Çanakkale ve Manisa'da "cumhuriyet mitingleri"nin yapıldığı saatlerde İstanbul Sanayi Odası (İSO), Meslek Komiteleri Toplantısı düzenliyordu.İSO Başkanı Tanıl Küçük ve yardımcısı Nuri Tuna'nın yönetiminde düzenlenen toplantıda söz alan sanayiciler, yerel yönetimleri "bilgisizlik ve ilgisizlikle" suçluyorlar.Sanayiciler, tesislerin yerleşimi, ulaşım güçlükleri ve atık bertaraf edecek tesis olmaması gibi altyapı sorunlarını art arda sıralayarak, AB normları dışındaki "sanayileşme" mantığını eleştiriyorlar.Sanayicilerin "Atıkları cebimize mi koyalım?" sorusu, hiç de küçümsenmeyecek bir birikimin dayandığı noktayı gösteriyor. Meydanlarda siyasetin rotasını belirleyen sivil toplum, salonlarda sorgulama ve hesap sorma süreci başlatıyor. İstanbul ve çevresindeki atıkları bertaraf eden ve bundan dört yıl önce yüzde 20 kapasite ile çalışan İzmit'teki tesis İzaydaş, artık sanayinin taleplerine cevap veremiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) geçen aylarda ikinci bir "zehirli atık bertaraf etme tesisi" kurmak üzere Silivri'de yer seçmişti. Akademik çevrelerin, hatta AKP Silivri teşkilatının itirazı üzerine bu yatırımdan vazgeçildi.İSO'nun toplantısında görüştüğüm İBB Genel Sekreteri
Hisarcıklıoğlu, Erdoğan'a "Cumhurbaşkanını halk seçsin, iki turlu seçim olsun" önerisiyle gittiklerini vurguluyor.Hisarcıklıoğlu, Erdoğan'ın bu görüşmelerinde kendilerine "Prensipte sizin gibi düşünüyorum, şimdi de Bakanlar Kurulu ve Merkez Karar Yürütme Kurulu'na giriyorum, önerinizi tartışacağız. Sizden iki şey istiyorum. Seçimlerde yüzde 10 barajının düşürülmesini istemeyin ve seçilme yaşının 25'e düşmesini destekleyin" dediğini aktarıyor.Hisarcıklıoğlu'nun içinde olduğu heyete cumhurbaşkanını halkın seçmesi formülü ile ilgili olarak Mumcu, "Önerimiz de buydu" derken, Ağar "Halkın iradesi önemli, kurullarımda görüşeceğim" diye karşılık veriyor.Mumcu bu toplantıya 8 arkadaşı katılırken, Ağar üç yardımcıyla konuklarını ağırlıyor.Heyetin önerisine karşı olumsuz görüş, dün Baykal ile yapılan görüşmeden çıkıyor. Baykal CHP Grup Toplantısı'ndan sonra kabul ettiği heyete "Köklü değişiklikleri bu Meclis yapamaz" itirazını dile getiriyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, önceki gün Anayasa Mahkemesi kararının açıklanmasından bir saat sonra Başbakan Erdoğan'dan başlayıp DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu,
Meydanlara taşan tepkinin öncesi vardı. Mitingi organize eden kadınlardan Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven G. Yaşer, 15 Mart tarihinde Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'ya "Açık Mektup" göndermişti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "uzlaşı" uyarısını Başbakan Tayyip Erdoğan'ın aday olmaması kriterine bağlayan ve Abdullah Gül'ün adaylığına olumlu tepki veren TÜSİAD, Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinde protestolardan payını aldı. ÇEV'in internet sitesinde yayımlanan bu mektupta şu ifadeler yer aldı:"Bugün demokrasi adı altında; cumhuriyet felsefesiyle hesaplaşma içinde olan birtakım ellerin, sağımızdan solumuzdan parçalar kopardığı gerçeğini kim yadsıyabilir? Toplumsal dokunun zedelendiğini, sarsıldığını, toplumda çağdaş ve laik değerlerin birer birer yok olmaya başladığını görüyoruz. Her şey açıkça ve korkusuzca yapılıyor. Gelişmeleri seyreden sizleri ve yanaklarını okşayan saygın gazetecileri çok iyi tanıyor olmalılar... Bu koşullar altında, hangi yüce idealler uğruna, mevcut durumun devam etmesi konusunda ısrar edebiliyorsunuz? .... Sizin, toplumda yaşanan acılara, kadına yönelik şiddet ve aşağılamalara, kadını örtüler içinde bir figür yapan zihniyete,
