Kanal D’nin ‘Uzak Ara Eğlence’ yarışması... Jüri üyeleri, yarışmacıları anlattıkları hikayeyle inandırmaya çalışıyorlar. Burada devreye iyi hikaye anlatmak giriyor. Alper Kul ve Reha Özcan, farklarını ortaya koyuyor. Tiyatro eğitiminin ve sahnede oyunculuğun önemi... Deniz Baysal’ın konuk olduğu bölüme denk geldi ev ahalisi. Baysal, eh hikayeyi pek anlatamadı. Yukarıdaki yorumu da ev ahalisi yaptı. Can Bonomo’nun da ağzı iyi laf yapıyor. Sunucumuz Pelin Akil, bütünlük içinde çok sırıtmıyor. Sesi biraz yükseldiğinde tırmalama söz konusu... Ekranda program sunmak hayli birikim ister. Estetik kadar ses tonu, konuşma, espri yeteneği, geniş kapsamlı bir farklılık gerekir. Magazinde de böyle, siyasette de... Yarışma ödülünün kitap olması, takdir edilecek bir ayrıcalık.
ORTA DOĞU DİZİLERİNİ KİM YAPAR?
Halk TV’de Özlem Gürses’in konuklarından biri Gani Müjde’ydi. Kendisinden öğrendik, RTÜK Başkanı senaristlerle sektörün durumuyla ilgili toplantı yapmış. Kendisi başkana “Bir hikayenin anlatımı için
‘Hava durumunu kim iyi sunuyor?’ cevabını vermek için yaşam biçimini hava durumuna göre ayarlaman lazım. Rüzgarın esintisinden yağmurun geleceğini anlaman lazım. Mesleğinin hava durumuyla sıkı bir bağı olması lazım. O zaman bize sunulan altta müziği, ekranda güzel hazırlanmış görselleriyle hava durumu tahminlerinin bir anlamı olur. Eşim, “Babam, Gökhan Abur’u pek methetti. Sabah mutlaka onun yorumunu dinliyormuş. En doğru tahmini veriyormuş” dedi. Kayınpederin ömrü toprakla haşır neşir geçmiştir. Yıllarını verdiği tütün günlerinden, buğday hasadından, susam ekiminin imbiğinden geçer havanın durumu. Hepsini takip eder, hangi kanalda kim anlatır bilir ve doğru tahminin jüri başkanlığını yapar. NTV’nin hava durumu tahminini yapan Gökhan Abur’u beğenmiş, “Bilgili ve doğru tahmin yapıyor, bir de anlatımı güzel” diyor. Elçiye zeval olmaz.
80’LERDE MUTLUYDUK
CNN Türk’ün ‘80’ler’ belgeseli... 80’ler Türkiye için önemlidir. Siyasetten önemlidir. Ev ahalisi “Her
Farkındayım, şu sıralar ‘ekranda film’ olayına takmış durumdayım.
D-Smart’ta ‘Sokak Kedisi Bob’ filmi vardı. Uyuşturucu bağımlısı sokak şarkıcısı bir gençle, bir kedinin biraz duygusal, biraz hüzünlü ve çokça gitar soslu öyküsünü anlatıyor. Muhteşem bir hikaye ve çok samimi bir anlatım. Hani ‘ahlak, aile ve hayattan ders çıkarma’ işlerine pek meraklıyız ya, illa böyle filmler olsun hesabı, al işte tam da öyle bir yapım... Göster bir açık kanalda. ‘Bip’leyeceğin bu kardeşimizin içtiği nesnenin adı olacak, onun dışında bir sorun yok, garanti veriyorum!
ŞARKI SÖYLEMENİN NE GÜZEL TARİFİDİR
Biri için “Ne güzel söyledi!” deriz, diğerine “Olmamış”, söylenen bir şarkının ardından seslendiren için. İkisi arasındaki farkın ne olduğuna, ‘Müslüm’ filmindeki bu sahnede denk geldim. Limoncu Ali (Erkan Can) küçük Müslüm’ün akıl hocası Adana Halkevi’nde. ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ı okuyor Müslüm.
Tarihi kalıntıların bol olduğu bir ilçe Manisa Selendi. Hani bahçeyi kazsan heykel çıkar dediklerinden. Bugüne kadar üzerinde durulmamış. Eşim bu ilçede doğdu. Son zamanlarda bir hareketlilik vardı. Beni bilgilendirdi. Bugüne kadar üzerine yazı yazmadım arkeolojinin. Bu vesile ile bilmediğim ama girdikçe en azından ülkemizdeki çerçeveyi kavrayabildiğim bir tablo çıktı karşıma. Tek cümle ile ‘Anadolu tarihin gidişatını değiştirmek için onunla ilgilenecekleri bekliyor!’
TERS TEPE HÖYÜĞÜ
Selendi’nin 1.5 km batı-güneybatısında yer almaktadır. Manisa İli sınırları içindeki en büyük höyüktür. Birinci dereceden sit alanı. Üniversitelerin arkeoloji bölümlerinin bilgisi dahilinde bir höyük. En son Dumlupınar Üniversitesi ile temas kurulmuş. Bugüne kadar kazı çalışması yapılmayan ve tarihin ne kadar derinliklerine gideceği belli olmayan bir yer.
