapımcıyla konuştum, “Bu hafta setler başlıyor” dedi. Yeni şartlarda yeni ‘kurallar’la olacak. Yazlık dizilere baktık. ‘Salgın önlemli’ bir hali yok. Yeni sezon yapımların da farklı olacağını zannetmiyorum açıkçası. Yine yakın temaslar vs. mevcut olur, ne kadar dikkat edileceği söylense de... Umarım kazasız belasız geçer setler.
İKİ DİZİ İKİ İZLENİM
TV8’deki ‘Kırmızı Oda’, Cem Karcı’nın yönetmenliğini üstlendiği, başrolünde Binnur Kaya’nın yer aldığı ve Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun hikayesinden esinlenerek Banu Kiremitçi Bozkurt’un senaryosunu kaleme aldığı bir dizi. Bu sezon yayında... ‘Doğduğun Ev Kaderindir’ de aynı yazarın uyarlamasıydı. Pek öyle karşılığı olmadı. Bir psikiyatristin anılarından yola çıkılıyor yeni yapımda. Bizatihi yazarın anıları. Gelen hasta muhabbetleri ilginç olabilir. Pek bizim dizi sektörü konu başlıklarından değil.
Diğer dizi TRT’nin ‘Tövbeler Olsun’...
İlk tanıtım yayınlandı. “Valla çok komik dizi, çok gülecekseniz”
Sonuçları ilginç bir araştırmaya denk geldim. İspanya’da yapılmış. “İspanyol toplumu daha eşitlikçi, daha adaletli bir toplum için parasız yayın yapan televizyonu önemli bir araç olarak görüyor.” Hani bizde sorsalar böyle bir cümle çıkar mı, özetle hayal gibi! Söz konusu açık kanallar... Paralı kanallar var, bir de açık kanallar İspanya’da. 1998 yılında parasız yayın yapan kuruluşlar bir araya gelerek ‘Açık Yayın Yapan Ticari Kuruluşlar’ (UTECA) kurmuşlar. İşte onlar yapmış bu araştırmayı.
‘Şiddete dur!’ diyor
Ankete katılanların yüzde 66.4’ü açık kanalları, çocuklarını gönül rahatlığıyla ekran başında bırakabilecekleri bir mecra olarak görüyor. Sosyal medyadan altı kat, dijital platformdan üç kat daha fazla bir güven var açık kanallara.
Karar vermemize yardımcı
Açık kanalda yer alan ‘karşıt haberlerin’ izleyicinin karar vermesinde büyük yardımı olduğu belirtilmiş ankette. Katılanların yarısı, kurumların şeffaflığı ve yolsuzluğun
40 yıllık ‘Gülen Gözler’ filminin de sansürleneceğini düşünülebilir miydiniz? Hani ‘sıcak aile, sıcak yuva’ filmlerinin şahı ‘Gülen Gözler’...
Hani Adile Naşit-Münir Özkul’un birlikte rol aldığı film... Yapımda, kızlar dertli ve odalarında içiyorlar arabesk müzikler eşliğinde... Adile Naşit giriyor odaya ve şöyle konuşuyor: “Gecenin bir yarısı çığlık çığlığa şarkı söylenir mi? Babanız gönderdi. “Artık zıbarıp yatsınlar” diyor.” Sonra “Aaaa içki de içiyorlar. Nane likörü bayılırım” diye devam edip likörü fondip yapıyor.
Eğlenceli bir sahne
Sahnenin içkiye özendirdiği filan yok. Eğlenceli bir sahne aslında.
Pazar akşamı baktık, olduğu gibi gitmiş sahne. 70’li yılların filmidir. Dedik ya, ‘ailece oturup izlenecek’ yapımların başındadır. Bunca yıldır yayınlanır bu sahne kesilmeden. Naşit’i izleyip de ‘alkolik olan’ var mıdır acaba? Bu sahne kesilmese ceza mı gelecek? Hani ‘ne olur ne olmaz’ durumu... Bu o kadar çoğaldı
Özlem ve Yasin ile ‘Mutfağım Şahane’ programı canlı yayın. Özlem Hanım stüdyoda, eşi Yasin Bey ise Muğla’dan sesleniyordu. “Balıkları topladık geldik canlı canlı” diyordu Yasin Bey.
Özlem Hanım stüdyodan sesleniyordu, “Av yasağı yok değil mi? Ceza yemeyin”. Yasin Bey kendinden emin, “Yok Özlem her şey kontrol altında.” Ev ahalisi merak etti av yasağı var mı yok mu diye. Baktılar internetten. 15 Nisan’da başlamış av yasağı ağustos ayında bitiyormuş. “Doğru hatırlamışız uzun süredir balık yemiyoruz çünkü” dediler.
