Risk Alma Dereceniz Ne Kadar? Buyurun Ölçelim

8 Aralık 2018

Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde trafikteydim. Trafikte şunu düşündüm: Neden bazı insanlar kırmızı ışıkta geçer?

Bazı arkadaşlarımın arabasına bindiğimde bize emniyet kemerlerinin acı sinyal sesi eşlik eder. O sese rağmen bu bahsı geçen kişiler emniyet kemerini takmamakta ısrar ederler. Neden?

Daha kötüsünü söyleyeyim: Bir defasında bir arkadaşımın arabasına bindim. Otobandaydık. Bir baktım ki arkadaşım direksiyonu bırakmış, dizleri ile direksiyonu destekliyor ve ellerini mesaj yazmak için kullanıyor. Hemen bir çığlık atarak kendisine gelmesini söyledim. Mesaj atması ne kadar acil olabilirdi? Neden bizi tehlikeye atan bu davranışta bulunmuştu?

Neden bazı insanlar bu ve bu tarz riskli davranışları sergiliyorlar?

Aslında cevabı basit. Bazı insanlar riskli davranış sergileme konusunda genetik bir yatkınlığa sahipler. Risk alma ölçeği var ve şimdi sizlere bu ölçeği vererek kendinizde riskli davranış eğiliminizin ne kadar olduğunu öğrenmenize yardımcı olacağım.

Çok sevdiğim bir kitap:

Dr. David Lewis'in kaleme aldığı 'Dürtü' isimli kitabından edindiğim bu ölçeği sizinle paylaşıyorum:

Kullandığınız elinizin (örneğin sağ elinizi kullanıyorsanız sağ elinizin) ikinci ve d

Yazının Devamı

Sigara Bırakma Yöntemi

2 Aralık 2018

Her sigara paketinin üzerinde 'sigara öldürür' apaçık yazmaktadır fakat gün geçtikçe sigara içenlerin yaşı küçülmekte ve sayısı artmaktadır. Hiçbir şekilde sigara tüketenler, kendini bile bile zehirlemekten vazgeçmiyorlar. Kendilerini uzun vadeli intihar yöntemine kaptırmış durumdalar. Ancak ben bu yazımda sigara bırakmak isteyenlere bu konuyla ilgili bir katkıda bulunmak istedim. Bu yazımdan sonra bir kişi bile sigara tüketimini bırakırsa yazım hedefine ulaşmış demek olur.

Yöntem:

Son içtiğiniz sigaradan sonra, izmariti bir bardağın içine söndürün. O izmaritin üstüne bir miktar içme suyu koyun. Uyuyun. Ertesi gün, uyanır uyanmaz o suyu içmeyi deneyin. İçemeyeceksiniz... İçerseniz bile kusacaksınızdır. Bu yöntem ile birlikte şunu anlayacaksınız: O su, vücudunuzdaki sıvılarla aynıdır. Sigara tüketen kişinin vücut sıvısı tıpkı o suya dönüşür. O su gibi iğrenç, içilmez bir hal alır ve zehire dönüşür. Vücudumuz kendini temizleme fonksiyonuna sahip olduğundan kısa vadede çok kötü sonuçlar almazsınız fakat uzun vadede hastalıklar ve çirkinlikler su yüzüne çıkar. Tıpkı o su gibi sizin vücut sıvınızda, ağzınızdan, saçınızdan ve vücudunuzdan çıkan koku ile etrafı rahatsız eder.

Bu

Yazının Devamı

Tek Olduğunda Korkma, Sıfır Olduğunda Kork

23 Kasım 2018

Bana, uzun zamandır özgüven temalı birçok soru geliyor.

Dr. Russ Harris'in dediği gibi, buna ister özgüven eksikliği, ister başarısızlık korkusu, ister performans anksiyetesi ya da kişisel şüphe diyebiliriz, adı ne olursa olsun, sonuçları hayatımızdaki pek çok şeye mal oluyor.

Ben bu konuya şu açıdan yaklaşıyorum; bir insan kendine güvenmek istiyorsa önce kendini tanımalı! Birine güvenmek için önce onu tanımalısınız, öyle değil mi? Aynı kural kendiniz için de geçerli.

Değerlerinizi, isteklerinizi, beklentilerinizi, ifade etmek için önce kendinizi tanımalısınız. Bu aşamaları tamamladıktan sonra hayatınızın merkez eylemi şu olmalı: OKUMAK, OKUMAK ve OKUMAK!

Konunuza, alanınıza ilişkin ne varsa her şeyi okumanız gerektiğine, bilgi edinmek için sürekli bir açlık hissetmeniz gerektiğine inanıyorum.

