Türk-Rus ilişkilerinin son dönemde izlediği seyir, arada çıkan bazı anlaşmazlıklara rağmen, dostluk ve iş birliğinin sürdürülmesi yönünde olmuştur.
Bu, uluslararası ilişkiler alanında, ibret verici bir örnek de oluşturuyor.
Tarih boyunca Osmanlı İmparatorluğu ile Çarlık Rusya’sı arasındaki fırtınalı dönemleri ve soğuk savaş sırasında yaşanan gerginlikleri bir yana bırakırsak, bu ilişkilerin özellikle son yıllarda yakınlaşma yoluna girdiği malum.
Beş yıl önceki uçak düşürme olayının, neredeyse bir çatışmanın eşiğine gelen iki ülkeyi, yeni bir beraberlik dönemi açmaya sevk etmesi, çok anlamlı bir gelişmedir.
Bu iş birliğinin siyasetten ekonomiye, enerjiden savunmaya, ticaretten turizme kadar çeşitli alanlara yayılması ve bu konudaki hükümet politikalarının kamuoyunun da desteğini görmesi, bu gelişmenin önemini ayrıca gözlerin önüne seriyor.
Ankara ile Moskova arasındaki ilişkilerde son birkaç yılda yaşanan bu hızlı değişiklikle beraber, bazı uluslararası meselelerde görüş ayrılıkları da kendilerini belli etmiştir. En son anlaşmazlıklarla, şöyle bir tablo ortaya çıkıyor:
KAFKASYA: Son Azerbaycan-Ermenistan çatışması, Ankara ile Moskova’nın iki zıt cephede yer aldıklarını gösterdi. Türkiye Bakü’yü, Rusya Erivan’ı destekliyor. Bu meselelerde Ankara ile Moskova kendi ilişkilerini bozacak davranışlardan çekinip diyaloğu sürdürmeye özen gösteriyor.
LİBYA: Türkiye Serrac hükümetini aktif olarak desteklerken, Rusya da Hafter’in arkasında duruyor. Ancak bu meselede de Türk ve Rus diplomatları krize bir çözüm bulmaya çalışıyor. Bur konuda Erdoğan ile Putin de hep temastalar.
SURİYE: Bu cephede de iki ülkenin temel pozisyonları farklı. Rusya Esad’ın arkasında, Türkiye rejime karşı. İdlib bölgesindeki militan unsurların eylemleri konusunda da aralarında anlaşmazlık var. Ama bu, onların diplomasiyle çözüm aramalarına mâni olmuyor. Sahada da askeri iş birliği devam ediyor.
UKRAYNA: Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ve 2014’te Kırım’ı ilhakı Ankara’nın tepkisine yol açmıştır. Bu konudaki anlaşmazlık resmi demeçlere hâlâ da yansıyor.
KIBRIS: Rusya’nın Rum Yönetimine zaman zaman sağladığı destek, Ankara’da, fazla seslendirilmese de, tepki yaratıyor.
AYASOFYA: Rusya’dan, gerek Kilise, gerekse Hükümet çevrelerinden gelen olumsuz açıklamalar, bu meselede de görüş ayrılığını ortay koydu.
Bu anlaşmazlıklar, iki ülkenin birtakım meselelerde farklı çıkarlara sahip olduklarını, rakip pozisyonları nedeniyle de zıt görüşler savunduklarını gösteriyor. Buna rağmen, nasıl oluyor da ilişkiler bundan olumsuz etkilenmiyor, aksine, beraberlikleri devam ediyor? Bunun başlıca nedenlerini şöyle özetleyebiliriz:
İki taraf da ortak çıkarlarının bilinci içinde, rasyonel ve pragmatik davranıyorlar. İş birliği alanlarına öncelik veriyorlar. Böyle bir kararlılık içinde görüş ayrılıklarını diyalogla halletmeye çalışıyorlar.
Liderler, yetkililer üsluba dikkat ediyor, kriz halinde dahi agresif bir tutum almıyorlar, aralarındaki görüş farklarını uzlaşarak, bir orta yol bulmaya çalışıyorlar.
Aslında Türk-Rus ilişkilerinde anlaşmazlıklar, direkt olarak kendi ulusal çıkarlarına ilişkin (örneğin, hava ve deniz sahaları üzerindeki egemenlik hakları gibi) meseleler üzerinde değil de, daha çok Suriye, Libya, Ermenistan gibi uluslararası sorunları kapsıyor. Rus uçağının düşürülmesi iki ülkeyi karşı karşıya getiren ender konulardan biriydi. Ancak serinkanlı ve akılcı yaklaşım, barışçı çözüm yolunu açtı.
Başta belirttiğimiz gibi, bu deneyim ibret verici bir örnek oluşturuyor. Aynı yaklaşımı ve yöntemleri başka ülkelerle ilişkilerdeki uyuşmazlıkların halledilmesi için de uygulamakta yarar vardır.