YENİ BÖLÜM SEYİRCİLİ Mİ?
‘Kim Milyoner Olmak İster?’in yeni bölümlerinde seyirci bulunmuyor. Yarışmacı ve kendisine eşlik eden yakını ya da arkadaşı stüdyoda oluyor. ‘3’te 3 Tarih’ yarışmasına baktım yeni bölüm yazıyordu. Seyircili çekilmiş. Çekimler salgın öncesi mi yapıldı stoklandı mı bilemiyorum!
ŞARKIYA SANSÜR
Ekranda buzlama ve bipleme film diyaloglarından, şarkı sözlerine kaydı. ‘Benimle Söyle’ finalinde Alp ve Aslan kardeşlerimiz Haluk
Kanal D’nin yeni dizisi ‘Çatı Katı Aşk’, “Saklamıyorum, ben Yeşilçam filmlerinden çıktım, geliyorum” diyor. Hatta müzikleriyle ‘Bizim Aile’ye gönderme yapılıyor. “Post modern bir Arzu Film” diyebiliriz. Eşime geçenlerde, “Taşınırsak mahalle olsun” dedim. Ağzımdan böyle çıktı. Sütü, zeytini peyniri aldığımız, hatta kazık manavlı... (ki korona günlerinde epey zerzevatı sattı, mecbur alacaksın) Bir mahalle, bakkala, “Bizim eve soda bırakır mısın, ben bir fırına gideyim” diyebilmenin keyfidir. İki sokak ötede arabasını sürekli diğer otomobillerin geçmesini engelleyerek köşeye park eden teyzeyi tanımak gibidir mesela mahalle. Uzunca bir süre sitelerde oturmuş biri olarak, oraları hele yeni hallerini, samimiyetsiz buluyorum. Ekranda çıkan onlarca faiz oranı düşürülmüş metroya yakın, çarşı pazarı var mesajlı görüntüleri de yapay buluyorum. Celal’in (Renan Bilek) mantıcı dükkanını imece usulü kurtarma operasyonu bizim oralarda geçerlidir halen. Dizi,
Kanal D’de BBC yapımı ‘Doctor Foster’ yerlisi başlayacak. Foster rolünde Cansu Dere olacak. Peki ne zaman başlıyor? Eylül ayında... Eleştirilerden gördüğüm orijinalinde, konunun önünde oyuncuların performansı yer alıyor. Yani Dere ‘oyunculuğunu’ gösterecek. Kadının dünyası halini verebilecek mi? Son dizi ‘Ferhat ile Şirin’de ev ahalisi “Cansu iyiydi, konu kendini bıraktı” yorumunu yaptı. Med Yapım, ‘uyarlama’ uzmanı. Bakalım ‘İngiliz halini’ bize nasıl uyarlayacak?
SENARYO ŞAŞIRTTI
“Siz orada, burada mantık aramayın sadece izleyin olayları”... Mesaj buydu ‘Sen Çal Kapımı’ dizisinin ilk bölümünde... Ev ahalisi, “Senaryoya soru sormaktan bıktık” dedi. “Bu olur mu, o olur mu?” diye diye süregiden bir izleme sonunda “Yarım bırakılan bir iş” oldu. “Hande ile Kerem hayranları izler” diyerek ‘yazlık bir iş yapalım’ diye düşünmüşler. Yine de elle tutar bir hali, orta karar bir dizi bütünlüğü (oyunculuk, senaryo vs.) olur işin.
Film müziklerinin tartışmasız en büyük ismiydi; Ennio Morricone... Benim için bir melodi üstadıydı. Onun film müziklerinden etkilenmemek bir müzisyen olarak mümkün müydü? Baktığımda yaptığım işlerde onun izlerinin olduğunu görüyorum. Mesela şimdi bilgisayar başında bastırdın mı parayı BBC Senfoni Orkestrası’nın canlı kayıt plugin satın alıyorsun ve film müziği yapıyorsun. Morricone, senfoni orkestrasıyla kayıt yaptı. Kıymeti harbiyesini şimdi daha iyi anlıyor insan. 91 yaşında aramızdan ayrıldı.
NTV’de kendisinin yönettiği bir konserinden görüntü vardı. Eserlerini yorumlayan onlarca konsere YouTube da rastladım. Kendi yönettiği konser kayıtları da var. TRT 2 kültür kanalı mesela bir konserini alsa hatta, bir hafta yapsa ‘Ennio Morricone Film Müzikleri’ serisi diyerek...
Bizim kuşak kadar gençlerin de beğeniyle izleyeceği konserler var. Metallica, “Huzur içinde yat Morricone, kariyerin efsanevi, eserlerin ise sonsuzdur. 1983’den beri sayısız konserimizi havaya soktuğun için teşekkürler” demiş. Konseri ve