Fenerbahçe sahaya Skrtel dışında as oyuncularından yoksun, fazla forma şansı bulamayan isimlerle çıktı. Buna rağmen kadronun kağıt üzerindeki potansiyeli dikkat çekti. Tek tek bakıldığında önemli isimler söz konusu.
Transfer yapılması planlansa da sarı-lacivertlilerin sağ bek dışında tüm pozisyonlar için alternatifi olduğunu gördük. Genç isimler Savaş ve Abdurrahman dışında sahadaki kadro, Süper Lig’de üst sıralara oynayabilecek potansiyele sahip. Bu nedenle orta sahaya yapılacak takviye ve Şener’in arkasında bekleyecek bir sağ bek ile ikinci yarıda ligin en güçlü kadrosu ortaya çıkabilir.
Hem oyuncuların maç eksiğinin olması hem de birarada oynama alışkanlığının bulunmaması sebebiyle dünkü maçta yine beklenen Fenerbahçe yoktu. Ama mutlaka ilerleyen dönemde hazır takımda süre aldığında katkı verecek önemli isimler olacaktır. Fabiano’ya ayrıca değinmek gerekiyor.
Sahadaki arkadaşlarına örnek oluşturdu. Yine hazırdı ve yine sahanın en iyisiydi. Sonuç olarak Fenerbahçe’nin alternatif kadrosu hazır olmasa da kağıt üzerinde ciddi bir potansiyele sahip. Önemli olan bu isimlerin Advocaat’a kulak verip sürekli kendilerini Fabiano gibi hazır tutmaları.
Ev sahibi Menemen Belediyespor’u da
Sakatlıktan çıkan, fazla forma şansı bulamayan ve genç oyuncu takviyeli Fenerbahçe’yi daha çok bireysel performanslarla değerlendirmek gerekir.
As kadro İstanbul’da kalsa da Ozan, Salih, Aatıf, Stoch, Fernandao ve Emenike gibi önemli isimler sahadaydı. Amed Sportif, çoğu ilk kez birarada oynayan sarı lacivertlilere göre daha organize hareket etti. Rakibine göre fiziksel açıdan daha iyi durumdaydı. Sert ve agresif oynayarak ikili mücadelelerde ayakta kalmayı başardı.
Sarı-lacivertliler öne geçtikten sonra Advocaat, rakibinin gol atmak zorunda olduğunu bildiği için Emenike’yi oyuna aldı. Bu hamleye rağmen farkı açamadı. Genel anlamda hareketli, pozisyonun bol olduğu bir maç izledik. Geçen seneden farklı olarak bu sezonki maçta sporseverlerin tribünde olması da maçtaki heyecanı arttırdı. Şehmus, sarı-lacivertli savunmayı en çok zorlayan isim oldu. Fenerbahçe adına ise Aatıf takımın en etkili ismiydi. Fernandao da sakatlık sonrası toparlanmaya başlamış. Ancak genel anlamda vasatı aşamadı sarı-lacivertli futbolcular. Genç savunmacı Yiğithan istekli olsa da ilk maçta olduğu gibi yaptığı hata gole sebep oldu. Ozan hâlâ sakatlıktan önceki performansından ve fiziksel kapasitesinden uzak.
Kaybetmesine rağmen Fenerbahçe adına artıların daha fazla olduğu bir mücadele oldu. Sakatlıktan çıkan Ozan ve Fernandao tekrar formasına kavuştu. Beşiktaş derbisi öncesi son durumları görüldü. Forma şansı bulamayan isimler süre aldı ve yine derbi öncesi kendilerini hazırlama şansı buldu. Genç oyuncular başta golü atan Yiğithan olmak üzere kendilerini Advocaat’a gösterdi. As kadrosu ile çıkmamasına ve çok erken 10 kişi kalmasına rağmen Gençlerbirliği gibi güçlü bir ekip karşısında sarı lacivertli takım elinden geleni yaptı.
