Futbolda hakem var olduğu sürece hatalar bu oyunun bir parçası olmuştur.
Elbette hakem hata yapacak…
Bir faulü yanlış verebilir veya penaltıyı atlayabilirsiniz. Ancak ağır hakaretlere maruz kaldığınızda gerekeni yapmıyorsanız eğer , işte o zaman burada bir sıkıntı var demektir.
Sezon başladığından beri hakemlere yapılan hakaretler ve yüzlerine küfür edilmesi daha önceki hiçbir sezonda görülmediği kadar fazlaydı. Hakemlerin çoğunluğu ise maalesef bunları görüp duymalarına rağmen kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.
Ama burada suçu sadece hakemlerde ararsak yanlış yapmış oluruz. Bence suçun fazlası;edilen küfürlere tepkisiz kalan hakemlere görev vermeye devam eden MHK dadır.
Dikkat ediyorum bu MHK göreve geldiğinden beri büyük takımlara eyyam yapan ve küçük takımları ezen hakemlere görev vermeye devam ediyor.
MHK’ nın asıl görevi hakemleri özgüveni yüksek bir şekilde yetiştirmek ve onların kişilikli durmalarını sağlamaktır. Yaptıkları atamalar ve icraatları ile hem adil hem de örnek olmak zorundadırlar.
Fenerbahçe hafta içi Avrupa maçı oynamış olmasına rağmen, bu maçta da çok iyi mücadele ederek kazanmasını bildi. Beşiktaş ise tam tersine hafta içi maç yapmamasına ve daha genç oyunculardan kurulu olmasına karşın bu karşılaşmada pek bir varlık gösteremedi.
Hakem Özgür Yankaya, 60 dakika oyunu çok iyi yönetti, ama sonrasında öylesine abuk subuk işler yaptı ki, hakemlik kurumunu tartışılır hale getirdi. Teknik olarak hakemin kararlarına bakarsak Fenerbahçe’nin kazanmış olduğu 3. gol net şekilde ofsayttı. Çünkü Sow bulunduğu yer itibariyle kaleci McGregor’un görüş alanını kapatıyordu.
Ersan Gülüm’ün yüzüne etmiş olduğu küfre rağmen onu ihraç edemeyen Yankaya hakemlik adına büyük bir trajediye imza attı. Hakemler penaltıyı yanlış verebilir, faulu atlayabilir. Ancak eğer bir hakemin yüzüne küfredilip, bu oyuncu o sahada kalıyorsa, bu hakemlik camiasının ayıbıdır. Ama en büyük ayıp da Merkez Hakem Kurulu’nundur. Çünkü geçtiğimiz haftalarda Stoch Hüseyin Göçek’e küfretmiş ve sahada kalmıştı. Ve bu hakem maç almaya devam ediyor. Önceki gün Burak Yılmaz, yardımcı hakem Bülent Gökçü’ye hakaret etmiş ve sahada kalmıştı. Bu maçta da Ersan’ın yaptıkları ortada.
Maçın hakemi İlker Meral, her şeye ‘devam’ dedi. Faul olan pozisyonları, sarı kart vermesi gereken pozisyonları, elle oynamaları ve ofsaytları her şeyi görmezden geldi. Topun oyunda kalma süresini artırdı, ancak bunu yaparken ihlallerin birçoğunu kaçırdı. Fakat maçtaki en skandal kararları Bülent Gökçü verdi. Galatasaray’ın golünde Umut’un pozisyonu açık bir şekilde ofsayttı. Gökçü ‘devam’ diyerek oyunun sonucuna etki eden bir hata yaptı. Ama Gökçü’nün asıl büyük hatası; bir pozisyondan sonra 5-6 metre yakınındaki Burak’ın kendi yüzüne doğru bakarak ‘Yazıklar olsun sana. Hadi lan’ demesinden dolayı bu oyuncuyu ihrac ettirememesiydi. Burak’ın kullanmış olduğu ‘hadi lan’ kelimesi buradaki sosyal olayda, onur kırıcı, hakemin saygınlığını rencide edici ve otoriteyi sarsıcı bir biçimde kullanıldı. Yani burada ‘Naber lan’ gibi bir espri yapmıyor. Yardımcı hakeme hareket edici bir kelime bu. Ama ben burada asıl suçluyu hakemler olarak görmüyorum. Bugüne kadar bu gibi pozisyonlarda oyuncuları ihrac eden hakemlerine sahip çıkamayan ve onları cesaretlendirmeyen MHK’de buluyorum suçu.
