Taciz bir insanın farkında olmadan yapabileceği bir husus değil. 62 yaşına gelmiş bir insanın tacizin ne demek olduğunu, kadınlar tacize uğradıklarını ortaya çıkardıklarında anlaması saçmalığına inanacak kimse var mıdır acaba?
Bu hafta bambaşka bir konu hakkında yazmak için bilgisayarımın başına geçtiğimde, üyesi olduğum bir Whatsapp, grubundan gelen “Hasan Ali Toptaş olayına ne diyorsunuz?” mesajını ilk başta tam olarak anlayamadım. Sosyal medyada karşılaştığım, katıldığı bir televizyon programında çevirmenlerle alakalı yaptığı yorum soruluyor sandım ve üzerinde fazla durmadım. Bu röportajda Hasan Ali Toptaş, şu sözleri sarf ediyordu: “Yeni kitapları okurken o kadar temkinli yaklaşıyorum ki çeviri bir kitap okurken önce çevirmenin doğum tarihine bakıyorum. Çünkü günümüzde Türkçe, günümüz insanının zihnindeki kelime sayısı o kadar azaldı ki böyle tatsız çeviriyle karşılaşmaktan korkuyorum. Eğer benim kuşağımdan ya da benden önceki kuşaktan bir çevirmenin metniyle karşılaşıyorsam diyorum ki, ‘Türkçenin o unutulmuş kelimeleriyle şimdi karşılaşacağım. Lezzetini alacağım’ diye düşünüyorum.”
Tamamen ön yargılarla dolu bu düşüncelere cevap vermek son derece gereksiz. Sadece yaşa bakarak çevirmen seçmek, genç ve başarılı onlarca çevirmene yapılan büyük bir haksızlık, aynı şekilde yaşı kendisinden küçük olan yazarların da Türkçeye hakim olamayacağını düşünüyor belli ki bu düşüncelerini paylaşabiliyor.
Özrü kabahatinden büyük
Whatsapp grubunda söz konusu edilen olay ise bambaşkaymış. Söz konusu yazar, taciz iddialarıyla suçlanıyordu. Bir sosyal paylaşım sitesinden yapılan paylaşım nedeniyle çok sayıda kadın, yazar tarafından taciz edildiği iddialarında bulunuyordu. Çok zaman geçmeden yazar, özrü kabahatinden büyük ne demek diye sorulduğunda, cevap olarak gösterilebilecek bir cevap yayınladı. “İnsan eril failliğin ne olduğunu anlayana kadar karşı tarafta ne büyük yaralar açtığını bilmeden, fark etmeden, düşünmeden hatalar yapabiliyor. Failliğin ne olduğunu bugün kadınlardan öğreniyoruz. Bilmeden, farkında olmadan yaptığım davranışlar nedeniyle kırdığım, üzdüğüm, yaraladığım bütün insanlardan samimiyetle özür diliyorum” dedi.
Taciz bir insanın farkında olmadan yapabileceği bir husus değil. En azından burada söz konusu olan taciz şekli bu değil. 62 yaşına gelmiş bir insanın tacizin ne demek olduğunu, kadınlar tacize uğradıklarını ortaya çıkardıklarında anlaması saçmalığına inanacak kimse var mıdır acaba? “Eril faillik” gibi uyduruk bir mazerete sığınmak, bırakın edebiyat alanında eserler veren bir yazarı sıradan bir vatandaşın bile yapmaması gereken basitlikte bir durum. Yazarın bu açıklamasının yayınlandığı Twitter hesabı yayınevi tarafından yönetiliyordu. Everest Yayınları ilk önce durumu değerlendirdiklerini belirten bir paylaşım yaptı. Ertesi gün ise yazarla yollarını ayırdığını ve her türlü tacizin karşısında olduğunu belirten bir başka paylaşım yaparak duruma karşı net tavrını aldı. İletişim Yayınları da benzer iddialara konu olan yazarı Bora Abdo’yla yollarını ayırdığını duyurdu.
Okurların tepkisi yeterli mi?
Başka bazı yazarlarla alakalı da benzer iddialar var. Kadının beyanının esas olduğunu göz önüne alırsak bu durumda sadece bu konudan haberdar olan okurların yazara tepki koyması yeterli mi? Yoksa kitapevlerinin, online satış sitelerinin ve yayınevlerinin konuya ilişkin esaslı bir tepki koyması gerekmez mi? Taciz gibi son derece hassas bir konuda gerekli tepkiyi göstermeyen yayınevlerinin diğer konularda gösterecekleri tepkiye ne kadar güvenebiliriz?
Hollywood’da #metoo hareketiyle başlayan kadınların uğradıkları tacizleri anlatmaları nedeniyle en büyük yapımcılardan Harvey Weinstein’ın başına gelenleri gördük. Ülkemizde yaşanan ve yapıldığı kabul edilen bir taciz karşısında bu yazarların neler yaşayacağını hep beraber göreceğiz.