Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CNN Türk ve Kanal D’nin ortak yayınında, Hakan Çelik’in sorularını yanıtlarken, 16 Nisan referandumundan sonra, Avrupa’nın “çok sürprizlerle karşılaşabileceğini” söylemesi kafalarda büyük bir soru işareti yarattı: Acaba bu sürprizler ne olabilir?
Bu soruyu Cumhurbaşkanı’nın bu programda ve ayrıca son günlerde mitinglerde yaptığı konuşmalarda söylediklerinin ışığında ele almak gerek.
Erdoğan son olarak Almanya ve Hollanda başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin Türk bakanlarının ziyaretlerini engellemesini Türkiye’ye karşı yapılmış hasmane bir hareket saymaktadır. Bu davranış Avrupalıların Türkiye aleyhtarlığındaki son damlayı oluşturuyor... AB Türkiye’yi üyelik konusunda hep oyalıyor; mülteciler konusunda verdiği sözleri tutmuyor... Bazı Avrupa ülkeleri PKK’ya, FETÖ’ye arka çıkıyor; Türk hükümetini ve şahsen Erdoğan’ı hedef alan kampanyalar yürütüyor...
Cumhurbaşkanı Türkiye’nin artık bunlara tahammül etmediğini ve Avrupalı dostların bu tavırlarını değiştirmedikleri takdirde, Ankara’nın da politikasını değiştirmesi gerektiğini düşünüyor. Ve bunun için de yeni bir dönemin başlangıcı saydığı 16 Nisan sonrasını belirleyici bir tarih olarak gösteriyor.
Önemli ipuçları
Cumhurbaşkanı’nın aynı yayında Avrupa ile ilişkiler bağlamında söyledikleri, “sürprizler”in ne olabileceğine dair bazı ipuçları veriyor.
Erdoğan Türkiye’nin “bazı” Avrupa ülkeleriyle (yani hepsiyle değil) sorununun olduğunu söylüyor. AB ile anlaşmazlıkların “siyasi ve idari” alanda olduğunu belirtiyor; buna karşılık ekonomik ilişkilerin iyi gittiğini, Türkiye’nin o yönden gelen yatırımları teşvik ettiğini vurguluyor... Bu arada Erdoğan, İngiltere’ye farklı baktığını hissettirerek, onun AB’den ayrılmasını takdirle karşıladığını açıklıyor.
Farklı tavır
Cumhurbaşkanı’nın sözünü ettiği sürprizlerden biri Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde değişik bir tutum alması, müzakereleri kesmesi, hatta tam üyelikten vazgeçmesi gibi bir karar olabilir. Bu opsiyonlar söz konusu olmayacaksa dahi, 16 Nisan’dan sonra Ankara’nın AB ile ve de son zamanlarda Türkiye’ye karşı davranışlarda bulunan bazı Avrupa ülkeleriyle “siyasi ve idari ilişkileri”ni eskisi gibi sürdürmek istemeyeceği anlaşılıyor. Türkiye’nin bir yıl önce AB ile imzaladığı mülteci anlaşmasının iptali de bu olasılıklar arasında sayılabilir.
Tabii bunlar şimdilik sadece tahminden ibaret... Bundan farklı başka “sürprizler” de olabilir... Ama şimdiden söylenebilecek şey, referandumdan sonra Erdoğan yönetiminin öngördüğü “daha güçlü Türkiye” ile Avrupa (veya bir kısım Avrupa) arasındaki ilişkilerin yeni bir döneme gireceğidir.