Teknik direktör Aykut Kocaman’ın kafasındaki ideal kadrodan çok farklı bir 11 sahadaydı. Sakatlık yaşanmasın diye birçok önemli futbolcu dinlendirildi. Bu yüzden son Monaco maçı daha belirleyici olacaktır. Ama şunu söyleyebiliriz. Fenerbahçe kısa sürede birçok değişiklik yapmak istiyor. Topun hızını arttırmak, bunların başında geliyor. Ancak bunu yapmak için tamamı kaliteli oyuncuların yanısıra zamana ihtiyaç var. Bunların ikisi de Fenerbahçe’de yok.
Ayrıca daha önde oyun, savunmadan topla çıkma gibi birçok değişiklik planlanıyor. Fenerbahçe adına aslında bir “hızlandırılmış kurs” olarak geçiyor bu dönem. Kocaman’ın değiştirmek istediklerinin bu kadar kısa sürede hayata geçmesi mümkün değil. O nedenle geçen sezonki gibi bir durum yaşanma ihtimali yüksek. Fenerbahçe, resmi maçları oynayarak lige hazırlanacak. Sistemini ve kimliğini bu maçlarla bulacak.
Geçen sezon Advocaat’ın bu kadar da hazırlık sürece olmamıştı. Bu açıdan bakıldığında Kocaman, Hollandalı teknik adama göre daha şanslı.
Özetle transfer dönemi bitmeden, Ekim hatta Kasım ayından önce planlanan takımın ortaya çıkması bence mucize olur. Bu nedenle ne kadar az kayıp yaşanırsa başlangıçta, sarı lacivertliler sezona o kadar
Dokuz yıl boyunca Alex’e bağlı olarak oynayan Fenerbahçe, Kocaman’ın gelişi ile birlikte takımın tek bir oyuncuya bağlı düzenini değiştirmeyi planlamıştı.
Sancılı geçen bu sürecin ardından Kocaman, istediği sistemi kurdu. Ancak önce kendisinin ardından da yeni sistemdeki bu isimlerin tek tak ayrılması ya da gönderilmesi sebebiyle sarı - lacivertliler iki sezon önce yeni bir kimlik arayışına girdi.
Pereira ile temeli atılan bu sistemin en önemli parçası Mehmet Topal ve Souza oldu.
Geçen sezon Advocaat da bu ikiliden vazgeçemedi. Bu sezon Aykut Kocaman da kısıtlı imkanları sebebiyle bu ikiliye mecburen sarıldı.
Alex’ten sonra Kuyt - Sow - Webo üzerine kurulan takım yeni sezonda transfer kısıtlaması ve zaman problemi sebebiyle Mehmet Topal - Souza’nın üzerine kuruluyor mecburen.
Bu yüzden Sporting Lizbon ve Marsilya maçlarında Pereira ve Advocaat’tan esintiler gördük. Takımlar güçlendikçe sarı lacivertlilerin direnci artıyor. Belki oyun anlamında kimseyi tatmin etmese de en iyi bildiği işi yapmaya devam ediyor. Önce savunmayı sağlama alıyor. Takımda bu kadar tek yönlü oyuncunun olması doğal olarak Kocaman’ı en çok zorlayan konu. Burada kendi becerileri öne çıkacak. Hücum
Yeni sezon öncesi teknik direktör Aykut Kocaman, taktik anlayış ve felsefede ciddi değişiklikler yapmayı hedeflemişti. Her bölge için değişim planlamıştı. Özellikle defansif oyun anlayışı yerine daha ofansif bir takım yaratmak ilk hedefti. Bu da doğal olarak transferle olacaktı. Hem de çok sayıda transfer...
Ancak henüz transferlerin tamamlanmamış olması sebebiyle bu planlar hayata tam olarak geçebilmiş değil. Açıkçası geçmesi de transfer kısıtlaması sebebiyle zor gözüküyor. Son iki sezon en çok eleştirilen konu, Mehmet Topal - Souza gibi iki defansif oyuncunun orta sahada birlikte oynamasıydı. Bu ikiliyi dün de sahada gördük. Büyük bir sürpriz olmazsa Kocaman, mecburen bu iki oyuncu ile sezona başlayacak ve devam edecek. “Mecburen” diyorum çünkü aslında daha farklı bir oyuncu profili ile o bölgeyi oluşturmayı düşünüyordu ama elinde daha iyisi yok. En azından savunmayı iyi yapıyorlar.
