Gündüz programları soba dumanı kokan mahalle hikayelerini anlatır. Kendine has bir üslubu ve ilişkiler yumağı vardır ve bazen anlamak güçtür. Muhafazakârlık sınırları epey zorlanır. “Türk toplumu tarafından kabul edilemeyecek bir aile yapısı içinde oturuyorsunuz” dedi avukat Esra Erol’un programında. Menekşe ile Ahmet’in hikayesi ekrana geldi. Menekşe de Ahmet de evli. Menekşe, iki çocuğunu eşi İbrahim’e bırakıp, Ahmet’e kaçmış. Uşak’ta alt katta Ahmet’le eşi Döndü, üst katta Menekşe oturuyor. Bu arada Menekşe Ahmet’ten hamile... Menekşe’nin daha önce alınmış bir özürlü raporu var. Menekşe artık bunun yüzde 20 olduğunu ve Ahmet’i bırakmayacağını, onu hem bir baba hem de bir koca gibi sevdiğini söylüyor. Menekşe’yi evlatlık alıp büyüten Ayşe Teyze de stüdyoda... Asıl meselenin mal varlığı olduğu ve Ahmet’in buna konduğu iddiası var. Stüdyoda Ahmet’le Menekşe el ele oturuyor. Avukat Hülya Kuran: “Şu an (Menekşe’ye) eşine karşı zina yapıyorsun” diyor. Ahmet’in kızı bağlanıyor Erol soruyor: “Babanızın, annenizin gözü önünde başka bir kadınla ilişki yaşamasına müsaade ediyor musunuz, altlı üstlü oturuyorsunuz?” Yanıt: “Ama bizim evmiz ayrı.”
Sonra? Ahmet ile Menekşe stüdyoyu el ele terk ediyor. Ardından ‘Bir içeceğin reklamı giriyor, ‘payaşılacak anlar için’...
ÇOCUĞU OLMAZSA KUMA GELECEK!
Zahide Yetiş’in programında Medine ile Musa... “İlkbaharda çocuk olmazsa, kuma getirecek” diye bir anons ekranda... Zahide Hanım’a “Bir çare bulun” diye gelmişler. Çocuk olursa, Medine rahatlayacak. Musa’nın da annesinin üzerine kuma gelmiş. Medine, Musa’nın, “Sen bir odada yat, o bir odada yatsın, ne var?” dediğini söylüyor. Stüdyoda Güven Bey ve eşi... Muhafazakâr bir ailemiz diyebilirim. “Benim de eşimin çocuğu olmadı ama ben onun hep yanındaydım. Elini hiç bırakmadım” diyordu. Musa’nın el tutmaktan anladığı; “Bizim oralarda el tutmak bize uygun değil.” Ama Medine koluna giriyordu yine de... “Tahmin ediyorum, şimdi esip gürleyenler vardır. Kestirip atmak yerine, niye böyle diye sormak gerekir” diyordu Yetiş. Kuma olayını, stüdyoda sosyolojik bir vaka ve ‘heyecanlandırıcı’ bir anonsla uğurladık.
Bakalım, doktorlar çare olacak mı? Yoksa, bahara kuma mı gelecek?