Önce Damien Comolli’nin ayrılığı ile başlayalım.
Zaten son dönemde görevleri sadece kağıt üzerinde kaldığı için ayrılığı takım ve kulüp içindeki işleyişi çok fazla etkilemez ve havayı bozmaz.
Aksine Samandıra’nın tek patronu Ersun Yanal olacağı için bu ayrılığın olumlu yansıma ihtimali bile söz konusu.
Kamp çalışmalarından Ersun Yanal memnun kaldı.
Geçiş hücumları ve oyunları üzerinde duruldu.
Takımın bunları yaparken hızlı olması teknik heyeti en çok sevindiren konuydu. Ancak konu sol beke gelince burada sıkıntı var. Hasan Ali sakat. Ters ayaklı Dirar oynadığı için bu geçişlerde takımın hızı biraz olsun düşüyor.
Dolayısıyla sol bek transferi sonrası bu sorunun da çözülmesi bekleniyor.
Rize hazırlıklarından önce Beşiktaş maçının analizi yapıldı.
Buradan çıkan sonuç çarpıcı.
Şiddetli koşu mesafesinde (24 km ile yapılan koşulardan bahsediyoruz) siyah beyazlı takıma 1.5 km fark atıldı.
1.5 km az gibi gözükse de maçlarda bu mesafe ciddi bir fark yaratıyor.
Rakipten de yaklaşık 8 km fazla koşmuş Fenerbahçe.
Bu iki veri toplandığında teknik heyet sahada sanki takımın bir kişi fazla oynuyormuş gibi mücadele ettiğini ifade etti.
Adeta bir enerji patlaması yaşandı Beşiktaş maçında.
Bu hafta özel görüşmeler yapıldı.
Teknik heyet önceki maçlardan farklı olarak bu hafta taktik ve kondisyon çalışmalarının dışına çıktı. Performansı beklentilerin altında olan oyuncularla görüştü.
Bu isimler hem uyarıldı hem toparlanmaları için destek verildi. Bu oyuncuların başında da Max Kruse geliyor.
Neyse ki Kruse de durumun farkında. “Ben de performansımdan memnun değilim” dedi ve özeleştiri yaptı.
Bugünkü maçta yedek kalma ihtimalinden hafta boyunca bahsedilse de Alman futbolcunun bu görüşmeden sonda ilk 11’de olması bekleniyor.
Zaten bu kadar ciddi eksiğin olduğu yerde Kruse gibi bu tip maçları yaşamış tecrübeli bir oyuncunun yedek kalması da hücumdaki etkinliği azaltır.
Rodrigues’in yokluğu hücumdaki en büyük sıkıntı. O özelliklere sahip kadroda başka bir isim yok. Sadık, Zajc, Hasan ve Moses de yok.
Daha önce de belirttiğim gibi en önemli sıkıntı ekonomik.
2020’ye girilirken bir takım önlemler alınıyor. Bu çerçevede Fenerbahçe Dergisi’nin de yayın hayatına son vermesi kararı alındı.
Külüp ekonomik anlamda ciddi kaynak arayışı içinde. Kaynak yaratmak kolay değil. Dolayısıyla zarar eden birimler tespit ediliyor. Bu çerçevede derginin kapanmasıyla kulübün zarar kalemlerinden birinin azalması hedefleniyor.
Dijital olarak devam etmesinin de zor olduğunu öğrendim.
Futbol takımıyla ilgili ise sezonun ilk haftalarında şöyle bir söylem vardı kulüp içinde. “Rakibimiz Galatasaray’” Ancak gelinen noktada büyük bir yanılgı olduğunu söyleyebiliriz.
Sarı kırmızılı takım hâlâ geride olsa da sarı lacivertlilerin önünde Başakşehir, Trabzonspor, Beşiktaş ve Sivasspor var.
İlerleyen dönemde sarı kırmızılı ekibin toparlanması durumunda şampiyonluk yarışının altı takım arasında son haftalara kadar sürmesi söz konusu. Yarışta Galatasaray’ın gerisine düşülmediği sürece büyük sıkıntı olmaz ama
Yeni Malatya ve Göztepe maçları sonrası doğal olarak Yanal’ın durumu ile alakalı birçok haber, yorum ve iddia ortaya atıldı. Son beraberliğin ardından Yanal’a yönelik eleştiriler iyice arttı. Hatta konuyla ilgili yaptığım istihbarat çalışmasında sonuçlar nedeniyle “Başkan ile Yanal’ın arası açık. Başkan bu sezon bir kere bile soyunma odasına inmedi. Bu da bunun göstergesi” diye bir ifade kullanıldı.
