Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Olaylar baş döndürücü bir hızla gelişti: Birleşik Krallık’taki referandumdan çıkan AB’den ayrılma -Brexit- kararının yarattığı şok içinde Başbakan David Cameron istifa edeceğini açıkladı ve vakit kaybetmeden görevini Muhafazakâr Parti’nin aniden yükselen yıldızı Theresa May’e devretti. Süratle kurulan yeni hükümetin başlıca işi, Britanya’nın AB’den çıkmasına yönelik müzakere sürecini bir an önce başlatmak olacak.
Bu tarihi olayın yankıları sadece Birleşik Krallık’ta değil, Avrupa’da ve hatta bütün dünyada devam ediyor. AB kızgın ve tedirgin. Uluslararası camia (piyasalar dahil) şaşkın...
Bu olay Türkiye için ne ifade ediyor?
Pek çok ülke gibi Ankara da Britanya’nın bu beklenmedik kararına üzüldü tabii. Bu tepkinin kendi çıkarlarıyla ilgili bir boyutu var: İngiltere Türkiye’nin AB üyeliğine aktif destek sağlayan ülkelerin başında geliyordu. Bu durumda Ankara AB içinde önemli bir destekçisini kaybediyor.
Benzer tutumlar
Bununla beraber, yeni ortamda “Brexit”, Türkiye’nin İngiltere ile daha güçlü bağlar kurması fırsatını yaratıyor.
Yeni Başbakan Theresa May de belirtti: İngiltere bundan böyle AB dışındaki ülkelerle de sıkı ilişkiler kurmaya çalışacak, yani bir nevi “çok boyutlu bir dış politika” izleyecek...
Benzer bir dış politika anlayışını benimseyen Ankara bu durumda İngiltere’yi -İngiltere de Türkiye’yi- kendisine daha yakın hissedebilir.
Bu konuda görüşünü aldığımız Türkiye’nin Londra’daki eski büyükelçisi İnal Çeviköz’ün deyişiyle, “Brexit” Türk İngiliz ilişkilerinde yeni ufuklar açıyor. İki ülke arasında ticaret başta olmak üzere birçok alanda ilişkiler ve de siyasi diyalog daha çok geliştirilebilecek.
“Reel politika” zamanı
İkili ilişkiler Cameron döneminde çok iyi gitti. Acaba May döneminde de öyle devam edecek mi?
Yeni kabinede Dışişleri Bakanlığı’na Boris Johnson’un getirilmiş olması ilk bakışta Türkiye açısından memnuniyet verici görülebilir. Bunun nedeni, Johnson’un kısmen Türk soyundan gelmesi ve geçmişte -Londra Belediye Başkanlığı sırasında- Türkiye’ye sempati göstermiş olmasıdır. Ne var ki son referandum kampanyasında Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı çok olumsuz sözler sarf etti.
Emekli Büyekelçi Çeviköz’ün dediği gibi, bunlar “oy kazanmak için söylenen oportünist laflardır... Bakanlık koltuğunda daha sorumlu hareket etmek zorunda kalacaktır”...
Aynı şey, Başbakan May için de söylenebilir. Yeni “Demir Lady” özellikle İçişleri Bakanı iken, IŞİD terörü konusunda Türkiye’yi suçlayan ifadeler kullanmıştı. Kendisinin göç meselesinde de Türkiye’ye karşı bir tutum sergilediği, ayrıca Türkiye’nin AB üyeliğine soğuk baktığı da biliniyor.
Türkiye’nin üyeliğine karşı Başbakan May’den herhangi bir engellemenin gelmesi söz konusu değil. Çünkü İngiltere artık AB üyesi değil. Diğer hususlarda ise, kendisinin Çeviköz’ün deyişiyle “reel politika”yı tercih etmesi beklenir...