2003-2007 yılları arasında 81 ilde, 684 şantiyede, 249 bin 923 konuta ulaşan TOKİ, bunlardan 185 binini sattı. AKP'nin konut atağının mimarı TOKİ'nin başlattığı bu hamleyle ilgili olarak Bayraktar, "İşçilik, inşaat malzemeleri, arsa üretimi nereden bakarsanız, piyasaya atağımızı karşılayamadı, patlama oldu" diyor.TOKİ'nin taahhütlerini yerine getiremeyen müteahhit oranının yüzde 5 düzeyinde kaldığını belirten Bayraktar, "Bu durumda olan konutlarda taksitler durdurulup proje ihaleleri yenilendi" bilgisini veriyor. Türkiye'nin her yerini konut şantiyesi haline getiren TOKİ'nin başlattığı "müteahhitler ekonomisi" üzerine konuştuğumuz Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, "20 ilden aldığımız verilere göre, kira ve satılık bedelleri TOKİ'nin arzıyla aşağı iniyor" diyor. TOKİ projelerinin yüzde 20'si gelir paylaşımı esasıyla lüks konut, yüzde 80'i sosyal konut niteliğinde. Sosyal konutların yüzde 5'i aylık 150-300 YTL taksitlerle yoksullara, yüzde 60-65'i 840 YTL hane halkı geliri olan alt gelir grubuna, yüzde 20-25'i ise orta gelir grubuna satılıyor. Yüzde 5'lik pay da satış talebine göre esnek bir stratejiyle pazarlanıyor.Bayraktar, kentsel rotasını ise
Adana'nın Yumurtalık ilçesinin Gölovası köyü açılış için 10 gündür ayakta. Yollara asfalt yamalar yapıldı, İtalyan ve Türk basını ağırlıklı medya ekibine iletişim desteği sağlamak için köye ADSL bağlandı.İstanbul ve Ankara'dan yerli ve yabancı 700 konuk için iki büyük özel uçak ve iki helikopter indi Adana'ya. Tören çadırına doğru otobüslerle yol alıyoruz. Abdullah Gül haberi, törenin üzerine tüm ağırlığını bırakıyor. Hazar, Kazakistan ve Rus petrollerini Samsun-Ceyhan arasına döşenecek 555 kilometre boru hattıyla Akdeniz'den dünyaya açacak olan Trans Anadolu Ham Petrol Boru Hattı Projesi (TAP) için kurulan TAPCO şirketinin İtalyan ve Türk ortakları görkemli bir açılış yaptı. TÜSİAD International Başkanı Aldo Kaslowski, "Adı sürpriz değil. Oysa Başbakan'ın bir sürpriz yapıp daha merkezde bir ismi önermesini bekliyordum. Çankaya'yı türban tartışmasının içine çekmemeliydi" diyor.Sabancı Holding eski CEO'su Celal Metin'e dönüyorum, "Sürpriz değil" diyor. Çalık Investment Bank Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Nebioğlu'nun da tepkilerini almaya çalışıyorum, hepsinin gönlünden, "merkez"e açılım sağlayacak bir isim de geçmiyor değil. Çalık Grubu Başkanı Ahmet Çalık ise "fark etmez"
Bodur, hac vazifesini yerine getirdikten sonra, her yıl bayilerini, aile çevresini ve yakınlarını Mekke ve Medine'ye umre için götürüyor.Bu yıl 25 Nisan'da Bodur'un düzenlediği bir haftalık umrenin konukları geçen yıllara göre daha kalabalık. Bodur, özel uçakla 100 civarında konuğuna Mekke ve Medine'de ziyaretlerini yapma ikramında bulunuyor.Bu yıl hem Çanakkale Seramik'in 50'nci yılı, hem de tek çocuğu Zeynep Bodur Okyay'dan torun (İbrahim Bodur Okyay) sahibi olması nedeniyle verdiği umre davetinde, bayilerinin ve aile çevresinin yanı sıra, Robert Kolej'den arkadaşları, iş dünyasından dostları da yer alıyor. Türk sanayisinin duayenlerinden, Kale Grubu Başkanı Dr. İbrahim Bodur'un adının yanında yer alan (h.c), kendisinin aynı zamanda "hacı" olduğunu ifade ediyor. Bodur, adının önüne koyduğu "h.c" ibaresini yalnızca kurucusu ve başkanı olduğu Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı'nda kullanıyor. Bodur'un "her yıl umreye gittiğini" söyleyen holding kaynakları, bu davetlerin "olağan" olduğu kadar, "gizli" kalmasına da özen gösteriyorlar.Bodur, muhafazakâr kanatta, İslami yaşamı "sosyalleştiren" bir işadamı olarak bilinir. Çanakkale Şehitleri için mevlit okutur.
