192 ülkede örgütlü Uluslararası Lionsun Yönetim Kurulu, 17 Ekim günü yaptıkları toplantıda, 193üncü ülke olarak KKTCyi üye kaydetti. Bu iş öyle bir cümle ile geçiştirilecek kadar kolay olmadı.İlk kez 1985 yılında KKTCde Lions Kulüp kurmak harekete geçildi. O dönem Uluslararası Lions Yönetim Kurulunda ilk Türk üye Dr.Munip Tahran bulunuyordu. Aksi bir gelişme olsaydı, yer yerinden oynardı diye düşünüyorum... Türk Dışişleri ve bir sivil toplum örgütü işbirliğinde öyle bir diplomasi yürüdü ki, KKTCnin "ayrı ulus" kimliği uluslararası alanda tescil edilmiş oldu. KKTCde kurulan 6 Lions Kulübünü Uluslararası Lions Yönetim Kurulu, "Kıbrısta tek devlet vardır. Bu adadaki kulüpler ancak 117 Nolu Yunanistan - Kıbrıs Bölgesine bağlı olarak kurabilir" kararı verdi. Güney Kıbrıs da faaliyet gösteren Lionslar da, Yunanistan ile birlikte anılan 117 Nolu ülke bölgesinde anılıyordu. Halen de öyle... Bu gelişme üzerine Lionsların belgeleri iptal edildi ve KKTCde Lions Kulübü kuruluşu 9 yıllık kesintiye uğradı Lionlar ikinci kez, 1994 yılında KKTCde kuruluş girişimi başlattılar. KKTCde İstanbul merkezli Lions Kulüpleri kurmaya başladılar. 2003 yılında KKTCdeki Lions sayısı 7ye ulaştı. Bu kez
Bu panele konuşmacı olarak davet edilişimde sanırım, mısır şurubu üreticisi ABD firması Cargillin Türkiyedeki konumuna bu sütunlarda yer vermem de etkili oldu. Başbakan Tayyip Erdoğanın ocak ayı sonunda yapacağı Washington görüşmesinde, Cargillin sorunlarının, ABD Başkanı Bush tarafından masaya getirilmesi bekleniyor.ABD yurtdışındaki şirketlerini takip ediyor ve sorunlarının çözümü için dosyalar oluşturuyor. Türkiye ile de aynı yöntemi izliyor ve Cargillin birinci derecede tarım arazisi üzerine kurulması, mısır şurubuna uygulanan kotaların artırılması veya kaldırılması yönünde baskı oluşturuyor.AKP bu konuda çok zorlanmayacak.Çünkü Cargillin ürettiği mısır şurubuna uygulanan yüzde 10luk kotanın yüzde 15e çıkması yönünde inisiyatif, Bakanlar Kuruluna verilmiş durumda.Cargill, bölgede işsizlere mısır ürettirerek de yerel tepkileri sindiriyor.Mısır ithalatında Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın oğlu Abdullah Unakıtan ile, mısır şurubundan üretilen kolanın pazarlamacısı olarak da Başbakan Erdoğanın oğlu Ahmet Burak Erdoğanın adı buluşunca; Cargill ilginç bir boyut kazanıyor. Tarım sektörü, 9 - 16 Ocak tarihleri arasında düzenlenen "TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 50. Yıl Kutlama
Sonuçta Büyük Kulüp çevresi ile Kadıköy Belediyesi birlikteliği oldukça sıkı fıkı.Yalnızca bir örnek vereceğim. Kadıköy Belediyesi Sağlık ve Sosyal Dayanışma Vakfı (KASDAV) Başkanı inşaatçı İlhan Aydınoğlu, Büyük Kulüpte muhalefeti temsil eden Rönesans Grubunun içinde. Kadıköy, mart ayında iki seçim heyecanını aynı anda yaşayacak. Biri 28 Mart yerel seçimler; diğeri 14 Mart kritik buluşmalarının yaşandığı, kulislerin döndüğü Büyük Kulüp seçimleri... İki seçimin benzer yanları da yok değil. Büyük Kulüpte "Rönesans Grubu" olarak kendilerin ifade eden, İ.Ü İşletme Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Hayri Ülgen ve ekibi "Biz adayız" diyecek durumda değiller, haklarında kulüp tarafından verilen 1, 3, 6 aylık sürelerle geçici ihraç kararları bulunuyor.Kulübün kararlarının iptali için Ülgen ve arkadaşları mahkemeye gidiyor. Mahkeme de verilen disiplin cezalarını, genel kurul kararı alınmadan uygulanamayacağı gerekçesiyle bozuyor.Büyük Kulüpte 16 yıl yönetim kurulu üyeliği, 2 yıl ikinci başkanlık, 8 yıl da başkanlık yapan Duran Akbulut, yeniden aday olurken güçlü destek buluyor. Denizcilerin "Abisi" ve Büyük Kulübün kapı komşusu Şadan Kalkavan, AKP milletvekili Gündüz Kaptanoğlu, işadamları Şehmuz
