Selçuk Dereli

Galatasaray, çok da kötü oynamadığı maçtan gol pozisyonları da yakalamış olmasına rağmen mağlup ayrıldı. Maçın başında savunmada yaşanan panik Manchester’ın golü kazanmasıyla sonuçlandı. Bir de bunun üzerine orta sahadan destek gelmeyince savunmada zor anlar yaşadılar.
Maçın Alman hakemi Stark çok kötü bir yönetim gösterdi. Stark vermiş olduğu bir penaltının yanında 3 penaltıyı da atladı. Bunlardan birincisi Umut Bulut’a hemen maçın başında yapılan müdahaleydi. İkincisinde Nani’nin penaltı beklediği pozisyonda da hakemin beyaz noktayı göstermesi gerekirdi. Üçüncüsü ise maçın son dakikalarında Aydın’a yapılan müdahaleydi. Rakip oyuncu topa müdahale etmek isterken bir zamanlama hatası yaparak Aydın’a net müdahale yaptı. Hakemin burada da bir penaltı kararı vermesi gerekiyordu. Bu kritik hataları ile Alman hakem maçın sonucuna direkt etki etti ve maça damga vurdu.

3 Temmuz’dan bu yana yaşananlar ve açıklamalar maskeleri teker teker düşürüyor. Kimileri, hakkında açılan davalar nedeniyle beraat ederken, kimileri için ise süreç devam ediyor.
Doğru işler mi yapıldı, yanlış işler mi ona yargı karar verecek. Ancak ortada bir gerçek var ki; o da bu olayların ülke futboluna verdiği ve telafisi mümkün olmayan zararlar.

Mahkemenin açıklamış olduğu kararlar bazıları için belki de geri dönüşü olamayan bir yola girdiklerinin göstergesi olacak. Taraftar cephesinden bakıldığında ise; geneli, kulüplerine mensup olan ve bu işlerde adı geçenlerin haklılığına inanıyor ya da öyle olmasını temenni ediyor. Buna bir yere kadar hak verilebilir. Fakat şu bir gerçek ki taraftarların da sabrı taşmaya başladı.
Tartışmaların göbeğindeki isim olan Aziz Yıldırım geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında, hakkında merak edilen sorulara yanıt vermeye çalıştı. Sorular hep çalışmış (!) olduğu yerlerden çıktığı için Yıldırım oldukça rahattı. Halbuki kendisine sorulması gereken ve yanıtı alınamamış o kadar çok şey var ki.

Aziz Yıldırım kendisine sorulanlara cevap vermek yerine tıpkı mahkeme sürecinde olduğu gibi yine başkalarını suçlamaya çalıştı. “Beni

Beşiktaş, zayıf rakibi karşısında iyi oyununu skora dönüştürerek farklı kazandı. Geçen yıldan farklı olarak Beşiktaş’ta görünen o ki, oyuncular daha disiplinli, özverili ve ekip olma yolunda önemli mesafeler kat etmiş. O nedenle bunu başaran Samet Aybaba’yı kutlamak gerekir.
Hakem Kuddusi Müftüoğlu kolay maçı yönetirken, sonuca etki eden bir hata yapmadı. Ancak onun dışında vermediği o kadar net fauller vardı ki... Bunlar tartışma yarattı. Maçın son dakikasında Sezer’in, Erkan’a yapmış olduğu bir pozisyonda faul ve sarı kart vermesi gerekirken, oyunu devam ettirerek tansiyonun yükselmesine neden oldu. Tartışmadan dolayı da üç sarı kart çıktı.
İlk yarıda Elazığlı Faubert’in düşürülüşüne Müftüoğlu ‘devam’ dedi. Halbuki bu pozisyonda Sivok, Faubert’e ceza alanı dışında faul yaptı. İlk bakışta bariz bir gol atma şansı gözükse de bana göre Faubert hem topa hakim değil, hem de yüksek gelen topu sektirme ihtimali var. O nedenle buna bariz gol şansı diyemeyiz. Burada hakemin bir serbest vuruşun yanında sarı kart vermesi gerekirdi.
Maçın yardımcı hakemleri çok başarılı ofsayt yorumları yaptılar.

Trabzonspor, ikinci yarının başlarında rakip kaleye biraz yüklendi ve golü buldu. Ama her zaman bu kadar şanslı olamazlar. Çünkü karşılaşmada çok net gol pozisyonlarına giremediler. Bordo-mavililerin sağ kanadında Yasin iyi işler yaptı. Gol pası da zaten ondan geldi. Sivasspor, istekli ve arzulu oynadı. Ancak skoru değiştirmeye gücü yetmedi.
Maçın hakemi Özgür Yankaya, iyi niyetli bir hakem. Her iki takım için de eşit düdükler çalarak maçı tamamladı. Çok koştu ve pozisyonlara yakındı. Göstermiş olduğu sarı kartlarda doğru kararlar verdi. Pozisyon yorumlarında futbolu bilerek kararlar verdiği için maça tempo kazandırdı. Vermiş olduğu kararlara sahada bulunan 22 oyuncu da inandı ve kendisine güvenerek hiçbir itirazda bulunmadılar.

