Zamanın da harçlığım azdı günde bir tane dondurmaya yetecek param olurdu, çok istesem de daha fazlasını alamazdım. Şimdi birkaç dondurma alacak param var ama bu seferde kilo alacağım hesabına günde bir tane yiyerek idare diyorum. Kendimi bildim bileli terör vardı, 10, 20, 30 yıl geçti, hiçbir şey değişmedi. Şimdi de terör var... Hala o patlamaya tanık olan küçük kızın gözünden dünyaya bakıyorum ve hani ne oldu, neden hala terör devam ediyor diye hesap soruyorum? İçimdeki küçük kıza birilerin bunu anlatabilmesi imkansız. Koca kadın olmuş halim ise az çok arkasında dönen dolapların, yanlış politikaların kurbanı oluşumuzun farkında. Bilim kurgu gibi bir dış politikamız var.
Albert Einstein “Büyük güce sahip bağımsız uluslar bulunduğu sürece, savaş kaçınılmaz bir şeydir” der. Günümüzde savaşlar artık eski usullerle yapılmıyor, şimdi devir stratejik savaşların devri. Savaşın yeni yüzü artık politik oyunlar ve terör. Ve biz hep bu açıdan sınıfta kalıyoruz. “Tilki tavşanın çığlığını duyunca koşa koşa gelirmiş ama yardım için değil” bunu bir türlü idrak edemedik. Bir ülkede yıllarca teröre çözüm bulunmuyorsa bu durumdan birilerinin elde ettiği rant büyük demektir. Karl Marx “Madem ki insanı biçimlendiren yaşadığı koşullar; koşullar en insani şekilde biçimlenmelidir” diyor. Haksız da değil. Sen adamı eğitmezsen, iş imkanı sunamaz işsiz ve boş bırakırsan, onun karnını doyuran, eline silah veren istediğini yaptırtır.
Peki toplum olarak tüm bunlara dur demek için ne yapmamız gerekir diye düşündüğümde ise “Tepkisizlik en büyük kitle imha silahıdır” lafı geliyor aklıma. Millet olarak galeyana gelmeden en akıllıca tepkiyi vermekle yükümlüyüz.
Ben terörle nasıl tanıştım?
Yıllar önceydi adını bilirdim, televizyondan izlerdim, babam arkadaşları ile lanetler okuyarak konuşur ben sessiz sessiz neler oluyor diye dinlerdim. Önce bende kızar öfkelenir, şehitlerimiz için üzülür sonra arkadaşlarımla oynamaya ya da dersime geri dönerdim. O zamanlar da şimdi olduğu gibi her gün bir dondurma yerdim. Günün birinde gene dondurma sefam için Kuşadası’nda Kervansarayın önündeki dondurmacıya gitmiştik annemle. Ben dondurmamı almanın mutluluğu ile annem eve yetişmenin telaşı ile yolun karşısına geçtik. Her şey bir anda oldu. Çöp kovasına gizlenmiş bomba patladı. Dondurma kuyruğunda ki diğerleri, yakınlarındakiler kan revan içinde yerlerde yatıyorlardı. O hep babamı çok sinirlendiren terör, turizmi baltalamak için yazlık yerlerde boy gösteriyordu o zamanlar. Ve biz annemle kıl payı kurtulmuştuk. Ben terörün ne olduğunu işte o gün anladım. Büyüdüm koca kadın oldum hala her gün dondurma yiyorum ama arkama, sağıma, soluma bakarak. Çöp kovalarının yanından geçmiyorum. O olayı hiç unutmadım. Zaten bana o günü unutturacak da bir şey olmadı. Orda, surda, burada bomba patlamış haberleri, terörist saldırılar hep olmaya devam etti. İşte ben terörle böyle tanıştım. Şanslıydım 1 dakika farkla hayatta kalmıştım. Ama ya arkamdaki çocuklar, anneleri, dondurmacı amca...
Haftanın Karnesi
SınıfI geçenler
* İsrailli Yazar Prof. Ofra “Ankara Kürt Cin’inin lambadan çıkmasına neredeyse eliyle yardım etti, şimdi geri lambaya tıkamıyor“ demiş. Dış göz olarak sizce de doğru bir tespit de bulunmamış mı? Bu söze tüm Kürt vatandaşlarımızı aynı kefeye koymanın doğru olmayışı gerçeğiyle yaklaşmanın daha akılcı olacağını düşünüyorum. Bu lafı elini teröre bulayanlar için etmiş olsa gerek. Ankara derken de iktidarı da muhalefeti de kast ediyor olmalı.
* Gaziantep’te 9 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının olduğu gün maç sonrası Teknik Direktör Fatih Terim’in hep yaptığı gibi kameraların karşısına geçip kazandıkları maçı anlatması bekleniyordu. Ancak Terim ezber bozdu, hiç kimsenin beklemediği bir konuşma yaparak ‘kardeş kardeşi öldürürken hiç kimse kusura bakmasın ben burada futbol konuşamam’ dedi. İmparator Terim bu davranışı ile nasıl lider olunur, bir liderin toplumsal olaylara duyarlılığı nasıl olmalıdır? Dosta düşmana göstererek başta Hakan Şükür olmak üzere herkese bir ders verdi.
Sınıfta Kalanlar
* Bizler Fatih Terim’in bu haklı tepkisini alkışlarken, aynı dakikalarda Ak Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür Lig TV’de maç sonrasını yorumlamaya devam etti. Bir teknik direktör teröre isyan edip maç konuşmazken, milletvekilinin asıl görevini unutup futbol yorumculuğuna devam etmesi herkesi hayretler içinde bıraktı. Bir milletvekilinin mesleğini icra etmesine karşı değilim elbette ama milleti ilgilendiren bu kadar kritik gelişmeler olurken asıl görevini boş verip futbol yorumu yapmaya devam etmesi de kabul edilir bir şey değil. Birol Güven’in twittera yazdığı gibi “Hakan Şükür, Galatasaray’ın başına geçsin, Fatih Terim meclise.”
* Yaz başından beri Örümcek Adam serisinin son filmini başta gençler ve müdavimleri tarafından heyecanla bekleniyordu. 2002’de tanıştığımız Örümcek-Adam (Spider-Man) üçlemesinin ilk iki filmi beklentileri karşılamıştı ama yenisi hayal kırıklığı yarattı. Genç nesli biraz daha fazla sinema salonlarına çekebilmek için seçildiği anlaşılan yeni örümcek adam Andrew Garfield gençlere beklediği karizma ve dinamizmi veremedi. Bizler gibi beklentisi biraz daha derin olan, hafif hüzünlü ve düşünceli bir ruh hali ile Örümcek adamı izlemeye alışmış orta yaşları da hayal kırıklığına uğradı. Kim derdi ki bir gün Örümcek Adam sınıfta kalacak.