‘Halka’yı izlerken, bir ara tuvalete gittim, döndüğümde ev ahalisi, “Sen gittin, neler oldu neler.” Türk dizilerinde değil bir tuvalet arası, bir bölümü kaçırdığınız zaman fark eden olmuyor, kaldığınız yerden izlemeye devam ediyorsunuz. ‘Halka’ öyle değil. Adına yakışır bir karmaşası var. Öyle haybeden hava olsun diye, koyulmuş bir dizi adı değil. Uğraşmışlar ve ‘Halka’yı gerçekten örmüşler. Mesele de burada başlıyor. Türk izleyicisi, ‘total’ ya da ‘AB’ fark etmez, ‘pür dikkat’ dizi izlemeyi sevmez. Sevgili Fatih Aksoy’un (Med Yapım) deyimiyle, “Biraz televizyona bakacaksınız, biraz telefonla oynayacaksınız. Kendinizi o kadar ciddiye almanız doğru değil. Dizi yapanın, dünyanın en mühim cümlesini söylüyor gibi davranmasının bir anlamı yok” (Episode Dergisi söyleşi). ‘Halka’ tam da bu noktada işte. Tuvalete bile giderken, reklam yoksa dönüşte, “Neler oldu neler” diye bir karşılama sizi bekliyor.
Yüzde beşi bulmuyor
Reyting olarak sınıfı geçmek yüzde 5 olarak kabul ediliyor ya... ‘Halka’ bu oranı ne total ne de AB’de yakalamıyor. Yakalaması da mümkün değil. Peki ne olacak? Bu ülkede böyle düşündüren, senaryosuyla satranç oynatan bir iş çıkmış. Oyuncu seçimi ve uyumu gayet yerinde. Senaryonun bildiğim 13 bölümü yazılıp, bitmiş. Hani ‘bu hafta şurayı değiştirelim’ durumu yok. Bu sezon ekrana gelmiş, hatta geriye dönersek yerli dizi tarihimizin en özgün işlerinden biri olarak şimdiden yerini aldı. Bu yeter mi? TRT olduğu için devam edebilir. Hani diyorlar ya, “Brezilya usulü dizilerimiz tamam ama daha ciddi işler yapmalıyız” diye alın size bir örnek. Ama bizim milleti açmaz!
ÇEKİMLER MUHTEŞEM
‘Yüzleşme’, Kanal D’nin yeni işi... Ev ahalisinin izlediği ‘Halka’, tabii kesemedik. ‘Yüzleşme’nin ilk bölümün kısa giriş halini izledim. ‘Özene bezene çekeriz, renk düzeltmelerde acayip çalışırız’ mesajını aldım. Gerçekten mekan seçimleri, açıları zaten doğal güzellik, mevcutla yetinilmemiş ayrıntılarda arama-tarama işleri epey el almış belli oluyor. Hande Doğandemir ile pek aramız olmadı. Ben, ‘Güneşi Beklerken’de kaldım. Bu dizideki ilk intiba, ‘buraya oturdu hali tavrı’ şeklindeydi.