Geçen sezonki Avusturya kampının en çok parlayan isimlerinden sadece ikisiydi.
Mertcan Aktaş, Hasan Türk, Mertcan Demirer, Muhammed Demirci, Kadir Arı ve Berat Çetinkaya da en az onlar kadar dikkat çeken isimler olmuştu.
Kimisi kiralandı, kimisi şans buldu kimisine ise hiç şans bile verilmedi.
Avusturya'nın çam kokan bol oksijenli ortamlarında seyrettiğimiz bu gençler, FEDA sezonunda takımın gelecekteki iskeletini oluşturacaklardı.
Ama olmadı. Hedefler ve beklentiler büyüyünce yola gençlerle değil ağabeylerle devam edildi.
Gelelim günümüze...
Artık takımın başında Slaven Bilic var.
Gazeteciliğin en zevkli yanı, bir haberi servis edilmeden bularak onu kamuoyuna duyurmaktır.
İstihbarat toplayarak, emek sarf ederek hele bir de rakiplerini atlatmışsan, gelde kendini ödüllendirme...
Bomba haberlerin arkasından rehavete kapılmak da yoktur bizim meslekte. Haberin devamını getireceksin ki bu bile ayrı bir emek ister.
Bizi en çok üzen ise harcadığımız emeği bilmeden haberleri beğenmeyenlerin yalancı yakıştırmasıdır.
Yağmur, çamur, kar ve taraftardan sinkaflı küfürleri yiyen biz muhabirler, doğru haberleri getirdiğimiz sürece emeğe saygı bekleriz.
Ekranlarda seyrettiğiniz yorumcular bile biz muhabirlerin emekleri karşısında yazılan haberler üzerinden konuşarak mesleklerini icra ederler.
Yorumcuları hiç bir zaman kendi işimizden ayrı tutmadık, spor gazeteciliği denilen mesleğin bir başka koludur onlar.
Beşiktaş'ın geçen sezon Avusturya kampında, istifa eden yöneticisi Tamer Kıran ile uzun uzun sohbetler etmiştik. O sohbetlerin birinde Kıran “500 bin euronun hiç bir anlam etmediğini, futbol dünyasının içine girdiğimde gördüm" ifadelerini kullanmıştı.
Tamer Kıran yine az söylemiş...
Bir işadamı 500 bin eurodan bahsediyor ama Sayın Kıran kusura bakmasın biz gazeteciler için bir kaç milyon euro bile hiç bir anlam taşımıyor.
O kadar çok yüksek rakamlar yazdık ki 1 milyon euro bizim için yazdığımız transfer haberlerindeki ufak pürüzlerdir.
Şaka bir yana yöneticisinden futbolcusuna, gazetecisinden menajerine kadar bu duruma nasıl geldik diye kendimizi gerçekten sorgulamamız lazım.
Beşiktaş Futbol Komitesi Üyesi Ahmet Kavalcı ile transferde harcanan bu yüksek meblağları defalarca konuşup tartıştım.
Hatta bir sohbet sırasında kendisine “Alper Potuk'u transfer etmeyi düşünüyor musunuz?" diye sormuştum.
Beşiktaş Yönetimi'nin ligde alınan kötü sonuçlara rağmen, Teknik Direktör Samet Aybaba'nın arkasında olduklarını belirterek, takım içerisinde bir soruşturma yaptığı ortaya çıktı. Siyah - beyazlı yönetim, haftalar öncesinde Samet Aybaba'nın, Futbol Komitesi'ne verdiği gidecekler listesinin, kötü gidişin sebeplerinden biri olabileceği üzerinde duruyor. 6 futbolcu dışında geriye kalanların satılabileceği yönünde rapor verildiğini duyan oyunculardaki ani form düşüşünün buna bağlandığı ortaya çıktı. Bu konuda kalan haftalar için önlem almak isteyen Beşiktaş Yönetimi ise listeyi şimdilik rafa kaldırdı. Yönetim takımdan gidecekleri kalan haftalardaki performansa göre belirleyecek. Sezon sonunda Beşiktaş Yönetimi'nin radikal bir karar alarak hoca yerine futbolcuları bile gönderebileceği iddia edildi.