Ancak bu duruma şüphe ile yaklaşıp araştırmaya karar verdim ve işin aslının çok farklı olduğunu öğrendim.
Başkan Koç soyunma odasına inen başkan profilinden uzak durmaya çalışsa da geçen sezonki sonuçlar sebebiyle bunu tam olarak gerçekleştiremedi.
Yanal’ın gelişiyle takımın toparlanması ve futbol takımında işlerin daha sağlıklı yürüyebilmesi adına teknik heyetle ortak karar alındı. Soyunma odasını Yanal ve ekibine bıraktı. Bu sayede Başkan kulübün ekonomik ve idari işlerine odaklandı.
Dolayısıyla yarın olası bir kayıpta benim ilk duyduğum gibi bir iddia ortaya atılırsa işin gerçeğini şimdiden yazmak istedim.
Takımın son
Bu sefer takımın değil teknik heyetin son durumdan bahsedelim.
Ersun Yanal’ın vaat ettiği futbol sakatlıklar gerekçesiyle uzun süredir sahaya yansımıyor.
Bunun üzerine puan kayıpları, Malatya maçındaki sonuç ve hamleler sonrası teknik heyet ile ilgili birçok haber ve yorum çıktı.
İlk yarının sonuna girilirken alınacak sonuçların Ersun Yanal’ın kaderini bile belli edebileceği konuşulmaya başlandı. Bu konuyla ilgili kulüp sıkıntı yok mesajı verse de daha detaylı birkaç çalışma yapıp net bilgilere ulaşmaya çalıştım.
Yanal’ın bu sezon kolay kolay takımın başından ayrılması mümkün değil.
Bunda iki temel sebep var. İlki para. İkincisi taraftar.
Kulüpte ciddi anlamda bir ekonomik sıkıntı var. Bunu zaten Başkan Ali Koç da açık açık söylüyor. Öncelik ekonomik durumu düzeltmek. Böyle bir tabloda yaşanacak bir teknik adam değişikliğini karşılayacak mali güç yok. Gelecek teknik adamın isteyeceği süreyi de camianın tolere etme şansı yok.
Önceki günkü haberimizin başlığı “Kabus Devam Ediyor” olmuştu. Henüz Mevlüt Erdinç ile ilgili bir sıkıntı yoktu.
Sezon başında bu yana yaşanan sakatlıklardan dolayı sıkıntılardan bahsetmiştim. Vedat’ın yokluğunda Mevlüt’ü oynatmaya hazırlanan Ersun Yanal’a son idmanda şok haber geldi. Çalışmanın sonunda sakatlanan futbolcu adalesindeki yırtık sebebiyle kafileden çıkarıldı. Malatya’ya forvetsiz giden Fenerbahçe’nin tüm planı değişti. Yanal, Malatya uçağında yeni bir hücum planı hazırlamaya başladı. Yerine Moses’in oynaması en yüksek ihtimal gibi duruyor.
Milli ara nedeniyle tüm takım cuma günkü çalışmada gerçek anlamda biraraya gelebildi. Tekrar biraraya gelen takımın kenetlenmesini sağlamak için taktik ağırlıklı bir çalışma yapılmadı. Tek taktik dünkü yolculuk öncesi sabah yapıldı.
Burada Malatya için “Bizim gibi bir takım” ifadesi kullanıldı. Bu ifadeyi açmak gerekirse şu vurgulandı. 3. Bölgede topla en çok buluşan takımlardan biri. Ligin en çok gol
Kayserispor mağlubiyeti sonrası bu hafta öncekilere göre biraz daha farklı geçti. Takımın yaşadığı moral bozukluğunu atlatabilmesi için antrenmanlara biraz daha eğlenceli unsurlar eklendi. Bu sayede futbolcuların maçın etkisinden kurtulması amaçlandı.
Bununla bağlantılı bir diğer konu ise Fenerbahçe’nin oyunu...
Genel görüşün aksine sarı lacivertliler, Kayserispor deplasmanında iyi oynadıklarını düşünüyor.
Girilen pozisyonlara bakıldığında belki bu sezonki en iyi deplasman maçı performansı olduğu bile söylendi.
Hatta şu ifadeler kullanıldı:
“Konyaspor maçında girdiklerimizi attık. Kayseri’de atamadık. Tek fark buydu”