İki sözcüğün kökeni aynı, ama anlamı çok farklı.
Popüler, halk tarafından tutulan, sevilen, tanınmış kişi demektir. Popülist ise, halkın duygularını ve hayallerini istismar ederek onun desteğini kazanmayı amaçlayan kimseye verilen sıfattır...
Siyasette popüler olmak itibar kazandıran bir özelliktir.
Popülist veya popülizm, nabza göre şerbet verip toplumu doğru olmayan yollara götürmek anlamını içerir.
Bu nedenle, bazı dil uzmanları, bu iki sözcüğün zihinleri karıştırmasından yakınırlar ve “ popülizm”in, gerçek “halkçı dili” kavramından çok uzak olduğunu hatırlatırlar.
Neyse ki günlük siyasi yaşamda ve özellikle seçimler döneminde olup bitenler kimin popüler, kimin popülist olduğunu yeterince ortaya koyuyor.
Yenilen çekilir...
Geçen hafta sonu iki ülkedeki seçimler bu konuda yeni örnekler sergiledi.
Almanya’da Hessen eyaletindeki seçimlerde, Başbakan Angela Merkel’in başında bulunduğu muhafazakâr CDU Partisi yenilgiye uğradı. Bu, Şansölye’nin eyalet seçimlerindeki ikinci hezimetidir. Almanya’da ekonominin iyi gitmesine ve son işsizlik rakamlarının en düşük düzeye (yüzde 5) düşmesine rağmen...
Ama ne yaptı Merkel? Batı demokrasilerinde sıkça görüldüğü gibi, aralık ayında parti başkanlığından, 2021’de de Başbakanlıktan çekileceğini ilan etti.
Bu seçimlerden popülist, aşırı sağcı Alternatif Parti (AP) kazançlı çıkarak, eyalet meclisine girebildi ve Almanya genelinde temsil gücünü artırdı…
‘Tropik Trump’!
İkinci örnek bizi çok uzaklara, Brezilya’ya götürüyor.
Bu Latin Amerika ülkesinde yapılan Başkanlık seçimlerini sağcı aday Jair Bolsonaro kazanarak 14 yıllık sol yönetime son verdi.
Bolsonaro, bu başarıyı popülist görüşleri ve vaatleri sayesinde kazandı. Suçla mücadele edeceğini, silah satışını serbest bırakacağını, sınırları yabancı göçmenlerden koruyacağını söyledi, mitinglerde halkın dini ve milliyetçi duygularını galeyana getirdi. Söylem ve davranışlarının yaptığı çağrışım sonucunda Bolsonaro’ya “tropik’lerin Trump’ı” lakabı da takılmış.
Brezilya’nın böyle bir popülist liderin yönetiminde nereye gideceği zamanla anlaşılacak. Ancak daha şimdiden Brezilya halkı kutuplaşmış görünüyor...
Halk ne ister?
Bütün işaretler popülist hareketlerin giderek yayılmakta olduğunu gösteriyor.
Avrupa’da İtalya’dan İsveç’e, Avusturya’dan Polonya’ya kadar neredeyse bütün kıtada popülizm güçlendi, hatta bazı ülkelerde iktidar oldu...
Popülist akım şimdi Amerika kıtasında da varlık gösteriyor.
Zamanımızın bu önemli fenomeninin çeşitli nedenleri var tabii. Başlıca nedenler, aşırı milliyetçiliği, dini kültürel farklılığı ve yabancı düşmanlığını körükleyen faktörlerdir. Bunda da mülteci hareketlerin yol açtığı sosyoekonomik sorunların payı çok büyük…
Popülist politikacılar işte böyle bir ortamdan yararlanıyorlar ve “Halk bunu istiyor” diyorlar…
Gerçekten halkın istediği bu mu?