Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kritik tarih bu yıl da atlatıldı...
1915 olaylarının bu kez 100. yıldönümü vesilesiyle Türkiye’ye karşı daha da agresif geçeceği çok önceden biliniyordu. Nitekim öyle oldu ve Türkiye Papa’dan Putin’e kadar birçok dünya liderinin ve Avusturya Meclisi’nden Avrupa Parlamentosu’na kadar birçok devlet kurumunun soykırımla ilgili suçlamalarına hedef oldu.
Bunları yok saymak veya geçersiz ilan etmek, uluslararası camianın önemli bir kesimindeki trendin önünü kesmez. Soykırım tezi lehinde yapılan resmi açıklamaların ve alınan kararların pratikte Türkiye’yi zorlayacak bir niteliği olmasa da, siyasi ve psikolojik bir izdüşümü var elbet.
Kaldı ki Ermeni Diasporası bu yılki etkinliklerden aldığı cesaretle, faaliyetini 24 Nisan’dan sonra da sürdürmeye kararlı.
Hasılı, “Bu yıl da atlattık” deyip olayı geçiştirmek hata olur...
Yeni strateji ihtiyacı
Her yıl tekrarlanan 24 Nisan travmasından kurtulmak için, bu meselede yeni fikirler ve kapsamlı bir strateji üretmek gerek.
Şimdiye kadar izlenen politikaların ve gösterilen tepkilerin bir sonuç vermediği, aksine, giderek Türkiye’nin dostları dahil, dış ülkelerle ilişkilerini de zedelediği açıkça görülüyor.
Meselenin soykırım unsurunun yanı sıra bir de Ermenistan ile ilişkiler boyutunun bulunduğunu unutmamak lazım. Bu, Ankara’nın 24 Nisan fırtınasının atlatılmasından sonra, özellikle üzerinde çalışması gereken alandır.
Aslında 2008’de Türkiye ile Ermenistan arasında Zürih’te imzalanan iki protokol, ilişkilerin normalleştirilmesini sağlayacak bir yol haritası niteliğindeydi. Ankara ile Erivan arasında diplomatik bağlar kurulacak, sınırlar açılacak, bu arada iki ülke soykırım konusu üzerinde ortak çalışmalar yürütecekti.
Bu protokoller ne yazık ki Meclis onayı aşamasına gelmeden ortaya çıkan pürüzler nedeniyle rafa kalktı. Açıkçası bunun başlıca nedeni de Azerbaycan’dan gelen tepki üzerine, hükümetin o zaman anlaşmanın yürürlüğe girmesi için, Ermenistan’ın önce Karabağ’dan çekilmesi şartını koşmasıydı.
Sonuçta, Karabağ meselesinde bir ilerleme olmadığı gibi, Ankara ile Erivan arasında (ve soykırım konusunda) en ufak bir hareket gerçekleşemedi...
Herkesin yararına
Şimdi Türk diplomasisi Erivan ile ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde bir hamle yapamaz mı? İlk adım olarak iki taraf protokollerin yeniden canlandırılması için bir müzakere süreci başlatamaz mı?
Sınırların açılması, büyükelçiliklerin karşılıklı kurulması çok şey değiştirebilir. Sadece iki ülke için değil, aynı zamanda Azerbaycan için de...
Türkiye’nin Bakü’yü üzmemek için Erivan ile ilişkiye girmemesinin Karabağ meselesine bir katkısı olmadı. Minsk Grubu bu işi yıllardır halledemiyor. Oysa Ankara Erivan ile ilişki içinde olursa, nüfuzunu kullanabilir, Bakü’nün lehine bir rol oynayabilir.
Azerilerin bu konudaki hassasiyeti biliniyor. Ama Türkiye kardeş ülkeyi ikna etmek için bir çaba harcayabilir ve bunda başarılı da olabilir.
Bunun varacağı sonuç, herkesin yararına olacaktır.