Takım hücumdayken ikisinden birinin öne çıkmasını istese de iki ismin de bunu yapması teknik olarak mümkün değil. Bu nedenle fark yaratacak isimler ileride oynayanlar olacak. Valbuena tartışmasız şu an takımın en önemli oyuncusu. Önceki maçta Mehmet Ekici farkını gösterdi. Dün ise Dirar. Yeni
İlk yarıdaki 3-0’lık skor büyük bir şok ve hayal kırıklığı yarattı başlangıçta. Devrenin sonuna doğru tribünlerden birkaç tepki yükselse de ikinci yarı sarı - lacivertliler toparlanmayı başardı. Ancak bu durum kimseyi yanıltmamalı. Skrtel, Kjaer ve yeni transfer Dirar yok. Mehmet Ekici 6 ay sonra ilk maçına çıkıyor. Sadece bir haftalık çalışma ile kimse Fenerbahçe’den çok büyük bir değişim beklemiyordu. Ancak bu kadar da amatörce hatalar yakışmadı sarı lacivertli takıma. Bunu yenen gollerin yanısıra yapılan basit pas hataları için de söylüyorum.
Geçen sezon ikinci ligde mücadele eden rakibi şampiyon olmuş. Kendi aralarında önemli bir uyum söz konusu. Bu kadar kısa sürede Fenerbahçe’den benzer bir uyum beklemek çok gerçekçi olmaz. Ancak en azından kalitesiyle bu sıkıntısını giderebilirdi. Valbuena ve Ekici yetenek ve kalitelerini gösterdi. Ancak bu iki isim dışında başka bir oyuncu çıkmadı.
Fenerbahçe dün mücadele etti. Geçen sezon ve bir önceki sezonda olduğu gibi. Ama yine eksik olan bir kalite problemi olduğu ortaya çıktı. Galiba Dirk Advocaat haklı. Her ne kadar yönetim ve teknik heyet iyi bir kadro olduğunu söylese de belki bu maç sonrası tekrar bir durum değerlendirmesi
Müthiş bir asist ve çok net bir kafa golü. Josef de Souza, doğrudan iki gole katkı yaparak maçın en etkili ismi oldu. Özellikle yaptığı asist üst düzeydi. Geçen sezondan bu yana hücuma katkı sağlamadığı ve yaratıcılığı sınırlı olduğu için eleştirilen futbolcu, özellikle bu asistle birçok “10 Numarayı” kıskandırdı. Kadro planlaması için çalışmalarına başlayan sarı lacivertlilerde yeni sezonda Mehmet Topal - Souza ikilisinin birarada devam etmesi zor gözüküyor.
Orta saha yapısının değişmesi planlanıyor. Takımın hücuma yönelik daha etkili olabilmesi için bu yönde transfer çalışmaları söz konusu. Ancak dün Souza’nın kafa karıştırıcı bir performansı vardı. En azından biraz geçte olsa oyunu sadece tek yönlü oynamadığını göstermiş oldu. Maçın geneline baktığımızda ise F.Bahçe adına olumlu birkaç detaydan bahsedebiliriz. İki lig maçında rakibinden 7 gol yiyen sarı lacivertliler kupada bunu telafi etti.
İkinci yarı yaptığı takviyeler ve doğru teknik adam tercihiyle ligin en etkili takımlarından birine karşı iki maçta kalesinde gol görmeyip 6 gol bulmayı başardı. Her ne kadar sarı kırmızılı ekibin kadrosunda lig maçlarına göre rotasyon söz konusu olsa da yine ciddi bir ekip sahadaydı.
Diğer
İddiasız bir maç, hava soğuk, tribünler boş... Açıkçası bu atmosferde iyi futbol ve güzel görüntüler beklemek biraz iyimserlik olurdu. Olumsuzluklara rağmen bu ikisi de gerçekleşti.