Değerlerinizi savunduğunuz noktada, başarılarınız gelmeye başlar, işte tam bu sırada sizi sevenler ve sizi baltalayanlar olmak üzere iki grup insanla karşılaşırsınız, o aşamada kendinizi tebrik etmeniz gerekir çünkü artık sıfır değilsinizdir ve tek kalsanız bile önemi yoktur.

Örnekleme yapmam gerekirse; başarının parçası olmak için, önemli olan uçaktan atlamaktır, atladıktan

Yazının Devamı

Sonbahar Depresyonuna Hayır!

15 Kasım 2018

Günlerden bir gün bir toplantı halinde iken depresyon tedavisi gören bir kişi için konuşuyorduk. Depresyon tedavisi sonlandırılmış bir danışan gelmiş ve demiş ki:

-Evet kendimi iyi hissettim ama şu son zamanlar yine üzgün, karamsar bir ruh halindeyim. (Bu aslında onun hala depresyon belirtilerinin devam ettiğini gösteren işaretlerdir.)

Danışanın bu söylemine karşılık şu cevap gelmiş:

-... Sen de depresyonda olmayan her insan gibi sonbahar mevsiminin hissettirdiklerini yaşıyorsun.

Ve bu cümle benim bu haftaki yazımın konusunu oluşturuyor.

Depresyonundan şikayet eden danışan için konuşmayacağım. Cevabı veren kişiden yola çıkarak kışa hazırlık dönemindeki şu algıyı tartışacağım: İnsanlar sonbahar mevsimini ve kış mevsimini hüzünlü bulurlarmış.

Hadi ya!

Mevsimin griliğinin rehavetine kapılıp kendimizi hüzünlü hissetmek mi?

Yazının Devamı

Alkollü İçkiler Üzerine

7 Kasım 2018

İçki, içtiğiniz zaman, sizin aklınızı almıyor, size akıl da vermiyor; içki sadece kontrol ediyor: Aklınız var mıydı yok muydu?

İddialı bir giriş olduğunun farkındayım. Ama doğrusu bu! Alkollü içkiye elimizi uzatan düşünceler; kaygılarımız, stresimiz, unutmak istediğimiz her ne varsa onları yok etmeye yönelik bir eyleme bizi sürüklüyor. Peki onlar yok olduktan sonra ne oluyor? Birkaç beyin hücremiz telef olur evet peki ya sonra? Yapmak istediklerimizi özgürce yapabilme cesaretine sahip oluruz. Cesaret demişken, neyden korktuğumuzu hiç düşünmeyiz. Alkol ile hemen sonuçları getirmek isteriz. İçki, en azından geçici olarak kaygımızı, stresimizi ortadan kaldırır. Benlik algımızda hafifleme olur ve rahatlama hissi gelir. Ama geçici olarak! Bu süreçte rezil mi oluruz, yanlış mı yaparız, riskli davranışlar (alkollü araç kullanmak, kavgaya karışmak) umurumuzda olmaz. Alkol burada cesaret veren araç görevi üstlenir. Ama bu aracın maliyeti çok büyük: beyninize ve karaciğerinize verdiği zarar, yaptıklarınızdan sonraki pişmanlık, maddi ve manevi kayıplar... Bu noktada bu destek aracı olmaksızın yapmak istediğinizi yapabilme gücünü kendinizde bulmanız çok önemli. Böylelikle fazladan zarara

Yazının Devamı

Ah Çikolata Vah Çikolata!

30 Ekim 2018

Hani çikolata aşık olmakla aynı etkiyi yapardı? Hani mutsuz olduğumuzda hemen çikolataya sarılmamız gerekiyordu? Hani çikolata yediğimizde kendimizi daha iyi hissederdik?

Bu soruları sorduğunuzu duyar gibiyim. Çünkü konuyu bilmeseydim bu başlığı okuduğumda şahsen bu soruları sorardım. Bugün, sizlere çikolatanın ruh sağlığımız üzerinde sandığımız kadar masum olmadığını söylüyorum. Aslında öte yandan bir o kadar masum. Yani çikolata, arafta bir yerde kalıyor.

Bizler genelde çikolatayı sadece kilo konusunda dışlıyorduk, ancak artık bu yazıyı okuduktan sonra kendisi hakkında psikolojik anlamda da soru işaretleriniz olacaktır. Açıklamam gerekirse; evet, çikolata bizler için yararlı olan serotonin hormonunu arttıran yiyeceklerin listesine giriyor. Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir ve çok gereklidir. Filmlerde, dizilerde mutsuz olduğunda, sevgilisiyle problemler yaşadığında, ilk yardım çantasına gider gibi eli çikolataya giden pek çok karakter izledik. Ancak atlamamız gereken noktayı öfke kontrolü çalışması yaparken buldum. Öfke kontrolü ve tahammülsüzlük adına yapılan ve önerilen çalışmaları okuduğumda bazı yiyeceklerin ve

Yazının Devamı