Ekonominin iyiye gidişinden söz edip, olumlu beklentileri sıralayanları çok dinledim. İki işadamı, çok farklı bir üsluptaydı. Konu İstanbuldu..."Tarikatların partisine oy vermem" diyorlardı."ANAP veya DYP hangisi iyi aday çıkarırsa oyumu ona veririm" görüşündeydiler.İçlerinden biri 1977 seçimlerinde CHPye oy vermiş.İstanbul adayları az çok belirmeye başladı.Başbakan Erdoğan bugün de İstanbul Belediye Başkanı Gürtunaya "Adayımızsın" demezse, yolu nereye çıkacak?CHP, kendi oyunun yüzde 15 olduğu tezi ile pazarlanan Ali Müfit Gürtuna ismini, en azından ciddi olarak tartıştı.Gaziantep Belediye Başkanı olarak 15 yılı geride bırakan Celal Doğan, nereden aday olacak? Gaziantepte işadamı Abdülkadir Konukoğlu, TOBB Yönetim Kurulu üyesi Nejat Koçeri AKP adayı olarak destekliyormuş.Yeni oluşumlara yelken açıp, CHPden istifa eden ve bağımsız kalan Doğana partisi kucak açacak mı?Konuştuğum işadamları iştahla, "Celal Doğan CHPden İstanbula aday olursa, hepimiz destekleriz" diyorlar.Doğanın adı AKPden de İstanbula yakıştırıldı. Yine iş dünyasından önemli bir başka isim, "AKP merkez partisi olduğunu bu seçimlerde ispat edecek. Doğanı İstanbuldan aday gösterirse, AKP üzerindeki spekülasyonlar
Şamda yıllarca ikamet eden terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalanın Türkiyeye tesliminden sonra, Hafız Esadın cenaze törenine giden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiye - Suriye ilişkilerinde bir dönüm noktasına imza atmıştı; devamı geliyor...Suriye ve İsrailin, nedense Türkiye ile aynı günlere denk gelen yakınlaşmalarının, hangi iklimde gerçekleştiğine bakalım... Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, 57 yıllık aradan sonra Türkiyeye geliyor; İsrail, 1999 yılında biten Manavgat Suyu projesine (8. Cumhurbaşkanı Turgut Özalın "Barış Suyu" olarak isimlendirdiği proje) imza atıyor; bölge stratejileri açısından anlam kazanan bir çakışma. ABDnin, Kuzey Irakta Kürt devleti kurulması yönünde net olmayan tutumunun yankılandığı günlerde...İsrail, birkaç gün önce Kuzey Irakta Kürt devleti kurulmasını desteklemediğini belirtmişken...Suriye, Türk siyasetçilerinin takdirini kazanacak gayretle, gerek PKK, gerekse de El Kaide bağlantılı teröristlerin iadesini sürdürürken...Suriye Başkanı Esad, Türkiyeye gelmeden önce ABDnin bölgeye karşı tutumunu "anlayışsızlıkla" suçlarken...ABDye karşı mesafesini koruyan Esadın, Türkiyenin AB üyeliğine, "Hoş geldin komşu Avrupa" değerlendirmesi
