Ülkenin zor bir dönemden geçtiğinin hepimiz farkındayız. Bir yandan talep yavaşlarken, bir yandan ağırlıklı olarak kurdan gelen enflasyonist baskıların arttığı bir süreçteyiz. Geçtiğimiz seneyi yüzde 8.5 gibi yüksek bir enflasyon ve ciddi bir kur artışıyla tamamladık. Büyüme muhtemelen yüzde 2 civarında gelecek. Peki, böyle bir ortamda izlenmesi gereken para politikası nasıl olmalı? Merkez’in buna karar verebilmesi için kurdaki artışın ekonomi üzerindeki etkilerini değerlendirmesi gerekiyor.
Kur nasıl etkiler?
2016 yılının son çeyreğinde Dolar kurunda yüzde 17’nin üzerinde bir artış yaşadık. 2017’nin ilk haftasında görülen hareketlilik de bu trendin devam edebileceği sinyalini verdi. Peki, bu durum ekonomiyi nasıl etkiler?
1 Daha az fon girişi
Kurdaki yükseliş Türkiye’ye sermaye girişindeki yavaşlamaya işaret. Döviz arzı azalınca fiyatı da yükseliyor. Türkiye büyük ölçüde dış finansmanla büyüyen bir ülke. Bu nedenle dışarıdan para girişinin azalması üretim için kullanılabilecek daha az fon anlamında geldiği için üretim yavaşlaması anlamına gelir.
2 Yükselen borç yükü
Dolar cinsi borcu oldukça yüksek olan bir ülkeyiz. Kurun yükselmesi dolar cinsi borcu artırıyor. Firmalar buna üretimi kısarak cevap veriyor, yatırımlarını ve istihdamı azaltıyorlar. Yanı GSYH üzerinde daraltıcı bir etki oluyor. Bu durum bir kısır döngü yaratıp TL’nin daha da değer kaybetmesine sebep oluyor.
3 Enflasyon etkisi
Kurdaki artışın enflasyon üzerinde birebir etkisi var. Çünkü kurdaki artış üretim maliyetlerini artırıyor. Merkez Bankası’nın yaptığı hesaplar kurda yüzde 1’lik bir değer kaybının enflasyonu 15 baz puan kadar artırdığını soyluyor. Bu durumda ekim sonrası dönemde kurdaki yüzde 17.5’lik değer kaybının enflasyon üzerinde fazladan 2.5’lik bir artış yaratması söz konusu. Bunun bir kısmını ekim-aralık aylarında görmüş olsak da 2017’ye sarkacak bir enflasyonist baskı olacaktır.
4 Sinyal etkisi
Kur artışı ve enflasyon artışını beraber düşünecek olursak, bu iki faktör bir arada ekonomik belirsizlikleri artırarak yatırımlar için caydırıcı olabiliyorlar. Yine enflasyon başlı başına gelir dağılımını bozucu, piyasa faizlerini yükseltici ve dolayısıyla uzun vadeli büyümeyi engelleyici bir etki yapıyor.
Merkez ne yapar?
Görülen o ki her ne kadar faiz artışı ilk bakışta ekonomiyi daraltıcı bir politika olarak düşünülse de Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlarda kuru kontrol altına alacak bir faiz artışı yukarıda bahsettiğim kanalların daraltıcı etkilerini sınırlayarak bilakis genişleyici bir etki yapacaktır.