4 BİN YILLIK BEYİN KALINTISI
Dumlupınar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen ile konuştum. Bilgen,
Ekran, şu dizisiz günlerde bir imtihan veriyor: Yerli filmlerde komedi ve romantik-komedi tek tabanca. Güldürme kapasitesi çoğunluk için Kemal Sunal yapımlarının yanına bile yaklaşamıyor diyelim. Çok izlenen zaman diliminde yabancı olarak ‘gişe yapmış maceralar’ ağırlıklı yer alıyor. D-Smart’ın sinema kanallarına bakıyoruz şu sıralar. Eski ama iyi oyunculardan yana ayağa yere basan konuların işlendiği filmler yer alıyor. MovieSmart Gold kanalı mesela. Belki daha önce izlediğimiz ama pek hoşumuza gitmişlerin tekrarı da oluyor. Açtığın zaman mutlaka bir film bulayım tembelliğinde bu sistem çok daha iyi gidiyor. “Yahu bu film neden açık kanalda oynamaz?” diyor ev ahalisi. ‘Lantana’ filmi vardı en son. Valla bulursanız izleyin. ‘Parliament Sinema Kulübü’ mesela efsanedir. Böyle bir kuşak yok. Açık kanalda film gösterimi aslında kendi ‘oto sansürü’yle mücadele etmek istemeği için ‘garanti macera’ya yükleniyor. Bir de animasyonlar var tabii ki... TRT 2’yi ayrı bir yere koymak lazım. Ben
Aslında başlık ‘Soba dumanı kokan mahalle mücadelesi’ olsaydı daha doğruydu. Didem Arslan Yılmaz, birden beylerin ağırlıklı katıldığı tartışma programından ‘kendini daha özgür hissedeceği’ gündüz kuşağına kaydırıldı. Ne yapacak? “Yıllardır yakınlarını arayanlara umut, çözülemeyen davalara ışık olacak, program Türk halkına yeni bir ses, yeni bir soluk getirecek” diye yazıyor. Gündüz kuşağında yemekle birlikte ‘fakir dünyası cinayet, kaybolma’ işleri tutuyor.
Fakir dünyası diyoruz çünkü, bütün hikayeler soba dumanı kokan mahallelerden... Nadira Kadirova sır perdesini aralayacak değiller tabii ki! Müge Anlı, bu konuda tek tabanca. Hatta arkasından Esra Erol da benzer kulvarda devam ediyor. “Evlendirmeyi bırak, kaçırmaya bak” dediler. “Fark etmez” dedi, işe koyuldu. Bu üç kadın programcıya bir konuda tecrübeli isim daha katılacak; Serap Paköz... ‘Gerçeğin Peşinde’yi İnci Ertuğrul sunuyordu. Sanırım biraz ‘yumuşak başlı’ bulunuyor kendisi, ‘Daha sert
Ünlü çocuğu olmak zor iştir. Farkına vardığında durum daha da zorlaşır. Vatandaşın çocuğu gibi hareket edemezsin. Etmeye çalıştığında, iki durum söz konusudur. Ya “Kendini beğenmiş” derler ya da “Sıradan olmaya çalışıyor” diye laf ederler. “Anası babası sayesinde işi kaptı” sözü, her daim zangoç gibi tepede sallanır.
Ünlü çocuklarının ‘eğitimi’ de farklı olabilir. Kimi “Biz ünlüyüz, gözüne sok” diyerek yetiştirilir ve ailece bunun keyfini sürmektir amaç. Mesela ‘ailece reklama çıkmak’ bunların en çarpıcı örneğidir. Instagram tam biçilmiş kaftan, ünlü çocukları için. Hele küçük yaşta olunca, bol bol fotoğraf paylaşılır, ‘like’lar alır başını gider.
Sonra büyüdüğünde kız çocuğuyla erkek çocuğunun ‘ünlü’ kategorileri vardır, o kalıplara sokulur. Kız tarafı yazın poz verir, erkek tarafı sabaha kadar eğlenir ve yakalanır, konu başlığı içinde değerlenir. Hemen
Şunu hemen belirtelim, “İspanya’da Türk dizileri uçuyor” lafı, pek öyle doğru değil. ‘Telenovela’ kategorisindeyiz bir kere onu söyleyeyim. Yani, Latin dizileriyle mücadele ediyoruz. Halbuki bu çıtayı aşan daha ‘ciddi’ işler de yapıyoruz. ‘Türk dizilerini’ gösteren bir medya kuruluşu var; Atresmedia... Onun bünyesinde Nova kanalı Türk dizi uzmanı olmuş. “Genel olarak Türk yapımları eski rağbeti görmezken, Nova kanalında tam tersi oluyor” böyle bir yorum gördüm (formulatv sitesi pek ilgili bu konularla). Bu kanal, kadınlara hitap ediyor. ‘Tematik’ diyebiliriz. İzlenme payı yüksek değil. İşte Türk projelerini keşfettiler ve izlenme oranlarını birden katladı. Şimdi son numara ‘Sen Anlat Karadeniz’... Ayılıp bayılıyorlarmış bu projeye. “İlk gösterimde ilgi odağı oldu” diyorlar, kime? İrem Helvacıoğlu’na... Malum, bizde de çok izlendi. Bir o kadar da ‘kadına şiddet’ konusunda eleştirildi. Yani “Ülke gerçeği” diyerek, hayli sert sahneler