Trende giden iki yolcunun hikayesini anlatacağım sizlere. ''Zannetmenin'' zalimliğine uğramış iki yolcu.
Yolculardan biri kadın; kitabını almış, kitabın satırlarına dalmış.
Yanına bir adam oturmuş; oturur oturmaz kadının yanındaki kurabiye paketinden bir kurabiye almış yemiş.
Kadın,yanına koyduğu kurabiye paketinden adamın izinsiz ve rahat tavırlarıyla kurabiye almasına şaşırmış kalmış.
Kendi de kurabiye paketinden bir kurabiye almış yemiş.
Adam, kadın kurabiye alıp yedikten sonra bir diğer kurabiyeyi almış yemiş.
Sonra kadın paketin içinden bir kurabiye daha almış yemiş. Sırasıyla adam da tekrar kurabiye almış yemiş. Kadın artık içinden ''Ne kadar kaba bir adam! Ben yedikçe o da izinsiz kurabiyelerimden yemeğe devam ediyor. Şaka mı bu?'' diye geçirmiş.
Sinirlenen kadın adamın kurabiyelerini izinsiz yemesini kitabından başını kaldırmadan gizlice izlemeye devam etmiş,
Bu çiçekler, Sigmund Freud'e
İvan Pavlov'a
Philip Zimbardo'ya
'Kişinin davranışlarını belirleyen karakteri değildir; içinde bulunduğu durumdur.' sözünün sahibi Stanley Milgram'a
Francine Shapiro'ya
Jeffrey Young'a ithafen.
Psikoloji, bana göre bir bilim dalından öte, tüm bilimleri kapsayan tek bir bilim!
Yukarıda saydığım isimler, hayatta fark yaratan müthiş insanlardan sadece birkaçı.
Bugünlerde sıkça sorulan soruları iki başlıkta toplayıp yanıtladım.
Uyku Sorunları:
Son zamanlarda en sık duyduğum: 'Uyuyamıyorum!' şikayeti.
1. Ertesi gün erken uyanıp gitmeniz gereken işinizi şu sıralar evden yürütmeniz bu şikayetin en büyük belirleyicisi. Çocuklarınızın okulu içinde aynı şey geçerli. Bu noktada şunu düşünmek gerekir: 'Disiplin için bir otoritere ihtiyaç mı duyuyorum?'
Kendi kendinizin yönetici olmaya ne dersiniz? Çocuklarınıza da kendilerinin yöneticisi olmayı bu vesileyle aşılayabilirsiniz.
2. Haberlerin akşam saatlerinde sunuluyor olması da bir başka belirleyici etken. Haber portalları tüm gün gelen verileri toplamak ve sunmak zorunda. Ancak bizler onları sundukları dakikada izlemek zorunda değiliz. Ertesi gün içinde kendi belirlediğimiz saatte izleyebiliriz.
3. Bugünlerin yarattığı psikolojik buhranlar nedeniyle uyuyamama: Pek tabi bu en sıkıntılı belirleyici. Bu konuyu psikologunuz ile birebir görüşüp kişiye özel tavsiye almanız en doğrusu olacaktır.
Belirsizlik:
Eveeet, bir kez daha anladık ki doktorlarımız çok önemliymiş.
Bir kez daha anladık ki başımıza bir olay geldiğinde ilk başvuracağımız kapı sağlık kuruluşlarının kapısıymış.
Bir kez daha anladık ki yaşamımızı iyi idare edebilmemiz onların elindeymiş.
Şimdi dünyada kaos yaşanıyorken üstelik sağlıkla ilgili büyük bir kaos yaşanıyorken başımızın tacı, sokakta durdurup telkin istediğimiz, ilk semptomu fark ettiğimizde sanki onlara bulaşmayacakmışçasına kollarına atlayacağımız kişiler kimmiş? : Doktorlarımızmış!
Yeri geldiğinde onlara doktor hatta insan olarak değil kahraman olarak görenler, her şey düzen içindeyken pazara gelmişçesine ve bana bir kilo domates bir kilo soğan ver demişçesine ilaç listesini, onların çok değerli masalarına fırlatırken bir kez daha düşünürsünüz artık!
İşe hangi sebeple gidemediğinizi dürüstçe işvereninize söyleyemediğiniz için 'rapor ver,' emriyle karşılarına dikilirken iki kez düşünürsünüz!
Hele ki raporunuzu vermedi, ilacınızı yazmadı, 'seni ben muayene edeyim hastalığın var mı yok mu sen bilemezsin kendine teşhis koyamazsın,' dediklerinde üstlerine yürüyüp şiddet uygulamayı üç kere değil üç yüz kere düşünürsünüz artık!
