Takımdan önce kulübün durumuyla başlayalım. Ciddi bir bir ekonomik sıkıntı var.
Başkan Ali Koç’tan gelen 50 milyon dolar ve Fener Ol’dan gelen 25 milyon euro “Güneşi gören kar gibi” eridi.
Ana gelirlerin tamamı kulübe gelmeden borçlara ve bankalara gidiyor.
Bu nedenle artık iş tıkanma noktasına geldi.
Bu tıkanmayı açabilecek tek unsur ise futbol takımın şampiyonluğu.
11-12 yıldır doğrudan rakipler önemli gelirler elde ederken Fenerbahçe bu gelirlerden hep mahrum kalıp mücadeleye çalıştı. Ama artık finansal olarak da gücü tükenmeye başladı.
Şampiyonlar Ligi geliri elde etmenin finansal katkısının yanısıra psikolojik etkisi ve yan faktörleri de çok fazla.
Yönetim ve profesyoneller daha moralli çalışır. Taraftar tribüne gelir, ürün alır. Diğer branşlar daha kolay desteklenir... Hepsinden önemlisi bir kenetlenme sağlar. Kulübün direnci artar.
Bu nedenle Ersun Yanal’ın omuzlarında sadece futbol takımının değil adeta kulübün de sorumluluğu var.
Rakamlar sarı lacivertlilerin ligin en tempolu ve iyi takımı olduğunu gösterse de bu, henüz puan tablosuna yansımadı.
Bu nedenle Yanal artık kadroda daha garantiye gidecek.
Risk oluşturan unsurlardan vazgeçmeyi düşünüyor. Bunların başında Jailson geliyor. Savunmadaki hatalarının telafisi çok zor oluyor. Serdar dönüyor. Savunma kurgusu tam olarak oturmadığı gibi fena işlemeyen orta saha kurgusu da bozuldu. Kruse yok. Emre’nin ağrıları sebebiyle ilk 11’de oynaması zor. Antalya maçının hayal kırıklığı, milli ara ve bu kadar değişiklikten sonra Denizli maçıyla ilgil tahmin yapmak zor. İzleyip göreceğiz..