İlk yarı 1-1 sona erse de Fenerbahçe için maç, 35. dakikada yapılan Gökhan-Mert Hakan değişikliği ile başladı. Bu dakikaya kadar orta sahayı rakibine kaybeden konuk ekip öncesinde ise sahada adeta gezindi durdu.
Ankaragücü henüz 16. saniyede gole yaklaştı. 3’te de Sosa’nın hatasında Alper ile cezayı kesti: 1-0 Alper 5 ve 27’de net iki fırsatı harcadı. Öne geçen ev sahibi, rakibinin yetenekli ayaklarının pas yapmasını engelledi. Fenerbahçe, Gökhan sağ beke Ozan merkeze geçene kadar sürekli uzun top oynamak zorunda kaldı.
Topu yere indirmeye başladığı bu dakikadan sonra da maça ortak oldu. Valencia’nın içeri çevirdiği topta Ozan skoru eşitledi: 1-1 İkinci yarı Fenerbahçe ağırlığını koyup fırsatlar yakalasa da aradığı golü son dakikada bulabildi.
Özellikle Ankaragücü kalecisi Friedrich önemli toplar çıkardı. 64’te Valencia’nın kafa vuruşunu çizgide önlediği pozisyon bunlardan biriydi. Fenerbahçe arka arkaya fırsatlar yakalasa da zoru başarıyordu. Hem organize ataklar hem de Caner’in
Temposu düşük ve keyifsiz bir mücadele olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak bu durum Atakaş Hatayspor’un maça çok iyi hazırlandığı gerçeğini değiştirmez. Geçen haftaki Medipol Başakşehir galibiyetinin sürpriz olmadığını bu maçta gösterdiler.
Belki şut atamadı. Pozisyon üretemedi. Son bölümlerde eksik kalması etken olmuş da olabilir.
Ama bunun karşılığında Fenerbahçe gibi güçlü bir rakibe karşı bir adım bile boşluk bırakmadı. 65 dakika pozisyon vermedi sahadan istediğini alarak ayrıldı.
Çok çabuk savunmaya döndü. İyi kapandı. Yardımlaşmayı iyi yaptı.
Fenerbahçe’nin Gustavo, Tolga, Ozan’dan oluşan orta sahası da çok üretken bir yapıda olmayınca ilk yarı pozisyonsuz geçti.
İkinci yarı Sosa, Sinan hamleleriyle Erol Bulut maçı değiştirmek istedi.
Rakiplerinin kaybetmesiyle Fenerbahçe’nin zirveye yaklaşma ve Avrupa Kupaları’na katılma ihtimali doğmuştu.
Bu nedenle etkili bir oyun beklenirken tam tersi bir tablo söz konusu oldu.
Özellikle stoperde mecburen oynayan Jailson’un arka arkaya hataları ilk yarım saat içinde Gençlerbirliği’nin net fırsatlar bulmasını sağladı.
32’de top, tam çizgiyi geçmek üzereyken Altay müthiş bir çabuklukla çıkardı ve golü önledi.
Jailson orta sahaya geçtikten sonra savunma hataları biraz olsun azaldı ve sarı-lacivertliler ileriye çıkmaya başladı.
34’te Ferdi’nin içeri katedip attığı şut ilk tehlikeydi. 45’te Vedat, Jailson ile verkaça girse de bitirici vuruşu yapamadı. İlk yarının uzatmalarında ise Jailson, Vedat’ın indirdiği topta çok kötü vurdu ve ikinci yarı kulübeye geldi.
Emre’nin oyuna girmesiyle Fenerbahçe toparlandı.
Sezon başından bu yana sıkıntı bitmedi.
Önce sol bek pozisyonunda problem başladı.
Hasan iki kez sakatlandı ve neredeyse tüm sezonu kaybetti.
Ardından stoperde sıkıntılar vardı.
Jailson ile sezona başlandı ardından Zanka ağır kalıp, istenen alınamayınca tekrar orta saha olan Jailson bu bölgeye çekildi.
Kaleci Altay yeni antrenör Knoop gelene kadar kötüydü. Yeni yeni toparlıyor.
Ozan kanatta da oynadı. Yerini yeni buldu. Bu tip saha içi problemlerle uğraşan teknik heyet takımın en önemli isimlerinden biri olan Rodrigues’i kaybetti. Yaklaşık bir ay yok.
Fenerbahçe’nin şablonu ve sistemi artık oturdu. Belki de ligin en zor deplasmanı olan Trabzonspor’a karşı ortaya konan oyun ve mücadele herkesin beğenisi kazandı.