Tek eksi nokta ise İsmail Köybaşı’nın gördüğü kırmızı karttı. Öncelikle geriden gelen rakibini geç farketti. Devamında bir müdahale var. Kırmızı bence de tartışılır. Ama önemli olan başka bir detay var bence. İsmail Köybaşı tecrübesinde ve sahaya kaptan olarak çıkmış bir ismin, rakibini kaçırmasının yanısıra hakemin bu kritik pozisyonu yanlış yorumlama ihtimali olduğunu değerlendirmesi gerekir. Ne olursa olsun İsmail’in son adam olarak bu pozisyonda “risk” almaması gerekirdi.
Sıradaki maç Beşiktaş mücadelesi. Fenerbahçe’nin son 7 maçta yaptıklarının meyvesini toplayacağı bir maç. Advocaat’ın artık derbide bu nedenle sol kanat için bir “B Planı” yok. İsmail belki
Öncelikle genel taktik anlayışla başlayalım.
Derbiye, Feyenoord ve Manchester United maçlarına benzer bir anlayışla çıkacak Fenerbahçe. Savunmayı ihmal etmeden kazanmaya oynayacak. Genel plan, erken gol bulmak ve devamında oyunun kontrolünü almak. Zaten kazanılan bu iki maçta da goller ilk dakika ile 18. dakikada gelmiş ve ardından Fenerbahçe istediği oyunu oynamıştı.
Gelelim kadroya; Analizler yapıldı. Kjaer’in katılımıyla birlikte gerçek anlamda taktik çalışmalar dün başladı. İlk 11 için aday çok. Savunma hattı belli. Orta saha ve hücum bölgesinde Van Persie, Volkan Şen ve Souza dışında kalan üç bölgeye 7-8 aday var. Advocaat’ın, Galatasaray’ın zaafına göre bir sürpriz yapabileceğini düşünüyorum. Tecrübesini ve yeteneklerini bu sezon Konyaspor ve Manchester maçlarında İsmail ve Sow hamlesi ile göstererek istediğini aldı. İlk 11’in yanı sıra Mehmet Topal’ın yokluğu sebebiyle dizilişte de sürpriz olabilir. Tek ön libero ile çıkılabilir.
Samandıra’daki atmosfer ile bitirelim.
Fiziksel, taktiksel ve moral motivasyon açısından son iki yılın en iyi noktasında. Rekabet üst seviyede olmasına rağmen arkadaşlık iyi. Hoca’ya tüm takım saygı duyuyor.
Puan olarak geride olmasına rağmen takımda
Hala iskelet kadro tam olarak sahada değil. Bu nedenle ilk etapta bireysel olarak bazı performanslara bakmakta fayda var. Salih ve Ozan çok dikkat çekiyor. Fazla maç oynamasa da Roma’daki tempolu ve sert antrenmanlar çok değiştirmiş Salih’i.
Gelişimi görmemek mümkün değil. Roma gibi üst seviye bir kulüpte iki yaş büyüdü. Sadece orada görüp yaşadıklarıyla bambaşka bir oyuncu oldu. Daha sert, olgun ve bilinçli. Sorumluktan da kaçmıyor.
Bir diğer isim Ozan Tufan. Geçen sezon 46 maçını izledim. Benim için iki ya da üç maçı var sadece. Hatta hayal kırıklığıydı. Yeni sezonla birlikte büyük bir değişim gözlemliyorum. En önemlisi üzerindeki ürkekliği atmış. Daha rahat, özgüvenli. Savunmadan hücuma kadar her yerde etkili. Oynadığı bölgenin ne anlam ifade ettiğini kavramış. Bunun hakkını vermeye çalışıyor.
Bu ikili performanslarını yeni sezona taşımaları durumunda Fenerbahçe’nin orta sahası rahat bir nefes alır. İkisi de birbirini tamamlayan unsurlara sahip. Biri daha teknik diğeri daha fiziksel oynuyor. Erken konuşmak istemem ama bu sezon Salih ve Ozan ikilisi Fenerbahçe’nin kaderini ve geleceğini belirleyebilir.
