Sina Koloğlu

Salgın dönemi sanatın da kapandığı dönem İtalya’da. Yardım için çözüm arıyor hükümet. Salgın döneminde dijital platformların izlenmesinde büyük bir artışın olduğunu görmüşler. Aynı şekilde sinema, konser vs. giden vatandaş sayısında bir önceki yıla göre yüzde 47 azalma var. Kültür bakanı başkanlığında bir ekip, “Biz de sektöre yardım için bir dijital platform açalım” demişler. 10 milyon Euro yatırım ile ve aylarca süren çalışma sonucu ortaya ITsART dijital platformu çıkmış. Bu yıl, ocak ayında yayına başlamış. Bugün 26 AB üyesi ülke vatandaşları da bu kanaldan yararlanmaya başladı. Üyelik bedava. İçeriğinde konserler, klasik müzik, filmler ve belgeseller var.

En son konserleri izle

Konserlerin bazıları paralı, bazıları bedava... ‘Madina’ Milan Scala’da Kasım ayında sahnelendi. 9.90 Euro’ya izleyebiliyorsunuz bu platformda anında. Mesela yine 24 Eylül’de Pompei Amfitiyatro’da gerçekleşen Ennio Morricone anma konserini bu kanal özel kayıt ile 7.90

‘Siyasi’ hallerimizin içinde yer aldığı dizilerin sayısı öyle fazla değildir. Biraz ‘sol soslu’ olanlar son zamanlarda ,’sağdan bakış’lı olanlar görülmektedir. Benim de yaşamım bu ‘siyasi hallerimizin’ inişli çıkışlı dönemlerinden birine denk gelmiştir. Hapislikleri görmüş bir ailenin ferdiyim. Bir dönemin hikayelerinin rotatiflerinde büyüdüm. Sonra büyüdük, etrafımızda yaşananları gördük ve duyduk. Bu köşede yeri geldiğinde yazdım; bizdeki hikaye bolluğu ‘Escobar’a taş çıkartır. Osman Sınav imzalı bir ‘Yalnız Kurt’ başlayacak. Fragmanı izledim. Bir resim geçit yapıyor; Abdi İpekçi, Uğur Mumcu suikastları yanı sıra Deniz Gezmiş görüntüsü, Kore Savaşı da var, Dağlıca şehitleri, Eşref Bitlis suikastı edilmesi de var... Bazı sözcükler ‘Acımasız Canavar Golyat’... Sanki hepsi birer ‘Kod’... Sordum Osman Sınav’a...

‘1956’dan bugüne bir hikaye’

“Tüm bunlara tek bir cümlem var. 1956’dan beri yani

Gelin Mehmet Emin Özgüven’le tanıştırayım sizi. Anadolu’nun dört bir yanına caz müziğini götüren, oğlunun “Belki İstanbul’da olsaydı dünya çapında bir müzisyen olabilirdi” dediği Özgüven’le. Müzik kadar bir cumhuriyet hikâyesi onunki...

Her şey gelen şu notla başladı: “Sina abi burada müzisyen bir abimizin elinde 1935-1945 arası yazılmış caz notaları var. Müşterimizin babasına ait.” Bu notla birlikte hemen yola koyuldum. Notaların sahibi Mete Özgüven’e ulaştım. Kuşadası’ndaki evinde eşim ile beni ağırladı. Babası rahmetli Mehmet Emin Özgüven’in hikâyesini anlattı.

Mehmet Emin Özgüven, 16 Nisan 1919 yılında Balıkesir’de Gazi Hafız Hüsnü Efendi ile Radife Hanım’ın ikinci oğlu olarak dünyaya gelmiş. Kaderinin onu nereye götüreceği daha okul zamanlarında belliymiş. Mete Özgüven babasının hikâyesini “Dedem babaanneme, ‘Bu oğlan ders çalışıyor mu?’ diye sorarmış.  Babaannem de ‘Valla böyle ucu siyah bir şeyler

‘The Fall’ dizisi ev ahalisinin yeni keşfi. Biliyorum geriden geliyoruz. Olsun, keşifler eskisi yenisi fark etmez, şu ana kadar çok iyi dizi. Başkomiser Stella Gibson (Gillian Anderson) kadın cinayetleriyle ilgili bir basın toplantısına hazırlanıyor. Metin yazılıyor. “Masum olduklarına vurgu yapmayalım” diyor. Jim Burns (John Lynch) “Ama masumdular” diyor. Komiser Stella başlıyor anlatmaya; “Ya gelecek sefer bir fahişe öldürülürse ya da geç saatte eve dönen mini etekli sarhoş bir kadına kıyarlarsa. Sence daha az mı masum olacaklar? Hak ettiler mi diyeceğiz, ya da kusurlu? Medya kadınları bakire ve şuh diye ayırmaya bayılır. Melekler ve fahişeler. Onları cesaretlendirmeyelim.” Bu böyle zannetmeyelim. Bizim basın farklı mı? Bizim ‘iyi hal ve tahrik’ indirimleri bu ayrımdan dolayı değil mi? Ya sokaktaki vatandaş bu ayrımı yapmıyor mu? Bizim diziler kadına nasıl bakıyor peki?

‘Vesikalı Yarim’, ne film...

