Senad Ok

Başkan Ali Koç geçtiğimiz gün yaptığı açıklamalarda Comolli ve Ersun Yanal arasındaki sinerjiden memnun olduğunu söylemişti.
Tek patron olmaya alışmış Yanal ile biraz üstten bakan Comolli’nin nasıl çalışacağı merak konusuydu. Sıkıntı yaşanması yüksek ihtimaldi.
Önce gelinen son noktayı aktaralım.
Futbol takımı idarecilerinden Yakup Elyazar’ın geçen haftaki düğünü öncesi verilen yemekte Yanal ve ekibi ile Comolli’nin geçen seneki ekibi bir aradaydı. Hep birlikte eğlendiler. Herkesin yüzü gülüyor, selfie’yi de Comolli çekiyordu.
Bu fotoğrafın verileceği ve bunun Fransız direktör tarafından çekileceğine ikilinin ilk günlerinde kimse ihtimal vermezdi.
Volkan Demirel tekne turu yaparken teknesine sadece Yanal ve ekibini değil geçen sene sorun yaşadığı Comolli’yi de çağırıyordu.
Bu birlikteliğin birçok sebebi var.

Fenerbahçe’nin oyunu genel olarak eleştiriliyor. Hatta Başkan Ali Koç bile son Denizlispor maçı sonrası yaptığı açıklamada vites arttırmaları gerektiğini ve maçın sıkıcı olduğunu ifade etmişti.
Açıkçası geçen seneyi görmüş ve bu kadar değişim yaşamış bir takımın an itibariyle performansı ve grafiği bence beklenenden iyi. Sezon başından bu yana eksikleri hepimiz biliyoruz. Rakiplerin de aman aman oynamadığı bir ortamda Fenerbahçe’nin oyunu daha derli toplu. İçeriye eleştirileri sorduğumda ise bu konuyla ilgili güzel bir cevap aldım. “Burada değirmen üç puan ile dönüyor.”
Aslında bu cevap her şeyi özetliyor. Antalya mağlubiyetinin şoku Denizli galibiyetiyle atıldı. Kruse’nin yokluğu orta sahayı etkiledi. Bugün de olmayacak. Denizli maçındaki sıkıntılardan biri de buydu. Yaratıcılık ve pas trafiğiyle ile ilgili tıkanıklık yaşandı. Ancak bu eksikliğe Yanal şu şekilde bir çözüm getirmeye çalıştı. Kruse’nin yerinde oynayan Emre maç içinde arkasında oynayan Ozan ile yer değiştirdi. Ozan enerjisi

Takımdan önce kulübün durumuyla başlayalım. Ciddi bir bir ekonomik sıkıntı var.
Başkan Ali Koç’tan gelen 50 milyon dolar ve Fener Ol’dan gelen 25 milyon euro “Güneşi gören kar gibi” eridi.
Ana gelirlerin tamamı kulübe gelmeden borçlara ve bankalara gidiyor.
Bu nedenle artık iş tıkanma noktasına geldi.
Bu tıkanmayı açabilecek tek unsur ise futbol takımın şampiyonluğu.
11-12 yıldır doğrudan rakipler önemli gelirler elde ederken Fenerbahçe bu gelirlerden hep mahrum kalıp mücadeleye çalıştı. Ama artık finansal olarak da gücü tükenmeye başladı.
Şampiyonlar Ligi geliri elde etmenin finansal katkısının yanısıra psikolojik etkisi ve yan faktörleri de çok fazla.

Antrenman ve önceki hazırlık maçlarını izledikten sonra takımdaki değişim ve gelişim dün akşam daha net gözlemlendi. Öncelikle Fenerbahçe hücumda oyunu daha bilinçli oynuyor. Geçen seneki kaos ortamında daha çok bireysel becerilerle sonuç almaya çalışıyordu. Bu görevi de genel olarak Valbuena üstleniyordu.
Bu sene ise artık bu yük daha dengeli dağılmış durumda. Vedat Muric, Max Kruse, Emre, Rodrigues, Moses, Ozan...

Bu isimler arasında bir uyum da oluşmaya başlamış. Takım önde baskıyı daha iyi uyguluyor. Bunun yanı sıra rakip kapandığında ise pas trafiği ve boş adamı bulma konusunda iyi iş çıkarıyorlar.

Max-Emre ikilisi de takımın tecrübelileri olarak sürekli uyarılar yapıyor. Ozan bu şekilde devam ederse Avrupa’nın yolunu tutabileceğini gösterdi. Moses de toparlanmış. Vedat ise modern futbolun gerektirdiklerini yapıyor.

