Ültima- tomun muhatabı Esad rejimi ama asıl adres, Moskova...
Cumhur- başkanı Erdoğan’ın önceki günkü açıklamasında yer alan bu ültimatom, Suriye ordusuna, İdlib bölgesinde kuşatma altına aldığı Türk gözlem noktalarının gerisine çekilmesi için ay sonuna kadar bir süre veriyor. Esad bu şartı yerine getirmezse, Türk Silahlı Kuvvetleri harekete geçecek, buraları kendi kontrolü altına alacaktır. Bu arada Suriye güçlerinden bir saldırı gelirse TSK bölgede geniş bir operasyona girişecektir.
Esad bu ültimatomu ciddiye alıp verilen süre içinde askerlerini geri çekecek mi? Şam’dan gelen ilk tepkiler resmi tutumda bir yumuşama işareti vermiyor. Kuşkusuz Esad son zamanlarda askeri alanda elde ettiği kazanımlarını feda etmek istemiyor.
Açıkçası, Şam’daki rejim Rusya’nın aktif desteğiyle ayakta duruyor. Esad’ın giriştiği savaşı Rusya’sız sürdürmesi mümkün değil.
O halde iş dönüp dolaşıp, Putin’in Türkiye’nin ültimatomunu ve yeni bir harekât uyarısı karşısında ne yapacağı, Esad’a nasıl bir talimat vereceği noktasında düğümleniyor...
Geçen günkü Erdoğan-Putin telefon görüşmesinde, Türk tarafı Rus muhatabına bir kez daha İdlib konusundaki kaygılarını anlatmış, bu duyarlılığın dikkate alınmasını istemiştir. Her ne kadar Rusya şimdiye kadar Esad’ın politikasına tam destek vermişse de, şimdi bu ültimatom karşısında yeni bir durum değerlendirmesini yapmak ihtiyacını duyacaktır. Bunu yapmasının en önemli nedeni de çıkarları nedeniyle Türkiye’yi kaybetmek istememesidir.
Bu bakımdan, Putin’den Esad’a İdlib konusunda körü körüne desteğini sürdürmekten kaçınacağı, Türkiye’nin şartlarını karşılayacak bir tutum alması için Esad’ı ikna etmeye çalışacağı beklenebilir.
Bu olasılık gerçekleşirse, Türk tarafının isteğinin yerine gelmesi bir yana, TSK’ya karşı girişilen son saldırının yol açtığı gerginlik de zayıflayacaktır.
Bu bağlamda şimdi top Putin’de denebilir.
Suriye meselesi başından beri bir karmaşa ve çelişki yumağı olarak görünmüştür. Sayısı oldukça kabarık olan aktörlerin farklı çıkarları ve tutumları, aynı zamanda bir insanlık dramına dönüşen bu sorunu giderek içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.
Bunun birçok örneği var. Türkiye’nin eski müttefiki ABD, Suriye cephesinde özellikle YPG konusunda karşıt pozisyonda iken, eski düşmanı Rusya ile bir stratejik ortak. Ama son olarak özellikle İdlib krizinde bir Türk-Rus uyuşmazlığı söz konusu... İki taraf arasında bir başka tezat da Rusya Esad’ı desteklerken, Türkiye’nin ona karşı çıkmasıdır.
Rejim güçlerinin TSK’ya karşı son saldırısının gözlerin önüne serdiği çelişkili bir durum da şudur: Esad ve Putin, cihatçı grupların ateşkese rağmen temizlenmesine çalışıyor. Türkiye ise ateşkes ile bölgede sükûnetin ve statünün sürdürülmesinden yana. Bu ise pratikte radikal denilen unsurların lehinde bir durum.
Türkiye şimdiye kadar Kuzey Suriye’de operasyonlarına güvenlik nedenleriyle girişti. İdlib için de aynı faktör söz konusu.
Ne var ki her yeni operasyon Türkiye’yi Suriye savaşında biraz daha yer almaya ve buradaki karmaşık sorunların bir parçası olmaya sevk ediyor...