Sina Koloğlu

Günler günleri, yıllar yılları kovalarken bir konser öncesi konuştuk Bülent Ortaçgil ile...

“Benimle Oynar mısın”dan bugüne bir hikâyeyi kısaca anlatır mısınız?

1986'da Çekirdek Sanat'ta ilk denemeleri yaptık. Konserlerim 1990 yılında grubun kurulması ile ivme kazandı. Erkan Uğur, Cem Aksel, Gürol Ağırbaş o dörtlü ile arttı. Çok fazla denemesi yapılmadığı için dikkat çekti şarkılar. Söz ve müziği derli toplu olan Batılı anlamda belli bir entelektüele hitap eden, fazla popülerliğe yer vermeyen bir albümdü.

Bugün parçalar geniş kitleler tarafından biliniyor ama?

O albümün konser yansıması olmadı. Türkiye'deki müzik piyasası yaygınlaşıp sadece ana akım değil de yan unsurlarında dinlenmeye başlaması ile rağbet arttı. Önceleri üç büyük şehir daha sonra üniversite konserleri ile bilinirlik arttı. Dinleyicilerin oradan oraya transferiyle diğer şehirlerde de çalmaya başladım.

Klasik sorudur, dinleyici kitlesinin dünden bugüne yolculuğu nasıl?

Türkiye'deki müzikal izleyiciler tutucu.

Antena 3, İspanya’nın ilk özel televizyonu. 30 yıllık kanal yani. ‘Sadakatsiz’ pazar akşamlarının lideri. Geçtiğimiz hafta yüzde 14.4 reyting almış. Yaklaşık 1 milyon 846 bin kişi izlemiş. Diğer dizisi ‘Masumlar Apartmanı’... Onun reyting oranı yüzde 11.1... 1 milyon 783 bin kişi izlemiş. Bu arada belirteyim, İspanyollar reytingleri veriyor, ne güzel. Bizde yasak!

Zemin kötü çekim keyifsiz

Ev ahalisi geçenlerde S Sport’ta İngiltere Premier Lig özetlerini izliyordu. “Şu sahaya bak, şu çekimin netliğine bak, futbolcular pire gibi değil” dediler. Aynı şey İspanyol ligi ve Alman ligi maçları içinde geçerli. Not almışım, Malatya’nın, Sivas’ın, Adana’nın zeminleri tarla. Bir Gaziantep’in zemini güzeldi izlediğim maçlar arasında. Böyle zeminlerde oynanan maçları izlemenin karşılığı ödenen para 154 TL. Geçen yıl 139 TL’ydi. Bu zemin ve bu çekimler için 11 TL zam yaptılar!

Bu yeter bize

A Spor’da Gürcan Bilgiç, “En azından derbiyi kazandık” dedi.

Spielberg’ün yeni ‘Batı Yakası’nın Hikayesi’ filmi (West Side Story) körfez ülkelerinde yasaklandı. Hiçbir sinema salonunda gösterilmiyor. Filmin yeni halindeki eş cinsel Anybodys karakteri nedeni... Rahmetli annem beni Emek Sineması’ndaki gösterildiği yıllarda defalarca götürmüştü. Yeni fragmana baktım, ‘Her şey yeni’ gibi bir hisse kapıldım. Dünyadaki sol akımın yeni eğilimleri (liberal sol diyorlar bir de!) işçi sınıfı ‘out’, etnik kimlik ve cinsel tercih ‘in’ şeklinde. Sinema ve müzik endüstrisinin entelijansiyası da bu eğilimlerden uzak kalmıyor tabii ki. Nitekim Netflix dizi ve filminde LGBT durumlarına sıkça rastlanır oldu. ‘West Side Story’de Irıs Menas’ın oynadığı Anybodys karakteri de bu modanın bir devamı mı?
Körfez ülkelerinin böyle ‘marksist’ halleri yok tabii ki... Bu karakter nedeni ile Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, BAE, Umman sinemalarda gösterimini yasakladı. “Bu sahneleri çıkart” demişler. Yapımcı da “Olmaz” demiş.

Aynı şey

Kabaca eğitim düzeyi en yüksek grup AB, televizyon izleyen. Ayrıca reklam verenlerin çok sevdiği grup. Bu sektörün tecrübeli isimlerinden bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Bir durum değerlendirmesi yaptı.

“AB grubu açık kanallardaki dizilere mesafe koydu. Eskiden 10 dizi varsa yeni, dokuz hadi bilmedin sekizi, bu grupta karşılığını bulurdu. Bir ‘Yargı’yı saymazsak, bu sezon ‘tür’ işlerin hiçbiri tutmadı.” Ben de yazmıştım en çarpıcı örnek ‘Yalancı’... “Bugün diziler C1 ağırlıklı izleyiciye hitap ediyor. Yani orta ve altı gelir grubu beğenisi aşk ve entrika ağırlıklı ‘daha geleneksel’ işler. Bu izleyici eskiden tatile giden AB’nin yerini doldururdu. Şimdi belirleyici oldu” dedi. AB, artık dijital ortamda dizi izliyor. Özellikle koronavirüs günlerinde kapalı kaldığımız uzun zaman diliminde keşfetti dijitali ve orada kaldı.

