Önceki gün ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Ankara’da Türk liderleriyle görüşürken, İstanbul’da TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi’nin düzenlediği bir konferansta, ikisi Amerikalı 3 akademisyenin Trump yönetiminin Türkiye politikasına dair sunumlarını izliyorduk.
Türkiye uzmanı olan iki Amerikalı akademisyen, Dr. Aaron Stein ve Michael Wuthrich’in, Kadir Has Üniversitesi’nden Soli Özel ile birlikte anlattıkları, ABD Dışişleri Bakanı’nın ve Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ortak basın toplantısında söylediklerine -ve açıkça söyleyemediklerine- ışık tutuyor.
Donald Trump’ın Başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana iki buçuk aya yakın bir zaman geçtiği halde, ABD’nin birçok dış politika konusunda olduğu gibi, Türkiye ile ilişkileri olumsuz etkileyen meselelerde nasıl bir tavır alacağı henüz (veya hâlâ) belli olmadı. Bu meselelerin başında FETÖ olayında Gülen’in iadesi, Suriye meselesinde de ABD’nin PYD/YPG’ye desteği geliyor.
Kuşkusuz, Ankara’nın bu konudaki talepleri ve beklentileri Washington’da gayet iyi biliniyor. Ancak Trump henüz bu konularda kesin ve net bir karar almış değil. Washington’da iyi temasları bulunan Dr. Stein’a göre, yönetimin çeşitli kademelerinde Başkan’ın nasıl bir karar alacağı sorulduğunda verdikleri yanıt “bilmiyoruz”dan ibaret...
Zor tercih
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’ın Ankara’daki basın toplantısında sorulan birçok soruya karşılık yeni veya somut herhangi bir şey söylememesine bu bakımdan şaşmamak lazım...
Tillerson YPG konusunda alınacak tavrın “zor bir tercih” olacağını ve konunun halen Washington’da tartışılmaya devam ettiğini söyledi. İstanbul’daki toplantıda iki Amerikalı uzmanın söyledikleri de bu yönde. Ancak verdikleri bilgiler, en azından kısa vadede YPG konusunda izlenecek politika hakkında bir fikir veriyor.
Açıkçası, ABD Rakka operasyonunu YPG’nin de ağırlıklı olarak içinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yürütmeye kararlı. Bunun önümüzdeki ay içinde gerçekleşmesi muhtemel...
Hassas denge
Ankara’da Tillerson’a açıkça tekrar söylendiği gibi, Türkiye YPG’ye böyle bir harekâtta yer almasına şiddetle karşı. Eğer buna rağmen Trump yönetimi kendi planına göre hareket edecekse, “müttefiki Türkiye ile terörist YPG arasındaki tercihini” bu ikincinin lehinde yaptığı şeklinde değerlendirecek ve ona göre bir pozisyon alacaktır.
Henüz böyle bir noktaya gelinmiş değil. Ama Tillerson’ın Ankara ziyaretinin de gösterdiği gibi belirsizlik devam ediyor.
Bu arada diplomasi yoluyla Türkiye’nin beklentilerine ters düşmeyecek, uzlaşıcı formüller bulunursa ne âlâ. Önümüzdeki günlerde bu yönde temasların yoğunlaşması bekleniyor.