Ancak her şey bu kadar iyi gidemezdi tabii.
İlk yarıda savunmada birkaç pozisyon hatası oldu. Bunlar önemli değildi. Zaten kurgu tam olarak oturmadı. Ancak ikinci yarıda oyuna giren Reyes’in hareketi gerçeği herkesin

Fenerbahçe’nin yolu uzun. Stoper, orta saha ve ikinci golcü katılmadan takımın en iyi ihtimalle %60’ının oluştuğunu ifade edebiliriz. Bu açıdan baktığımızda beklentilerimin üzerinde bir takım, oyun ve bireysel performanslar gördüm.

Yanal geçen sezona göre daha konsantre. Sürekli önde baskı istiyor. İlk yarıyı kulübeye yakın yerden izledim. Önde baskıyı iyi yönetiyor. Topu oyuna sürekli Vedat üzerinden sokmayı amaçlıyor. Olmayınca çok sinirleniyor. Çünkü bir an önce kaleye gitmek istiyor. Orta sahayı maksimum hızda geçmek hedefi...
Vedat ve Kruse’de sıkıntı yok. Ancak hâlâ kaleden çok uzakta topla buluşuyorlar. Bu da ilerleyen dakikalarda yorulmalarına ve performanslarının düşmesine neden oluyor.

Ozan çok etkili olsa da orta saha kurgusu oluşmadığı için bu ikili gerekli desteği henüz geriden alamıyor. Rodrigues’in maç eksiğini kapaması zaman alacak. Moses dün ilk kez eski günlerinden esintiler sundu.

Savunma hattında Yanal’ın orta sahada düşünmediğini Jailson ise

Kupa maçları iddialı takımlar için her zaman zor geçer ve sürprizlere açıktır.
Hem ülkemizde hem de Avrupa’da birçok büyük kulübün, alt liglerden takımlara elendiğini gördük. Ancak Fenerbahçe için acı olan ise bunun bir sürpriz olmamasıydı.
Bu sezon kupada ikinci kez Spor Toto 1.Lig ekipleriyle karşılaştı.
İlki Giresunspor’du. Şu an düşme potasının iki basamak üzerinde.
Oynanan ilk maç Kadıköy’de zar zor kazanıldı. İkinci maçta da Soldado erken ve şık golle maçı bitirdi. Bu seferki rakip 6. sırada yer alan Ümraniyespor’du.
İlk maçta VAR ile 2-0’dan kurtulan Fenerbahçe, dün yine kayıplardaydı. Dakika 61’de Ümraniyespor savunması, Fenerbahçe atağını karşılayıp, pasla kendi ceza sahasından çıkıyordu. Bu kadar rahat ve Fenerbahçe’den çekinmeden oynuyordu.
Ligdeki maçların üzerine kupadaki bu iki takımla oynanan maçlar bize net bir yorum yapma şansı veriyor artık.

Fenerbahçe, Slimani ile maça zaten 10 kişi başladı. Fizik gücü iyi, baskı yapıyor, mücadele ediyor, iyi niyetli ama esas yapması gereken işte sınıfta kalıyor.
Öyle olunca domino etkisi gibi tüm işler ters gidiyor.
Baskı altında, kendine güvenini kaybetmiş.
Bunun da etkisiyle o kadar acemice oynuyor, toplara vuruyor ki insan artık durumuna üzülüyor.
Ama daha da önemlisi, onun bu performansı takımı tamamen düşürüyor.
Zamanında golünü atsa maç farka gidecek, Eljif kırmızı kart görmeyecek, rakibin direnci artmayacak...
Bu tablo lig maçlarında da yaşandı. Kırılma anlarında müsait fırsatları atamayınca bu durum hep ters tepti. Takım atamayınca, kalesinde bir şekilde golü gördü.

Maçı, Başkan Ali Koç’un, Yanal’ın imza törenindeki sözleriyle birlikte değerlendirmekte fayda var. Kötü gidişatta, şanssızlıktan da yakındı. Yanal takımın başına geçene kadar neredeyse tek doğrunun yapılmadığı futbol takımında bu faktörden bahsetmek bence doğru değil. Şansın yardımcı olması için önce doğru icraatlar yapılmalı.
Ne zaman ki bunlar yapılmaya başlandı, takımda toparlanma işaretleri de belirdi. Örnek Erzurum maçının ilk 45 dakikası, Soldado’nun dünkü golü, maçı bitiren goldeki katkısı ve takımın performansı...
Ancak hâlâ zorlu bir süreç var. En önemlisi de FFP. Sezon başı Souza ve Giuliano’dan 22.5 milyon euro gelir edilirken bu paranın büyük bölümünü harcamak yerine Aatif, Ozan, Dirar ile devam edilebilirdi. Bu paraya hiç dokunulmasa, FFP sıkıntısı bir nebze olsun aşılabilirdi.
Sonuç olarak geçte olsa doğrular yapılmaya başlandı. Ancak altı ay boyunca o kadar büyük yanlışlar yapıldı ki kısa sürede toparlanmak için bu sefer Başkan’ın bahsettiği şansa büyük ihtiyaç var.