Teoman, müziği bıraktığını açıkladı ama ben O’na veda edermiş gibi bir yazı yazmak istemedim. Sanki ölümünün ardından yazıyormuş gibi olsun, istemedim.
Genelde öyledir ya; bir sanatçı ya da müzisyen ancak öldüğü gün bırakır müziği. Arkasından yazılar yazılır, özel Teoman yayını yapılır falan.
Bizim millet, ancak kaybedince kıymet bilir hani!
Ondan, biraz da eğlenceli de olsun diye “Daha karpuz kesecektik Teoman nereye?” diyerek başlamak istedim.
* * *
Haksız da sayılmam. Teoman müziği bıraksa da müzik, onu bırakmayacak bence. Henüz 20’lerinde müziğe başlamış, 44’lerine geldiğine göre 20 yılı aşkın bir süredir müzik yapıyor demektir. Hayatı müzik ve yaratıcılık üzerine kurulu, biraz kaçık bir adamın müziği bırakması mümkün değil.
Hani kadınlar her pazartesi rejime başlar ya da erkeler sigarayı bırakır ya, bir müzisyenin müziği bırakması da aynı o hesap işte. Olur böyle şeyler; bir ara küser insan, ‘hayatımı verdim de ne oldu’ der, ceketini alıp gitmek ister ama aslında bu imkansızdır.
İnsan “kendi hayatını” bırakır mı hiç?
Hem ortalarda onlarca insan kendine müzisyen, besteci, söz yazarı, yorumcu derken Teoman, sen nereye gidiyorsun Allah aşkına. Hadi sen müziği bıraktın diyelim, müzik seni nasıl bıraksın! Michael Jordan da basketbolu üç kere bırakmıştı ama olmadı. Hatta Demirel’de şapkasını alıp defalarca gitti ama hep geri geldi.
Bilmem anlatabildim mi.
* * *
Bırakalım biraz dinlensin. Sarj olması gerek! Türkiye’de rock müziğin esamesi bile okunmazken “rock müziğe dair bir hayal kuran” ve bize çaktırmadan rock müziği sevdiren bu dağınık adam, biraz dinlensin. Arada sırada Cihangir, Beyoğlu sokaklarında kolunda bir esmer, bir kızıl, belki bir sarışınla objektiflere yakalansın.
Kızsın kameralara, her zaman olduğu gibi; biraz da sarhoş ve elinde sigarası ile ama olsun hiç olmazsa özlemimiz giderilmiş olur. O çekmeyin dese de siz çekin, sevgili paparazziler...
Hiç olmasa özlem gidermiş oluruz.
* * *
Her yönüyle aykırı olan adam Teoman, gene yaptın yapacağını. Yaşarken ölürmüş gibi yaptın. Ben de dayanamadım bu hafta köşemi sadece sana ayırdım.
İstediğin kadar git ama eninde sonunda geri gel. Hayatta en zor olan, insanın kendini silebilme cesaretidir.
Özellikle egoyu yükselten icraatların insanıysan.
Ve sen Teoman buna da cesaret ettin.
İŞTE teoman’ın açıklaması
Sevgili arkadaşlar; müziği bırakıyorum. Ya çok çok uzun bir süre. Ya da büyük ihtimalle, hiç dönmemek üzere. 3 Eylül Berlin, son konserimdir.
Anlatayım nedenini; küçük bir açıklama; sanatçı denilen yaratık, dünyayla çözemediği bir sorununu başkalarına saçma gelecek bir işi çok önemseyerek halletme yoluna giden kişidir. Benim durumumda gitar çalmak, şarkı söylemek vs. oluyor bu saçma iş. Ama ben şarkı yazma işini hep çok önemsedim, onu hep kolladım. Hayallerimdeki kahramanlarımla yarıştım, bu dünyaya inmedim bile. Çok sevdiğim şarkılarımı yazdım.
Hep olduğum kişi kalayım diye de çok uğraştım, çok çalıştım. Her zaman istediğim kadar iyi bir insan olamadım. Küçücükken bu ülkede rock müziğe dair bir hayal kurdum, nerede ne varsa takip ettim, ardına düştüm, her şeyini gözledim, inandım. Hayal olduğunu bile bile.
Neyse, işte bu hayal artık beni tatmin etmiyor. Kendimi, arkadaşlarımı hayal kırıklığı içinde görüyorum. Bir özgürlük ve gerçeklik duygusu peşine düşmüştüm, pozisyonum meğer onu temsil etmiyormuş.
Bu hayal beni tatmin etmeyince, önemli olmadığını bildiğim diğer bazı hayallerimi sembolik olarak şu önümüzdeki 1.5 senede gerçekleştirip müziği bırakayım bari dedim, daha da çok çalışmaya karar verdim. Gizli tuttum kararımı, kimseye de söylemedim. Hatta yalan bile söyledim çalışanlarıma.
Ama bir süredir kendime bakıyorum ve çok yorgunum. O yüzden pes diyorum. Böylece düzelmesi aslında çok uzun yıllar sürecek problemleri 1.5 senelik bir intihar saldırısına dönüştürmeyeceğim.
Böylece, boşu boşuna kendimi de, çalışan dostlarımı da yormamaya karar verdim. Kendimi yorarken, onları da çok yordum, üzdüm. Çok teşekkür ederim hepsine.
Sizlere de.
Bu bir hüzün yazısı değil, bir rahatlama yazısıdır.
TEOMAN
Teoman’dan sevdiğim sözler
* Aşk kırıntısıyla doymaktansa, tek başıma aç kalırım bu hayatta...
* Bir bar taburesi üstünde, babamın öldüğü yaştayım.
* Çok mu ayıp hala mutluluk istemek? Neyse... zaten hiç halim yok.
* Utanırım sana gel demeye... Ben çağırmasam ama sen yine de gelsen.
* Kadın ağlar, erkek bakar... Kadın duyar, erkek duymaz... Kadın sorar, erkek susar... Kadın gider, erkek içer...
* Benden geçti ama sen yap, git buralardan.
* Bana öyle bakma...
* Gözlerin mi daldı yoksa sıkıldın mı sorulardan/Hiç geçmez mi gözlerinden bu Sonbahar.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024