Her biri dağıldı. Kimi özel sektörde görev aldı, kimi özel okullarda öğretmenlik yapmaya başladı, kimi bir daha Türkiye'ye dönmemek hatta Türkçe bile konuşmamak üzere, kimi de bilimsel katkılarını Türkiye'yle paylaşmak üzere Amerika'ya yerleşti.TÜBİTAK'a dönen oldu mu? Adını hatırlayan yok.TÜBİTAK'tan alınanlar arasındaki İTÜ Elektronik Mühendisliği mezunu Dr. Mehmet Binal, ailesiyle birlikte 1980 yılında Amerika'ya yerleşti. 1988 yılında bilişim teknolojileri üreten aile şirketi Bicom'u kurdu. Şirket, lisans üretiyor ve satıyor. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu'ndan (TÜBİTAK), 12 Eylül 1980 askeri darbesinden 4 ay sonra, "komünizm propagandası" yapmak iddiası ile 20 bilim adamı gözaltına alındı. 19 bilim adamı 50 günlük gözaltı süresinden sonra serbest bırakıldı. İçlerinden biri, Emniyet görevlilerinin evinde yapılan aramada ele geçirdikleri (!) "İsveç çakısı" nedeniyle, "ateşli silah bulundurmaktan" bir yıl hapse mahkûm oldu. Binal, 1980'in aralık ayında TÜBİTAK'taki "o günü" anlatıyor:"Beni idareden çağırıyorlarmış, anlam veremedim. İdare'ye bağlı çalışmıyorum, ortada bir gariplik sezdim. Masamda NATO'nun sesli kriptoloji bölümünde çalışmam için yapılan teklif var,
Türkiye'de geniş bir aileden; Osmanlı'nın çocukları Kırdar ve Doğramacı ailesinden söz edeceğim. Kurtuluş Savaşı yıllarında Kızılay Başkanı, ardından Manisa ve İstanbul Valisi-Belediye Başkanı, 1949 seçimlerinde CHP'den milletvekili ve son olarak Adnan Menderes hükümetinin Sağlık Bakanı olan Lütfi Kırdar, Yassıada duruşmaları sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu ölüyor. Kırdar, Kerkük doğumluydu.YÖK'ün kurucu başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı da teyzesinin oğlu Lütfi Kırdar gibi tıp eğitimi almış, Erbil doğumlu bir Iraklı. Bilkent Üniversitesi ve Tepe grubunun kurucusu.Doğramacı ve Lütfi Kırdar'ın diğer teyzelerinin oğlu Nezir Kırdar da Kerkük doğumlu. Kuzey Irak'ı inşa eden Türkleri anlattığımız dizi ile Irak Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani'nin Türkiye'ye karşı çıkışlarının çakışması, birden çok cephede konunun tartışılmasına yol açtı. Nezir Kırdar, Bağdat'ta ortaöğrenimini tamamladıktan sonra, İstanbul'a gelip Robert Kolej'de mühendislik eğitimi alıyor. Süleyman Demirel'den sonra ABD'de Eisenhower Vakfı'nın verdiği bursla "liderlik eğitimi" görüyor.Önceden de tanışıklığımız olan Kırdar ile geçen akşam uzun bir sohbet ettik."Kuzey Irak'a yatırılan her kuruş, Türkiye'ye