Bir hakem yanlış gördüğü için bazı pozisyonlarda aldanarak faul ya da değil gibi hatalar yapabilir. Hüseyin Göçek, Stoch’a yapılan çok net bir faul ve sarı kartlık pozisyonu kritik bir noktada vermeyip önemli bir hataya imza attı. Bu pozisyonda bir de Stoch’a aldatmadan sarı kart gösterdi. Buraya kadar hakemin teknik anlamda hata yapabileceği belki kabul edilebilir ancak Stoch bu pozisyonda hakem sarı kart gösterdiği anda İngilizce’yi çok iyi bilen Hüseyin Göçek’in yüzüne herkesin bildiği o meşhur küfürü etti.
Şimdi Göçek’e sormak istiyorum; ‘Madem verdiğin pozisyondaki kararına inanıyorsun peki neden yüzüne karşı küfür eden ve hakemlik onurunu ayaklar altına alan Stoch’u oyundan ihraç edemiyorsun?’
İşte Türk hakemliğinin en büyük problemi bu: Cesaretsizlik. Acaba bu pozisyonda bir Mersin İdmanyurdu oyuncusu kendisine küfür etseydi onu oyundan ihrac eder miydi etmez miydi? Eğer Stoch’u o pozisyonda ihraç etmiş olsaydı, belki de 10 kişi kalan Fenerbahçe galibiyeti getiren golü bulamayacaktı. Buradan Merkez Hakem Kurulu’na da seslenmek istiyorum: Hakemlerinizi biraz yürekli olmaları konusunda cesaretlendirin ve arkalarında durun! Aksi takdirde sonuç ortada zaten.

Manchester United maçı için bu karşılaşma ölçü olamaz. Çünkü her iki takım arasındaki güç dengesi farklı. Galatasaray, geniş oyuncu kadrosundan Antalya önünde de faydalandı. Maçın yıldızı kuşkusuz Amrabat’tı. Bu maçta daha önce on birde şans bulamayan Amrabat, diğer oyuncuların kötü performansı karşısında maçın en iyisi oldu. Antalyaspor devre arasında acil önlemler almalı. Yoksa tehlike çanları kapılarını çalar.

Yunus Yıldırım, FIFA hakemliğini bıraktığını açıkladı. Bu maçta o kadar bezgin bir görüntüdeydi ki, sanki hakemliği de bırakmış gibiydi. Diarra’nın Elmander’e yapmış olduğu net sarı kartlık pozisyonu Yıldırım atladı. Isaac’in kırmızı kartı ise son derece yanlıştı.

Çünkü bu pozisyonda Isaac, doğal koşusunun içerisinde durmak isterken, ayağının altına kayarak gelen Muslera’nın bacağına sadece bastı. Burada Isaac’in pozisyonun akışı dışında rakibini sakatlamaya yönelik abartılı bir müdahalesi yoktu. Bu yüzden hakem Isaac’e rakibine yapmış olduğu hareketinden dolayı en fazla sarı kart göstermeliydi. Galatasaray’ın kazanmış olduğu golün ofsayt nedeniyle iptali ise doğru bir karardı.

Abdullah Avcı bu maçta da Selçuk İnan’ı ilk 11’de oynatmayarak bundan sonraki maçlarda da kendisini ilk 11’de düşünmeyeceğini gösterdi. Çünkü hem deplasmanda hem de evinde ona bu şansı tanımadı, sonradan oyuna aldı. Ancak milli takımlar fal açma yeri değildir.
Selçuk gibi bir oyuncu oynadığı futbol kalitesiyle ilk 11’de bulunmayı hak ediyor. Estonya, 10 kişi kalana kadarki bölümde çok diri ve hırslıydı, Türkiye’ye göre daha da fazla pozisyona girdi. Estonya eğer eksik kalmasaydı bu maç milli takımımız açısından bu kadar kolay geçmezdi.
Maçın hakemi Marcin Borski açısından zor bir karşılaşma oldu. Kritik pozisyonların bol olduğu maçta hakem bu anlarda genel olarak doğru karar verirken, maçın diğer bölümlerinde çok basit sarı kart ve faul değerlendirme hataları yaptı. Polonyalı hakemin, Estonya atağında penaltı beklenen pozisyondaki devam kararı, Burak’ın pozisyonundaki ihraç kararı ve yine Burak’ın iptal edilen golündeki faul kararı yerindeydi. Maçın en kötüleri ise iki yardımcı hakemdi. Çok bariz ofsayt değerlendirme hataları yaptılar.

Gol atanın kazanacağı bir maç oldu. Neticesinde de Hollanda yakaladığı pozisyonları gole çevirerek bunu başardı. Milli takımımız bu maçta çok da iyi bir futbol sergileyemeyen rakibine karşı bile skor üstünlüğü kuramadı. Duran toplardaki sıkıntımız devam ediyor. Hollanda’nın kazandığı ilk golde Van Persie 6 futbolcunun arasından yükselip topa kafa vuruyor. Hava toplarındaki hastalığımız da sürüyor.
Maçın İspanyol hakemi Carlos Velasco Carballo genel olarak vasat maç yönetti. Deneyimli hakem, oyunu iyi kontrol etti ve futbolcularla diyaloğu üst düzeydeydi. Kartını çok fazla kullanmayı tercih etmedi, oyunu tempolu devam ettirmeye özen gösterdi. Fakat bir pozisyonda ceza alanına yapılan bir ortada Umut topa kafa vurmak için yükselmek isterken, savunmanın kendisine bir müdahalesi oldu. Hakemin burada penaltı kararı vermesi en doğrusu olurdu. Ancak oyunu devam ettirerek yanlış bir karar verdi.