Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Uluslararası dayanışma çağrılarının pek etkili olmadığı şu korona krizi ortamında Türkiye’nin yakın veya uzak, dost ya da hasım birçok ülkeye ihtiyaç duydukları tıbbi malzeme yardımında bulunması, yurt içinde ve dışında bir hayli ilgi topladı.

Dışarıdan özellikle yardım alan ülkelerin liderlerinin Türkiye’nin bu jestini öven ifadeleri, dikkat çekici. İçeride de, Türkiye’nin bu örnek davranışı bir gurur vesilesi oluşturmakla beraber, bu yardım politikasının yararı sorgulanıyor.

Bu bakımdan Ankara’nın korona krizinde birçok ülkeye yardım elini uzatmasının nedenlerini ve olası sonuçlarını daha yakından incelemekte yarar var.

Haberin Devamı

Önce şunu belirtmek gerek: Korona salgını yayılmaya başladığı andan itibaren, Türkiye kendi inisiyatifiyle, adeta bir dış yardım seferberliğine girişmiştir. Bu yardımların acil şekilde ulaştırılması için de askeri kargo uçakları kullanılmıştır.

İhtiyaca göre çeşitli tıbbi malzeme gönderilen ülkelerin bir kısmı İtalya, İspanya, İngiltere gibi müttefikler. Bir kısmı Bosna-Hersek, Makedonya’dan İran’a kadar komşu ülkeler ya da Asya’daki uzak diyarlar. Bu arada diplomatik ilişkileri kopuk olan İsrail’e ve hasım sayılan Ermenistan’a da yardım sevk edilmesi söz konusu. Bu bakımdan girişilen yardım politikası ibret verici sayılıyor.

İyilikseverliğin nedeni

Korona krizinde Türkiye’nin sergilediği bu tutum bir “ilk” değil. Aslında Ankara öteden beri hastalık salgınından depreme kadar çeşitli büyük felaketler karşısında yardım elini uzattı. Bu aslında Türk geleneklerine ve kültürüne uygun bir davranıştır.

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar, bu iyilikseverliği dini-ahlaki bir zorunluk, hatta bir “misyon” sayıyor. Nitekim Cumhurbaşkanı, konuşmalarında bu yardım politikasının nedenlerini bu şekilde açıklıyor.

Cumhurbaşkanı son bazı demeçlerinde, Türkiye’nin dış yardım programının 8 milyar dolara ulaştığını, böylece ülkemizin fert başına milli gelir oranı açısından ABD’den, İngiltere’den önce de “birinci” konuma geldiğini ilan etti. Son zamanlarda Türkiye’nin çeşitli şekillerde yardım ettiği ülkeler arasında Etiyopya’dan adları dahi az bilinen Burkina Faso’ya kadar pek çok Asya ve Afrika ülkesi var.

Haberin Devamı

Peki, dış yardım bağlamındaki insani duygular dışında, siyasi sayılabilecek nedenler ve amaçlar yok mu?

Sebepleri ne olursa olsun, bu davranışın siyasi bakımdan yararlı olarak değerlendirilebilecek bazı sonuçları vardır elbette. Örneğin, bu tür jestler Türkiye’ye prestij kazandırıyor, halkla ilişkiler açısından iyi bir imaj ve güven ortamı yaratıyor.

Pratik faydası ne?

Bu bağlamda sayılabilecek örnekler var: Gebze depreminden sonra Türk-Yunan ilişkilerinde başlayan yumuşama bunlardan biri. Cumhurbaşkanı’nın Afrika ve Asya ülkeleri ziyaretlerinde özellikle yardım gören liderlerin ve Türk tarafının FETÖ ile ilgili taleplerini yerine getirmesi diğer bir örnek.

Kapasite meselesi

Korona krizinde Batı’nın varlıklı birçok ülkesinin yardımlaşma çağrılarına kulaklarını tıkamasına karşın Türkiye’nin kısıtlı olanaklarını dahi başkalarıyla paylaşması içeride bir gurur vesilesi sayılmakla beraber, çok kişi de bunun bir devlet politikası haline getirilmesini eleştiriyor.

Haberin Devamı

Öne sürülen başlıca argüman şu: “Dünyayı biz mi kurtaracağız? Bizim kendi ihtiyaçlarımız tam karşılanmadan başkalarına yardım etmemiz, bunun maliyetinin dolaylı olarak da olsa Türk vergi mükellefine yüklenmesi doğru mu? Örneğin 8 milyar dolarlık dış yardımla rekor kırmanın bize pratikte yararı nedir? Bizim kapasitemiz bu kadar iddialı jestler yapmaya müsait midir? Bu yardımlaşmayı daha makul ölçüler içinde yapamaz mıyız?”

Konuyu bir de bu açıdan tartışmakta yarar var...