Çocukken ne kolaydı her şey; bir şey dilerdim, çoğu zaman dilediğimi bile fark etmeden, oluverirdi. Neydi bugünkü dileklerim ile çocukkenkiler arasındaki fark da kolaycacık oluveriyordu dileklerim? Fark ediyorumda dileklerimde çocuk halimdeki ben gibi masumuş. Büyüdükçe masumluğumu yitirişim dileklerime de yansımış meğer. Tutkuyla istediklerimin esiri olmuşcasına illaki olsun, olmalı diye dilediğim dileklerim olmuş. Önünü, arkasını, bana olan hayrını, diğerlerine etkisini vs. hiç düşünmemişim! Olduğunda bin pişman olacağım dileklelerimin olmaması için bana kim, hangi güç yardım etti onuda bilmiyorum ama ben masumane dileklerimi kaybettiğimde yerine dilediğim bazı dileklerimi gerçekleştirmeyen o güce minnettarım şimdi.
Nereden çıktı şimdi bu dilek dileme mevzuu derseniz; kasım ayları böyle geçer bende. Yılı kapatmaya hazırlanan muhasebeciler gibi sene bitmeden başlarım ben kendimi sorgulamalara. Kandildi, hıdralezdi, doğum günümdü, yıl başıydı ve bana dair bir kaç özel an daha neler dilemiştim koca yıl? Peki ya daha öncekilerde neler diliyordum. Ve fark ettim ki geçen onca yılda benimle birlikte dileklerimde değişmiş.
Şahşi şeyler yerine evrensel şeyler diliyorum artık... Yaş almanın sonucumudur bu durum? Yoksa ben gerçekten hayatı akışına mı bıraktım bilmiyorum? Teslim olmanın farkındalığını yaşadığım şu günlerde görüyorum ki olacak olan oluyor zaten. Olmayacak olan da çok istesende binlerce kez dilesende olmuyor? Sana ancak ve ancak elinden geleni yapmış olmanın iç huzuru kalıyor. Keşke şunuda yapsaydım demediğin zamanki rahatlığın... Üstelik o verdiğin emek, iyi olma yolunda harcadığın çabanın karşılığını da bir başka şekilde de olsa alıyorsun zamanla.
Hayat seni ha bire çeşitli şekillerle olman gereken hal için evirmeye çalışıyor. Evrilmekse bir seçim halinde sana kalıyor. Evrilişin elinden gelenin en iyisini yapmanın yanı sıra olandan gereken dersi çıkarman ve yoluna bu farkındalıkla devam etmenle mümkün oluyor. Aksi halde aynı dersler, başka şekillere bürünmüş halleri ile defalarca karşına çıkmaya devam ediyor. Ne dilersen oluşunun ve olmayışının altındaki bir neden de bu bence.
Bir diğer nedende sadece kendin için değil, bütünün hayrına olacak şekilde istemek. Hakkımda hayırlısı, kolaylıkla ve sevgiyle verilsin demenin yanı sıra hepimiz için en hayırlısı olan dedin mi, böyle dileklerde bulundun mu dama taşları gibi yerine oturuyor sanki her şey. Olması gereken en iyi şekli ile seni çok zorlamdan oluveriyor.
Egolarım mı azaldı diye kendimi yokluyorum bu yazıyı yazarken. Nokta atış, adersi ve şekli belli dilekleri geçtin daha evrensel konular için bütünün hayrına dileklerde bulunmak da ne oluyor diye kendime soruyorum. Yok yok bakıyorumda egom hala yerli yerinde bana hizmet etmeye hazır hali ile sadece evrilmiş bir şekilde yerinde duruyor.
Neden bunları yazdığıma gelince; bütün olasılıklarını bilemediğimiz bu sistemin içinde, öğrendiklerim kadarıyla, deneyimlerimin çerçevesinde bilmişlik taslıyorum işte. Bende işe yarayanı, sizlerle paylaşma telaşındayım. “Şöyle, şöyle olursa, böyle, böyle olur’’ diye büyük laflar etmemin sebebi sadece ve sadece bu.
Kandildi, doğum günüydü, hıdrallezdi, başın şıkıştığında zor anlarındaydı, camiydi, kiliseydi, mum yakarak üfleyerekti, çaput bağlamaktı, meditasyon yaparaktı vs. nasıl dileyeceğimizi, ne zaman dileyeceğimizi hesaplamaktan çok ‘ne dilediğimize odaklanalım’ istiyorum. Klişeleşmiş dileklerimizden yani; huzur, mutluluk, sağlık, keyif, bol para gibi ezberden söylediğimiz dileklerden sıyrılabilmemizi gerçekten ne istediğimizin farkına varabilmemizi istiyorum.
Aklımızdan hiç çıkarmamız gereken de bir nokta daha var. Deneyim zaten deneyimlemeyi düşündüğümüz şeyi deneyimlemek değildir aslında. Sonuçlara hükmedemeyiz. Önlem alarak ve sonuçlara hükmedemeyeceğimizi idrak ederek yol almalıyız hayatta. Dilekleriniz, dualarınız olmadı gerçekleşmedi diye üzülmeyin sakın. Hayatta her şey; olan da olmayanda bize bir fırsat sunar. Her birine farkındalıkla eğilildiği zaman bize söyleyeceği sözler vardır. Direnmeyi bırakmaktır aslolan, konfor alanına duyulan özlemden deneyimin bilinmezliğine yol alabilmek. Ve aslında budur bize dayanıklılık kazandıran.
Fırsatlar hiçbir zaman tükenmez, zira bu bir oluşumdur. Bir kez ulaşılacak ve korunacak bir konum değildir. Esas mesel dualarımızın, dileklerimizin, amacımızın olup olmadığı ya da nasıl oluştuğu değil onunla ne yapmayı seçtiğimizdir zaten.