Yaş aldıkça eski Türk filmlerini bir başka izlediğimi fark ettim. ‘Vesikalı Yarim’ bir Lütfi Akad filmi. Türkan Şoray ile İzzet

Ekranda sohbet kalmadı. Adı sohbet, kendisi olmayan çok var. Biz, Bal Mahmut muhabbetlerini yaşadık diyeyim. Sanırım nadir hoş sohbetlerden birini Metin Akpınar’ın konuk olduğu Haber Global’deki ‘Az Önce Konuştum’da Candaş Tolga’nın programında izledik. Ekrandaki sohbete dair notlar aldım. Hayatın içine biraz çomak sokan, biraz nükte katan...

‘Biz gördük ya...’

“Biz gerçekten öncül görüşlüydük. Bugünleri gördük yaptığımız esprilerde. Ya da bu toplum hiç kıpırdamadı yerinden...” (Devekuşu Kabare esprilerine hâlâ gülünmesi üzerine). “83 milyon nüfusun 3.5 milyar dolar GSMH olması lazımdı. 780’lerde 760’larda kaldık. Üzücü bir şey” (Ülkenin kalkınması ile ilgili saptama). “İngiliz absürd esprilerine gülerim. Çünkü bir şey yapmıyormuş gibi yaparlar. Bizde abartarak yapıyorlar.” (Komedi dizi ve filmlerimizin sanki bir özeti cümle. Vatandaşın da beğenisi maalesef böyle).

‘İsraf kaldırımdan başlar’

&ld

Neredeyse yılı bitiyoruz. Merak ettim bizim yerli dizilere yazılı ve internet basınında ilgi ve alakası ne durumda diye. Medya Takip Merkezi 36 dizinin bir dökümünü çıkarmış. Yazılı basında en çok haber olan dizi ‘Gönül Dağı’... İnternette ise ‘Masumlar Apartmanı’...

Yazılı basın ilk 10

Geçtiğimiz 1 Ocak ile 15 Kasım tarihleri arasında yazılı basında en çok haberi yapılan dizilerin ilk 10’u şöyle; ‘Gönül Dağı’, ‘Masumlar Apartmanı’, ‘Kardeşlerim’, ‘Bir Zamanlar Çukurova’, ‘Kuruluş Osman’, ‘Aşk Mantık İntikam’, ‘Arka Sokaklar’ ‘Camdaki Kız’, ‘Kırık Hayatlar’ ve ‘Dünya Hali’...

İnternet’te ilk 10

İnternet ortamında haber sayılarına göre ilk 10 şöyle; ‘Masumlar Apartmanı’, ‘Kuruluş Osman’, ‘Camdaki Kız’, ‘Bir Zamanlar Çukurova’, ‘Arka Sokaklar’, ‘Gönül Dağı’, ‘Yasak Elma’, ‘Sadakatsiz’, ‘Ada Masalı’ ve

‘Kulüp’ dizisinde iki oyuncuyu izledik; Salih Bademci ve Gökçe Bahadır... Aynı zaman dilimi içinde, bu iki oyuncunun oynadığı birden fazla dizisi var. Bir yanda bizdeki ‘yaz kış iş yapan oyuncu sistemi’ni gözler önüne seriyor. Öte yandan da farklı rollerde başarılı kompozisyonlar çiziyorlar. Bademci’yi aynı anda ‘Yalancı’ dizisinde bir psikopat cerrahta, ‘İlk ve Son’da (Blu TV işi) sağlıklı sevgiyi alamamış düşünceli, zarif, yenik ve kayıp bir adamda, ‘Kulüp’te neon ışıklarının yıldızı bir şarkıcıda izliyoruz. Bakın bu üç diziyi 2021 yılında çekmiş. Yukarıda sözünü ettiğim sistem. Her biri emek isteyen, yorucu ve iddialı roller.

Bizim ev ahalisi pek sever

‘Ufak Tefek Cinayetler’de Oya rolünde bizim ev ahalisi kendisini pek bir sevdi. ‘Menajerimi Ara’da izledik sonra. Şimdi de ‘Evlilik Hakkında Her Şey’de kocasının aldatma halleriyle uğraşan avukat, ‘Kulüp’te de Matilda rolünde. Hani bu dizideki rolüyle ‘uluslararası bir başarı’nın

Galatasaray-Fenerbahçe maçı, son dönemin en heyecanlı derbilerinden biri oldu. Her iki takıma da teşekkürler. Galatasaray yeni bir takım kuruyor. Özellikle orta sahada bunun sıkıntısını yaşıyor. Takımı bugüne kadar gençleştirmemenin de bedeli. Fenerbahçe Mesut ile farkını ortaya koydu. Galatasaray’da karşılığı Feguli aynı ayarda mıydı? Böyle profesyonel bir oyuncunun bilerek seyirciyi ‘kaşıması’ hiç hoş değildi, onu da belirtelim. Fatih Hoca’nın ‘stresi’ sanki takıma da sirayet etmişti. Gördüğü kırmızı kart, her senenin bir tekrarı gibiydi. Bu takım genç oyuncuları, uzun süre takıma hizmet ederler ve çok şampiyonluk görecektir. Tarihe not düşelim. Gelelim bizim ev ahalisini de çıldırtan maç yayınına...

‘Aboneliği iptal edelim’

Valla böyle dedi ev ahalisi, “Aboneliği iptal edelim... Bana doğru dürüst maç izlettirmiyorlarsa, ben niye bu kadar para vereyim” dediler. Az buz para değil yani. Ben maçı izlemek istiyorum. Sen bana film izlettiriyorsun. Görüntü kalabalığı