Güçlü rakibine kaybetse de sarı lacivertliler kaçan fırsatlara yanıyor. Zaten maç sonu Başkan Ali Koç’un soyunma odasında yaptığı vurgu da bununla ilgiliydi.
Yeni kaleci antrenörü Knopp’un gelmesi sonrası Altay’da toparlanma var. Jailson ilk yarıdaki stoper deneyiminden önemli şeyler öğrenmiş. Artık daha sağlam.
Gustavo - Ozan uyum sağladı. Kruse de sonunda toparladı. En uçta Vedat zaten tartışılmaz...
Dolayısıyla teknik direktör Yanal’ın açıklamalarından ve vücut dilinden şunu çok net anlıyoruz. Yanal şampiyonluğa gerçekten inanıyor.
Sezon başındaki temkinli ya da tereddütlü halinden artık eser yok. Trabzonspor maçı sonrası açıklamasını bir kez daha izlediğinizde kendinden ve takımından emin olduğunu net şekilde göreceksiniz. Bunu üstelik kaybedilen bir maç sonrası söylüyor.
Yanal’ın bu inancı takıma ve hatta tüm
Ziraat Türkiye Kupası’nı bu yüzden seviyorum.
F.Bahçe’nin Kırklareli’ne gidecek olmasının coşkusu ve heyecanı 2-3 gündür sürüyordu. Dün itibariyle bu durum şehirde zirve yaptı.
Dondurucu soğuğa rağmen genç-yaşlı herkes Fenerbahçe’yi görmeye ve hissetmeye çalıştı. Bu an belki bir daha yıllarca gelmeyecekti. O yüzden kupa maçlarının özellikle gençlerin, yıldız oyuncuları doğrudan yerinde izleyebilmesi, görebilmesi sebebiyle önemi büyük.
Televizyonda izlediği isimlerin hiç aklında yokken şehrine kadar gelmesi o şehirdeki genç futbolcu adayları için motive edici bir unsur. Maça geçecek olursak açıkçası Kırklareli golü yiyene kadar iyi dayandı. Fenerbahçe’ye rakip olana kadar önemli takımları elemeyi başarmıştı.
Özellikle maç berabere giderken topun arkasına geçip rakibine alan bırakmadı. Tam “İlk yarı istediğimi aldım” derken golün gelmesi tüm disiplini bozdu.
Doğal olarak Fenerbahçe ikinci yarı çok daha rahat bir maç
Fenerbahçe son bir yıldaki en iyi maçını oynadıktan sonra bugün Trabzonspor karşısına çıkıyor.
Teknik heyetin tespitlerinde maçın zorluk derecesi, teknik, taktik ve fiziksel güç açısından sarı-lacivertliler tam anlamıyla zirveye Başakşehir maçıyla çıktı.
Bu nedenle bugünkü maçta en önemli unsur özgüven ile birlikte sistemin, taşların artık iyice oturmuş olması olacak.
Zaten Kruse’nin son haftalarda toparlanmasının ana faktörü de bu.
Ersun Yanal’ın takımdaki eksikler sebebiyle sürekli bir arayış içinde olması takımın 10 numarasının ritm bulmasını engelledi.
Bu sorun sonunda aşıldı.
Son maçlarda takım deplasman ve zorluk derecesi yüksek maçlarda daha kontrollü ve sabırlı.
Teknik direktör Ersun Yanal’dan beklenti 2013-14 sezonunda olduğu gibi takımı etkili oynatması.
Bu nedenle Yanal’ın Tolga’yı orta sahanın sağında oynatması ya da bu tip savunmaya yönelik hamleleri eleştiriliyor. Bununla ilgili eleştirileri sorduğumuzda ise şu bilgilere ulaşıyoruz..
Teknik heyet olaya gerçekçi yaklaşıyor. İki dönem arasında ciddi farklar olduğunu ifade ediyor. Takım eskisi kadar güçlü ve üretken değil. Bir tane yediği zaman Kuyt, Sow, Webo, Emenike mutlaka atıp maçı çeviriyordu. Şu anda ise böyle bir derinlik ve güç kadroda yok.
Dolayısıyla son Gaziantep maçında olduğu gibi deplasmanda rakibi önce tutacak oyuncuya ihtiyaç vardı.
Sonrasında ise hamle yaparak maçı koparma düşüncesi devreye giriyor. Nitekim Gaziantep maçında Tolga-Rodrigues değişikliği maçı getirdi.
Rodrigues ile başlansa ev sahibinin gol bulma ihtimali daha yüksek olacaktı.
Devamında bunu telafi etmek de kolay olmayacaktı.