Çok cool adamsın Fernandes(!)
Belki de dünyanın sayılı yeteneklerinden birisisin ama kibire yeniliyorsun işte...
En büyük günahlardan biridir kibir...
Dünyayı ben yarattım edalarında dolaşan insanlar, isterse Babil Kuleleri'nde yaşasınlar yine de hepsinin sonu toprağın altı.
İsdeğin kadar kendini kas yeryüzünü yırtamazsın.
Mersin maçında gol atıp, gol attırıyorsun ama
Bir futbol takımında en önemli sorun, ne sakatlık, ne parasızlık ne de formsuzluktur...
Bana göre her teknik adamın korkması gereken en önemli problem, futbolcuların o teknik adama olan güvensizliğidir...
Bugün Beşiktaş'ta herkes saha içindekileri görüyor ama hiç kimse bu işin mutfağına bakmıyor.
Takımı her yerde takip eden birisi olarak kulağıma gelenler yüzünden, Beşiktaş adına tünelinin ucunu göremiyorum diyebilirim. Yukarıda bahsettiğim güvensizlik zirve yapmış durumda.
Şimdi kaseti biraz geriye saralım...
Karşımıza ilk olarak ligin ikinci yarısındaki Galatasaray derbisi çıkıyor.
Yılların deneyimi Samet Aybaba bu derbi sonrasında başta Fernandes olmak üzere bazı futbolcularını isimlerini vererek eleştirdi.
Ben bunu Beşiktaş'ı daha önce çalıştıran hocalarda hiç görmemiştim.
FEDA sezonunda Beşiktaş sadece maddi değil manevi anlamda da bir çok fedakarlıkta bulunuyor.
Kimse transferlere harcanan paralara bakmasın, rakiplerinin yanında devede kulak bu para.
Önümüzdeki sezonda da Beşiktaş Yönetimi trasferlerde biraz cimri davranacak.
Şampiyonlar Ligi'ne kalınsa bile!..
Gelelim yeni sezon transfer çalışmalarına.
Fethiye kampı sırasında, yönetimin iki tane gurbetçiyle anlaşmak üzere olduklarını öğrendim.
Öyle sıradan gurbetçiler değilmiş.
Oğuzhan Özyakup ve Olcay Şahan'dan aşağı kalır yanları da yokmuş.
Filip Durucic, Mirade Sulejmane ve Filip Dordevic!..
Üçü de Beşiktaş Teknik Direktörü Samet Aybaba tarafından veto edildi.
Ne zaman mı?..
Sezon öncesi transfer döneminde önerildiği zaman.
Futbol Komitesi buna rağmen yılmadı, bu isimleri sezon içerisinde de izlemeye devam etti. Samet Aybaba'nın yardımcılarını her fırsatta bu futbolcuların oynadığı liglere gönderdi.
Son olarak Samet Aybaba'ya, Hırvatistan-Sırbistan maçı seyrettirildi.
Ajaxlı Sulejmane yoktu ama Aybaba, Heerevenli Durucic ile Nanteslı Dordevic'i yakından seyretti.
Sulejmane ile Dordevic bilindiği gibi forvet ama Durucic öyle değil.
Yazının başlığını hepinizin affına sığınırak atıyorum...
Türkiye'nin en eski spor kulubünün ismini, böylesine itici bir kelimeyle yanyana yazmamın sebebi, teşbihten öteye bir şey değildir.
Parantez içerisindeki ünlemin getirdiği anlama, sırtımı dayayarak attığım bu başlık, aslında Beşiktaş'ın içindeki tehlikeyi değil, kulübün temiz paraya verdiği önemi gösteriyor.
Bilindiği gibi Beşiktaş Yönetimi, biriken borçlarını kapatmak için sürekli yeni para kaynakları yaratmaya çalışıyor.
Kredi için zaman zaman bankalar ve finans şirketleriyle görüşülüyor.
Sayman Berk Hacıgüzeller, tıpkı usta yazarların kelimelere yaptığı gibi, paracıklara takla attırıyor.
Kısacası yönetim, çalılara takılan koyun yünlerini bile toplayarak, kaynak yaratmanın peşine düşmüş durumda.