Açık kanal dizileri açmıyor

Artık açık kanaldaki diziler açmıyor. “Üç yıl içinde dijitalde özellikle ‘tür’ler etkin olacak. Ve

İsrail dizisi ‘Tehran’, Uluslararası Emmy ‘En İyi Yabancı Drama’ ödülünü aldı. Dikkatimi çekti, İsrail üretimi diziler ağırlıklı olarak Orta Doğu çatışması üzerinden gidiyor. Yani damar burada.

Ve bir iş daha yapıyorlar, ‘Taraflı yaparlar zaten’i kırabiliyorlar. ‘Fauda’ olsun, ‘Kalifat’ olsun, ‘Spy’ olsun, olabildiğince her iki tarafa eşit mesafede gidebiliyor. Bu bölgede ‘politik dizi’ vs. tekelini almış gibiler. Biz bu alana giremiyoruz galiba. ‘Teşkilat’ ya da ‘Kıbrıs: Zafere Doğru’ bir yerde bizden iki örnek olarak gösterilebilir. Aynı etkiyi yapma şansı var mı? Senaryo, oyunculuk gibi görsele ait yeterlilik ne durumda?

Bir lobi faaliyeti 

Konuyu Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi  üyelerinden Doç. Dr. Mert Gürer’e sordum. Kendisi özellikle güncel diziler üzerine araştırmalarıyla dikkat çekiyor. Öncelikle İsrail’in ‘tarafsızlık politikasına’ şu yorumu getiriyor; “Aslında İsrail dijital platformların yayılmasıyla

Dizinin hikayesi hazır. Bu kendini belli ediyor. Şu an 22 karakteri var ve yenileri ekleniyor. Mesela Merdan karakteri. Tecrübeli oyuncu Cezmi Baskın oynuyor. Ilgaz’ın dedesi dolandırıcılık suçuyla hapishanede yatmaktadır. Merdan yılların kurdu... Her alemin adamı... Şimdi onun hikayesi başladı. Her bir karakterin ortak olan ya da kendi başına ilerleyen hikayeleri yaratılıyor. Evet iki saatin üstünde dizinin sakız misali uzayan halleri oluyor. Zaman zaman karakterlerin güçlü öyküleri yerini sıradan bir hale bırakabiliyor.

Pars ile Ceylin olsaydı!

Şahsen iki savcımızın “Haydi işleri beraber kovalayalım” durumlarından hoşnut olmadım. O ilk başlardaki çekişmelerinin bir gizemi vardı mesela. Ceylin giderek avukatlık ile dedektiflik arasında bir tercih yapmalı diye düşünüyorum.

Komiser Eren kıvamda mesela. Tam komiser. Her zaman iddia ederim savcılık kıyafeti Pars’ta vücut buluyor (Mehmet Yılmaz Ak). Kaan Urgancıoğlu sanki başka rolde olmalıydı. Başrole star isim arandığından olacak, o seçilmiş. Ama bir Pars ile Ceylin mesela daha ilginç olabilirmiş. Hüseyin Avni Danyal,

maNga’nın yeni albümü “Antroposen”in lansman konserinde sürprizler var. Ferman Akgül anlatıyor: “İlk NFT konser biletini satıp NFT CIRCLE ile özel bir üyelik sistemi başlatıyoruz konserde”

"Antroposen”, klasik bir laf olacak ama maNga’nın olgunluk dönemi albümü diyebiliriz. Grup albümde çok sağlam ve de kendine has bir sound yaratmış. Elektronik alt yapılarının yanı sıra görsel efektler konusunda da 'sürpriz' yapan bir gruptur maNga. Yeni albümleri “Antroposen”ın lansman konserini 19 Aralık'ta Bostancı Gösteri Merkezi'nde verecekler. Bu vesileyle Ferman Akgül ile buluşup albümü ve konseri konuştuk. 

Progresif anlatım

Ferman bu albümü özetle “‘Antroposen’, çağın, geçmiş ve gelecek arasındaki yolculuğun aşırı hızlanmasını yoğun hisseden bir neslin üzerindeki yansıması” olarak tanımlıyor. Ve “Tüm çelişkilerimiz, iki yüzlülüğümüz, hızla geçerken manzarada kaybettiklerimiz, tarihin tekerrür olmasından kaynaklı içsel

“Müsses nizam kimin şampiyon olmasını istiyor?” diye sormuş, not almışım Erol Mütercimliler TV 100’deki programında. Baktım kendisi çok sık kullanırmış!

Birbiri için yaratılmak

“Biz birbirimiz için yaratılmamışız”, bu cümle bugüne kadar kaç filmin kaç dizinin repliği olmuştur bilinmez. ‘Kalp Yarası’nda Ayşe, Ferit’e söyledi. “Sen bana iyi gelmedin. Ben de sana iyi gelmedim” bile dedi. Bu dizinin izleyicisi
Ayşe ile Ferit’ in ayrılmasını istemiyor. Dizi bu, yapacaklar böyle numaralar, sonra birleşirler finalde!

Halit can hep aynı mı?

Ev ahalisi Halit Can’ın hâlâ büyümediği ve artık yuvaya gitmesi gerektiği görüşünde... Ağır büyüyor diyorlar. Çocuğun gelişimi dizilere göre değişiyor mu acaba?

Meral Çetinkaya benzer rolde

‘Aziz’ dizisinde Hatice Ana rolünde sanatçı... Ev ahalisi ‘Atiye’ dizisindeki Zühre haline pek bir benzettiler.