Türkiyenin önündeki mesele çok açık; yüzde 60ı 30 yaşın altında üretim gücüne sahip, 70 milyonluk ülkenin refahını arttırmak ve gelir dağılımı adaletsizliğini gidermek. İnsani gelişmişlik skalasında yukarı tırmanmak... Türk sanayi 2003te sorunu görüp üzerine gitti. Sanayi üretimini başarmanın yetmediğini, asıl önceliğin rekabet edilebilirlikte olduğunu tesbit etti. Ekonomik kriz ile birlikte verimli çalışmayı öğrendi. İstihdam ve üretim arasında, çalışanlar aleyhine kurulan dengenin, bu büyük toplumun huzuruna yetmeyeceğine inandı.AB üyelik perspektifinde ikinci aşamaya geçildi. 2003te önce insan hakları, demokratikleşme ve uyum yasaları çerçevesinde gündemimize gelen AB hedefi, organizasyon gücünü harekete geçirdi. Yurt içinde daralan ekonomi kendini rekabetçi piyasalarda yenilemeye çalıştı.Başta TÜSİAD, ekonomi dünyası AB ile daha sıkı ilişkiler geliştirdi. Avrupa ülkelerinde parelel örgütlenmelerle lobi yapma gücünü keşfettiler. Brükselde büro açmakla yetinmediler, Milano, Paris gibi Avrupa merkezlerine açıldılar. İş dünyasının üst kurumu TOBB; bilimsel araştırmaları destekleyen TÜBİTAK, esnaf kuruluşu TESK ve üniversite işbirliği ile Brükselde büro açtı. Avrupa Birliği (AB)
Ara Güler, "Boşver bunu, olay kapandı; biz röportaj yapalım" diyor. Aslında fena fikir değil. Beyoğlunda Ara Cafeye gidip, Ara Gülerin fotoğraf serüvenini dinlemek isterim. Ancak yaşanan olay da sanat eserlerine özensiz veya bir başka ifadeyle tedbirsiz bir bakışı gösteriyor.Karşımızda fikri haklar ve telif ücretleri ile ilgili herkese örnek olacak bir olay duruyor.Ercan Holding, Nişantaşı ve Harbiyeyi kesen noktada bu yıl içinde Türkiyenin ilk "HIP Oteli" (Highly Individual Place - Yüksek derecede kişilik sahibi otel) olarak isimlendirilen, Bentley Oteli açtı. Rolls Roycetan daha pahalı olan lüks ve konforun birleştiği İngiliz asıllı Bentley otomobilinden alınan bir isim...Otelin tasarımı İtalyanın ünlü mimarı Piero Lissoniye ait... Elbette sadelik ve konforu lüks ile birleştiren otelin duvarlarına da hatırı sayılır tablolar asmak gerekti. İç mimarlar bunun için Ara Gülerin fotoğraf kitabını kaynak olarak kullandı ve saatçının çektiği fotoğrafları astı.Ara Gülere haber verilmedi. Güler de kendi eserlerinin izni alınmadan kullanılmasına itiraz edip, mahkemeye gitti. Sonunda iki taraf geçtiğimiz aylarda anlaştı, Gülere bir bedel ödendi ve sanatçı da davayı geri çekti.Ara Güler
Aynı saatlerde TÜBİTAKın davet ettiği Avrupa Komsiyonu Ortak Araştırma Merkezi (OAM), İstanbulda düzenlenen "Bilgi Günlerinde" Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile medya önüne çıktı. TÜBİTAK mali ve idari özerkliğe sahip bir kurum ve yasa gereği başkanını, bilim kurulunu kendisi seçiyor. Hükümet "bir kereye mahsus" başkan ve boşalan bilim kurulu üyeliklerine atama yapmak istiyor, o nedenle de yasa çıkartmaya çalışıyor.Mayıs ayına kadar gidelim.TÜBİTAK Başkanı Prof. Namık Kemal Pak görev süresi bitmeden, 12 bilim kurul üyesinin oybirliği ile yeniden seçiliyor.Abdullah Gülün başbakanlığı döneminde, TÜBİTAKın bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, hükümet değişikliği gerekçesiyle Prof. Pakın ismini Cumhurbaşkanı onayına sunmuyor. İki ayrı "mecliste", aynı konu gündemdeydi. Başkanlık ve bilim kurulu üyeliği tartışılan, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) yasa teklifi dün TBMMye geldi, ancak yeterli çoğunluk olmadığı için ertelendi. Tayyip Erdoğan hükümeti de atamayı köşke çıkarmıyor. TÜBİTAK Bilim Kurulu Başbakan Erdoğandan radevu alamıyor.TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi işadamı Hüsamettin Kavi devreye giriyor ve Erdoğan ile bir görüşme