Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son günlerde bir dizi resmi demeç sonucunda, İncirlik Üssü’ndeki ABD askeri varlığının geleceği sorgulanan bir konu haline geldi... Ancak aynı zamanda yapılan resmi açıklamalarda, bunun şu anda Türk-Amerikan ilişkilerinin gündeminde olmadığı da belirtildi...
İlk bakışta çelişkili görünen bu beyanlar, iki ülke arasındaki bağların ne kadar kırılgan bir noktaya geldiğini gösteriyor.
Konunun başta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Savunma Bakanı Fikri Işık tarafından gündeme getirilmesi daha çok bir sitem şeklinde oldu. İki Bakan da demeçlerinde, Türk halkının ABD’nin Türkiye’yi Fırat Kalkanı operasyonunda beklediği desteği vermemesinden çok rahatsız olduğunu ve bu durumda Amerikalıların İncirlik Üssü’nü kullanmasına neden son verilmediğini sorguladığını aktardılar. Daha sonraki resmi açıklamalarda ise, Ankara’nın bu aşamada İncirlik Üssü’nü “ABD’ye kapatmak” gibi bir konuyu gündeme getirme niyetinde olmadığı belirtildi. Bütün bu beyanların ABD’ye verdiği mesaj şudur: Türkiye Suriye’deki askeri harekâtta (özelikle El Bab’a karşı operasyonda) ABD’den istediği hava desteğini alamadığı için kızgındır. Bu tutum devam ederse, Türkiye ABD’ye İncirlik Üssü’nün kullanımı konusunda verilen imkânları yeniden gözden geçirebilir.
Zıt pozisyonlar
Türk yetkililerini İncirlik konusunda b öyle bir çıkış yapmaya iten neden, Ankara ile Washington’un Suriye politikalarındaki uyuşmazlıktır. Türkiye’nin geçen ağustosta başlattığı Fırat Kalkanı harekâtı, bir yandan IŞİD’i, diğer yandan da YPG’yi hedef alıyor ve Kuzey Suriye’de kendi iç güvenliğini sağlayacak bir tampon bölge oluşturmayı amaçlıyor.
ABD ise IŞİD ile mücadelede YPG’ye güveniyor ve ona kara operasyonlarında aktif bir rol veriyor. Washington şimdiye kadar Ankara’nın PKK’nın uzantısı olarak gördüğü YPG’ye destek konusundaki itirazlarına rağmen bildiğini okumuştur.
ABD başta El Bab’a karşı harekâtta, YPG’nin başını çektiği “Suriye Demokratik Güçleri’nin yer almasında ısrar etmiş, bu ise Ankara tarafından şiddetle reddedilmiştir. Buna karşılık ABD de Türkiye’ye istediği hava desteğini vermeye yanaşmamıştır.
Değişen roller
Bu tutum zaten son zamanlarda Türkiye’de ABD’ye karşı bir hayli artan güvensizliği ve kızgınlığı daha da tırmandırmıştır.
Tam böyle bir ortamda, Türkiye ile Rusya’nın Suriye’de hem diplomatik, hem askeri alanlarda işbirliğine girişmeleri, stratejik dengelerde yeni bir tablo ortaya koymuştur. Örneğin iki NATO müttefiki El Bab harekâtında birbirinden ayrışırken, düne kadar araları bozuk olan Türkiye ve Rusya aynı askeri sahada birbirine destek oluyor, siyasi alanda da ateşkes ve barışçı çözüm için el ele veriyor...
Bu tablo karşısında “topal ördek” durumundaki Obama yönetiminin çaresizliğinden sonra, 20 Ocak’tan itibaren yeni Başkan Donald Trump ne yapacak; yeni bir inisiyatif, farklı bir rol üstlenecek mi?
Herkes bunu merakla bekliyor.