Bir büyük hata da diğer yardımcı hakem Serkan Akarca’dan geldi. Eskişehirspor’un son dakikada kazanmış
Trabzonspor, etkili bir oyunla kazanmayı başardı. Olcan çok güzel bir gol attı, ancak daha kolaylarını kaçırdı. Halil de öylesine iki net gol pozisyonu kaçırdı ki saç baş yoldurdu. Sadece Halil ve Olcan Trabzonspor’a gol yollarında yetmez. Kasımpaşa önceki maçlara oranla etkili değildi. Sadece Djalma ile net bir pozisyona girip değerlendiremediler.
Maçın hakemi Hüseyin Göçek son derece düzgün fiziği ve atletik yapısıyla hakemliğe çok yakışıyor, ancak bazen öylesine ters kararlar veriyor ki izleyenlerde ‘Bu hakem futbolu bilmiyor’ izlenimi yaratıyor. Bu maçta da bu yorumu destekleyici 2 önemli hata yaptı. Birincisinde Adem Büyük’ün Emerson’u kolundan tutarak çekip düşürdüğü pozisyonda açık bir penaltıyı vermedi. İkincisinde ise Kasımpaşa’dan İlhan’ı Sapara’nın ayağındaki topla eliyle oynayıp bu oyuncunun ilerlemesini ve önemli bir atak başlangıcını engellediği için 2. sarı karttan kırmızı kartla ihraç etmesi gerekirken bunu yapamadı.
Eğer Kasımpaşa takımı beraberliği ya da galibiyeti yakalamış olsaydı maçın bütün ihalesi Hüseyin Göçek’e kesilirdi.
Fenerbahçe psikolojik olarak zor günler geçirdiği bu günlerde önemli bir galibiyet aldı. M’Gladbach çok kaliteli bir takım değil. Fenerbahçe de bunu değerlendirerek sahadan 3 puanla ayrıldı.
İspanyol hakem Fernando Teixeira Vitienes çok iyi maç yönetti. Belli ki, UEFA Hakem Kurulu Fenerbahçe’nin önceki Avrupa Ligi maçlarındaki hakem hatalarından sonra bu maç için özenli davranmış ve hem UEFA’nın hem de İspanya futbolunun önemli hakemlerinden Teixeira’yı atamış. Hakem açısından çok kritik pozisyonlar yoktu. Egemen maç içinde öylesine akıllı bir sarı kart gördü ki, belki de orası maçın kırılma anıydı. Rakibin muhtemel gol kazanma şansını bu müdahalesiyle ortadan kaldırdı. Lüzumsuz yere kart gören Caner ve Gökhan Gönül ise Egemen’in bu müdahalesinden ders çıkarmalı.
Caner’e ayrı parantez açmak istiyorum. Çok iyi bir futbol ortaya koydu. Ancak kendisini yere attığı bir pozisyonda elini kaldırıp hakemden penaltı bekledi ve çok komik duruma düştü, sonrasında ise rakibiyle gereksiz diyaloglara girdi.
Braga erken bulduğu golden sonra savunmaya daha fazla önem vererek Galatasaray’a gol şansı vermedi. Bu kilidi açmakta zorlanan Galatasaray ise biraz şanslı olsaydı en azından sahadan bir beraberlikle ayrılabilirdi. Galatasaray’ın en dikkat çekici hataları yine savunmada yapıldı ve gol de defans hatalarından geldi. Selçuk İnan ve Melo ise gününde değildi.
