Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin artık netleşen bir IŞİD stratejisi var.
Cumhur başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın deyişiyle, Ankara IŞİD’in Türkiye ve bölge için oluşturduğu tehdit karşısında şimdi “eskisinden farklı bir yol haritası”na sahip.
Bu farklılık veya değişiklik, IŞİD’in elindeki Türk rehinelerin serbest bırakılması sayesinde mümkün oldu. Ankara rehine krizi süresince çok ihtiyatlı davrandı ve IŞİD’e karşı oluşan koalisyona mesafeli durdu.
Cumhurbaşkanı’nın da belirttiği gibi, şimdi şartlar değişti, Türkiye hareket serbestisine kavuştu. Erdoğan’ın New York’taki son temasları sırasında ve Türkiye’ye döndükten hemen sonra yaptığı açıklamalar, hükümetin IŞİD meselesinde ve daha genel olarak Ortadoğu’da izleyeceği yeni politikanın açık işaretini verdi.
***
Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere, Türk yetkililer artık IŞİD’e karşı tutumlarını ve üsluplarını sertleştirmiş durumda.
Ankara’nın yeni stratejisi, ABD öncülüğündeki koalisyonun içinde olmayı öngörüyor. Yani Türkiye Cidde Konferansı’nda imzalamaktan çekindiği ortak anlaşmaya şimdi dahil oluyor.
Türk stratejisinin öncelikli hedefi, Suriye sınırında uçuşa yasak, güvenli bir bölgenin kurulmasıdır. Bu belirli bir askeri eylemi gerektirir. Bunun da koalisyonla birlikte yapılması söz konusu.
***
Ankara’nın askeri harekâta da kapıyı açık bırakan bu yeni stratejiyi benimsemesinin çeşitli nedenleri var.
* IŞİD’in eylemlerinden en çok zarar gören ülke Türkiye. Göç sorunu bunun başında yer alıyor. Ayrıca dış ve iç güvenlik açısından da ciddi tehditler söz konusu. Türkiye bütün bu sorunları tek başına göğüslemekte zorlanıyor. IŞİD’in saf edilmesi ancak uluslararası işbirliğiyle mümkün olur. Bu nedenle Türkiye’nin koalisyonun içinde olması ve mücadeleyi müttefikleriyle birlikte yürütmesi şart.
* Türkiye koalisyonun dışında kalırsa, izole olur, etkinliği zayıflar. Oysa hükümetin dış politikası hep bölgesel, hatta küresel bir rol sahibi olmayı amaçlıyor. Türk diplomasisi bu rol ve etkinliğini ancak koalisyonun içinde olduğu sürece sergileyebilir.
* Suriye krizinin bir sonucu olan göç sorunu Türkiye’ye ağır bir yük yüklenmiş durumda: Bir buçuk milyon sığınmacı, 4.5 milyar dolarlık harcama ve ciddi sosyal sorunlar... Devam etmekte olan göç meselesi, “güvenli bölge” kurmasını zorunlu kılıyor. Bu da ancak koalisyonla sıkı işbirliği içinde yapılabilir.
* Türkiye IŞİD’e karşı tedbirlerini alırken, koalisyon çerçevesinde askeri katkıda bulunmayı da göze almış bulunuyor. Ankara’nın bölgesel bir güç ve bir NATO müttefiki olarak böyle bir sorumluluk üstlenmesi kaçınılamaz.
* Hükümet bölgedeki IŞİD ve benzeri terör hareketlerinin ancak sorunların köküne inip çözüm aranmasıyla yok edilebileceği kanısını taşıyor. Bu bağlamda Suriye’de, Irak’ta yeni bir düzenin kurulmasını istiyor. Bu konuda etkili olması da ancak koalisyonla dayanışma halinde olmasıyla mümkündür...
Ankara’nın yeni stratejisinin lehindeki başlıca argümanlar bunlar.
Bu hafta Meclis’teki tezkere müzakereleri bu argümanların tartışılmasına vesile olacak...