Önünde düğmenizi il
Telefonunuzu değiştirmeye karar verdiniz. Teknoloji mağazasına girdiniz. Telefonu hangi kriterlerde almak istediğinizi size yardımcı olan kişiye söylüyorsunuz. Neler söylersiniz?
Tahmin edeyim.
'En yenisini istiyorum, en güncel yenilikler cihazda olsun, kamerası en iyi olan, en iyisi en iyisi en iyisi...'
Değil mi?
Kim istemez ki.
Peki şimdi soruyu şöyle değiştirelim. Okurum, eğer çocuğunuz var ise çocuğunuzu neye göre yetiştirir, eğitim verirsiniz?
Yok ise, etrafınızdakiler çocuklarını neye göre yetiştiriyorlar, eğitim veriyorlar?
Cevap: Kendi anne babaları onları ne şekilde yetiştirdiyse öyle.
En ufak lekeye tahammül edemeyen,
Torbalar dolusu temizlik ürünü satın alan,
Her gün her saat toz kir temizleyen
Etrafı dağıtıyor diye çocuklarını uyaran,
Yerleri sil süpür dip köşe temizleyen,
Bir yerin çok temiz olduğunu anlatan 'Bal dök de yala' deyimine sahip olan bizler,
'Mutfağı çok pis, dağınık,' diye elinden yemek yemediğimiz,
Gölge ile Doğru
Gelin sizlere bir masal anlatayım.
Bu bir yetişkin masalı ve yüzyıllardır anlatılıyor.
Masalın adı 'Gölge ile Doğru'
Bir varmış bir yokmuş, çiçeklerin açtığı, güneşin parlak olduğu bir gün, insanlar kendi hallerinde sokaklarda geziyor, aşıklar buluşuyor, yemekler yeniliyor, sohbetler ediliyormuş.
Böyle bir günde şık ve pahalı bir restoran, misafirleri, restoranın sahibi, çalışanları ahenk içinde vakit geçiriyorlarmış.
Bu restorana tek başına üstü başı köhne genç bir adam gelmiş. Adama şöyle bir bakmışlar, 'Merhaba,' demişler. Adam yemek siparişi vermiş. Yemiş, yemiş... Şık bir restoran dedim ya hesapta tuzlu gelmiş tabii. Adamcağız parayı ödeyecek haliyle, bırakılar mı sizce? Ama adam üstünü başını taramış, ellemiş, bakmış, bakınmış, kahrolmuş: 'Ah!' demiş, 'Yine şu unutkanlığım! Çok özür dilerim ben cüzdanımı unutmuşum.' Restoranın sahibini çağırmışlar. 'Sorun nedir?' diye sormuş. Genç adam cevap vermiş: 'Efendim, ben cüzdanımı evde unuttum, çok özür dilerim, ancak şu an hesabı ödeyemeyeceğim, ama bana inanın, cüzdanımı evden alıp geleceğim ve parayı ödeyeceğim, size yemin ederim, isterseniz bulaşıkları yıkayayım, ne isterseniz yapayım ama inanın
Hayatın sadece güzel, sevgi dolu, mutlu, iyi anlarını seçmek cesur olmayı gerektirir. Zihnimizin bir kötülüğü on yapabilecek kadar haşin düşünmesi kolaydır. Kötülüğe prim vermemek, kötülüğü silmek, ayıbı örtmek ne zordur insan zihni için! Çığ gibi büyütmek, konuştukça konuşmak en kolayıdır. Zihnimizin doğal bir sürecidir bu. Onu eğitmek bizim elimizdedir. Eğittiğimizde ise zihin bize yardımcıya dönüşür. Bu yazımda, iyiye odaklanacak kadar cesur olmak için kendine söz vermek isteyenlere 'İyimserin Öğretisi' adlı yazıyı paylaşacağım. Bir iyimser olmak istiyorsanız Christian Larson'un şu sözlerini takip edin:
Kendime Söz Veriyorum...
Hiçbir şeyin iç huzurumu bozamayacağı kadar güçlü olmak için.
Karşılaştığım herkesle sağlık, mutluluk ve bolluktan konuşmak için.
Bütün arkadaşlarımın, kendilerinde çok değerli bir şey olduğunu hissetmelerini sağlamak için.
Her şeye iyi tarafından bakmak ve iyimserliğimi gerçek kılmak için.
Sadece en iyiyi düşünmek, en iyi için çalışmak ve en iyiyi ummak için.
Kendi başarım için olduğu kadar başkalarının mutluluğu konusunda da istekli olmak için.