Gelelim takımın genel performansına. Pereira’nın geçen seneden kalan bir sistemi
Pereira yeni sezonda takıma alternatif bir oyun sistemi geliştirmenin peşinde. Geçen sezonki en büyük sıkıntı buydu. Neredeyse tüm sezon aynı sistem ile mücadele edildi ve sonunda sistem tıkandı. Galatasaray derbisindeki Nani hamlesi sonrası takım tekrar çıkışa geçse de Portekizli bu hamle de biraz geç kalmıştı. Yeni sezona başlanırken yönetim ve teknik heyetin buluşmasında bu konu gündeme geldi. Net şekilde takımın sadece bir oyun planı ile oynamasının yeterli olmayacağı görüşü ortaya çıktı. Fenerbahçe üç kulvarda tek sistemle mücadele edemezdi. Şartlara, rakibe ve oyuna göre farklı planlar da gerekiyordu. 3-5-2 denemesi de bu fikir ve karardan sonra ortaya çıktı.
Dün de dördüncü ve en ciddi hazırlık maçına çıkıldı. Skrtel, Mehmet Topal, Van der Wiel, alınacaksa 10 Numara ve kalacaksa Van Persie’nin aynı anda sahada olması gerekiyor. Bunun ardından daha net fikirler ortaya çıkacaktır.
Sadece dünkü maça ve buradaki performanslara bakarak şu söylenebilir. Hücumda bir zenginleşme söz konusu. İleride artık sarı lacivertliler iki kişi. Defans arkasına atılan toplar hep bilinçli. Ama savunmada beklerin desteği olmadığı zaman ya da üçlüden biri ağır kaldığı taktirde pozisyonlar veriliyor.
Favori kim? Zor soru... Bunu Hırvatlara sorduğunuzda alacağınız cevap çok açık... Kendilerini, oyuncu kalitesi ve taktik anlayış açışından bizden çok önde görüyorlar.
İstisnasız herkes bu şekilde düşünüyor. Teknik direktör, futbolcu, gazeteci...
Bu durum beni açıkçası biraz şaşırttı. Hırvatların kampında hem yaptığım söyleşiler hem gözlemlerde şöyle bir durum ortaya çıktı: Ya bizi ve takımımızı tanımıyorlar ki bu çok zor ya da gerçekten kendilerini turnuvanın en iyi takımlarından biri olarak görüyorlar.
Teknik direktör Cacic’in söylediği, “Türk Milli Takımı’ndan tek bir oyuncu bile almam” ifadesi maça nasıl baktıklarını ortaya koyuyor.
En çok çekindikleri isim tartışmasız teknik direktör Fatih Terim... Bunda hepsi hemfikir.
2008’deki yaşadıkları travmanın etkisi çok fazla kalmamış. “Sizden rövanşı zaten İstanbul’daki play-off maçında aldık” diyorlar.
Gelelim takımdaki son duruma...
Fenerbahçe, Van Persie ve Nani transferiyle şampiyon ilan edildi. Sezona, lig bitmiş ve şampiyon gibi başladı...
Acaba Nani nasıl çalım atacak? Uçan Hollandalı gerçekten uçuyor muydu? İnsanlar bunları merak ederek stada gitti ya da ekran başına geçti. Oysa kadronun yarısı değişmiş, ortada ne bir sistem ne de bir takım vardı. Kimse kimseyi tanımıyordu. Sıfırdan bir yapı oluşturulacaktı.
Beşiktaş ise sadece bu sezonki başarısıyla mı şampiyonluğa ulaştı? Önce Samat Aybaba, ardından Özen-Biliç ikilisi ve son olarak ligin en tecrübeli teknik adamlarından biri Şenol Güneş’in katkılarıyla bu noktaya geldi. Hem de stadı olmadan... Teknik adamlar değişse de hep aynı doğrular üzerine takviyeler yapıldı.
Özetle Fenerbahçe, dört yıllık bir birikime, 7-8 aylık bir çalışma ve bu ligi hiç tanımayan bir teknik adam ile karşılık vermeye çalıştı. Sonuç bu açıdan şaşırtıcı değil. Fenerbahçe başarılı ya da başarısız... Bu baktığınız açıya göre değişir. Ama benim açımdan fotoğraf bu. Ne başarılı ne de başarısız...
Yıldız isimler ya da harcadığınız para sizi şampiyon yapmaya yeterli olmuyor. Tarih bunun örnekleriyle dolu... Bu isimlerden takım yaratırsanız zaten gerisi geliyor. Bir sistem kurup bunda