Fenerbahçe çok istekliydi. Özellikle son kupa maçlarında dikkatimi çeken bir durum bu. İsmail dışında konsantrasyon kaybı yaşayan tek isim olmadı. Gençlerin ağırlıkta olması takıma dinamizm kazandırdı. Salih ve Van Persie’nin de yeteneklerini göstermesi maçı keyifli hale getirdi. Kasığındaki sakatlığının ardından Van Persie’nin toparlandığı görüldü. Bu durum, Sow’un yokluğunda kritik haftalara girilirken hücum hattı için oldukça önemliydi. Salih ise Başakşehir maçındaki performansı sonrası özgüvenle sahadaydı. Pasları, çalımları ve takımı yönlendirmesiyle dikkat çekti. Gençlerin tamamı çok iyiydi. Çekinmeden oynadılar. İsmail Köybaşı yine basit pozisyonda pas hatası ile gole sebebiyet veriyordu. Karavaev, tek topta etkili olduğunu yine gösterdi.
Ama benim için maçın en önemli anı, Van Persie ile kaleci Kazım arasındaki diyalog oldu. Panenka penaltısı sonrası soyunma odasına giderken Hollandalı’nın rakibinin yanına gidip açıklama yapması maçın önüne geçti. İkili arasındaki diyalog ve bu duyarlı davranış,
İsmail Köybaşı’nın kırmızı kartı maçın önüne geçti. Rahat pozisyonda topu kaybedip geriden gelen rakibinin arkasında kalmaması gerekir. İlginç olan ise aynı hatayı ilk Gençlerbirliği maçında da yapmış, kırmızı kartla oyun dışı kalmıştı.
Bu kadar kısa süre içinde aynı hatayı yapmasının temel sebebi bence yaşadığı hayal kırıklığı ve konsantrasyon kaybı. Milli takımın sol beki olarak Fenerbahçe’ye geldi. Beşiktaş’ın Kolarov girişiminin ardından Fenerbahçe’de Hasan Ali’den formayı alabileceğini düşündü. İşler beklediği gibi gitmedi. Alternatif oyuncu olunca bunun sıkıntısını yaşamaya başladı. Bu da oynadığı kupa maçlarında konsantrasyon kaybı yaşanmasına sebep oldu. Ama tabii bu gerekçe olmamalı. Profesyonel bir futbolcu ve kaptan olarak en azından sahadaki genç arkadaşlarına örnek olmalıydı.
İsmail’in aksine diğer takım arkadaşları hatta tüm takım bu sezon kupa maçalarına konsantreydi.
Fabiano, Ozan, Salih, Stoch, Aatıf önceki maçlarda Fernandao...
Aynı İsmail gibi bu isimler de alternatif durumda. Çoğu ilk 11’de kendisinin oynaması gerektiğini düşünüyor. Ama hiçbiri İsmail gibi sıkıntısını sahaya yansıtmıyor.
60 dakikalık süreyi bir kişi eksik oynamasına rağmen sarı-lacivertliler
Dünkü maçta dikkatimi çeken Fenerbahçe’nin ciddiyeti ve maça konsantresi oldu. Tribünler boş, hava çok soğuk ve yağışlı. Takımın kupada ciddi bir hedefi de yok. Özetle sarı lacivertliler adına futbol için ortam çok uygun değil.
Yılın son maçında yedek ağırlıklı takımdan böyle bir performans görmek benim için sürpriz oldu. Benzer çok maç gördüm geçmişte. Profesyonel futbolcular sonuç olarak. İşini en iyi şekilde yapmak zorunda ama böyle olmuyordu. Özellikle kupada bu tip atmosferlerde birçok kez konsantrasyon sıkıntısı yaşandı. Ama dün gece böyle bir problem yaşanmadı. İşte burada teknik adam farkı ortaya çıkıyor. Dirk Advocaat’ın şakası yok. Her zaman işini yaparken futbolcusundan ciddiyet istiyor. Wiel ve Emenike’yi kadro dışı bırakarak bu konuda ne kadar kararlı olduğunu tüm takıma gösterdi.
Maç 0-0 devam ederken ekrana yansıyan bir görüntüsü oldu. Pozisyona aşırı derecede sinirlendi. Aynı tepki ve agresifliği kendisinden 40-50 yaş daha genç oyuncularından bekliyor. Fenerbahçe bu sezon şampiyon olacaksa mutlaka iyi kadrosu, doğru taktik anlayışı ve yükselen fizik gücüyle bunu başaracak. Ancak Samandıra’ya yıllar sonra tekrar ciddiyetin ve gerçek bir teknik adamın gelmesi de arka