Maçın hakemi Norveçli Tom Harald Hagen, sonuca etki eden hata yapmadı. Ancak, vermiş olduğu ters faullerle saç baş yoldurttu. Maçın hemen başında Melo’ya gösterdiği sarı kart ağır bir karardı. Hakem ekibi içinde bana göre en önemli hataları yardımcı hakem Magnus Lundberg yaptı. Burak Yılmaz için kaldırdığı iki ofsayt kararı da bence yanlıştı. Özellikle birincisinde Burak’ın atağı kesilmeseydi bariz bir gol şansı vardı.
Yardımcı hakem bu kritik hataları ile geceye damgasını vurdu. Galatasaray, Manchester maçının ardından Braga karşısında da yine hatalı hakem kararlarına takıldı.
Alex; Fenerbahçe tarihine adını altın harflerle yazdıran bir futbolcu. Onu seven ve idol olarak gören binlerce taraftarın gözyaşları dökmesine neden olan açıklaması ile şok etkisi yarattı. Alex bu kararıyla sadece Fenerbahçelileri değil, taraflı tarafsız birçok insanı şaşırtarak üzüntüye sevk etti.
Alex’in maçlarını onlarca kez yönetmiş bir eski hakem olarak ülkemizden ayrılıyor olmasına ben de üzüldüm. Çünkü biliyorum ki Alex; sadece başarılı bir sporcu değil aynı zamanda çok büyük bir karakter ve Türk toplumuna örnek olan bir aile babasıydı.
Hakemlik öyle bir iştir ki; futbolcuların karakterlerini test edebilmeniz için elinizde bir çok fırsat vardır. Özellikle adalet dağıtan insanlar için bunu anlamak çok zor değildir. Çünkü verdiğiniz bir karar ya o kişiye birçok maddi veya manevi kazanç sağlayacak, ya da tam tersi ona kaybettirecek. Alex’in maçlarını yönettiğimde her iki durumda da aynı tutarlılıkta olduğuna birçok kez şahit oldum.
Hatta bir örnek vereyim; meşhur Denizlispor-Fenerbahçe maçından sonra Aziz Yıldırım tıpkı diğer olaylarda takındığı tutum gibi; o maçtaki başarısızlığın faturasını bu defa biz hakemlere keserek hem kendi taraftarlarına şirin görünmeye
Sivasspor, çok daha kontrollü ve akılcı şekilde oynayarak maçı kazanmayı bildi. Beşiktaş, geriye düştüğü anlarda bile rakibi baskı altına alamadı.
Hakem Mete Kalkavan, bu zor maçta gördüğünü çaldı ve cesur kararlar vererek sınıfı geçti. Mücadelede ufak-tefek bazı hataları da oldu ancak hiçbir baskı altında kalmadı ve büyük takım-Anadolu takımı ayrımını yapmadan maçı yönetti.
İbrahim Toraman’ın penaltı beklediği iki pozisyon ve Olcay’ın da yine aynı şekilde penaltı olarak düşündüğü pozisyonlardaki devam kararları yerindeydi. Mete Kalkavan’a bundan sonraki maçlar için tek önerim; oyunu başlatma prosedürüne dikkat etmesi gerektiğidir. Bu prosedürü işletirken yaptığı eksiklikler bu maç için kendisinin karşısına sorun olarak çıkmadı ama ilerleyen maçlarda zor durumda kalabilir.
Maçın ilginç yanlarından biri de 4. hakemin sakatlanmış olan yardımcı hakemin yerine geçmesiydi. Bu değişiklikten sonra taç çizgisi hattında yerini alan Volkan Bayarslan, Aatıf’ın ofsayt olmayan önemli bir atağını hatalı bir bayrakla kesti.