2020 yılı birçoğumuz için son derece sarsıcıydı. Dünyayı etkisi altına alan salgın herkesin hayatında önemli etkiler bıraktı. Sadece günlerce evlerde kapalı kalmadık aynı zamanda tanıdığımız, sevdiğimiz insanları kaybettik. Ama görünen o ki salgının etkisinin zayıflamasıyla, hatta bitmeye yüz tutmasıyla, bu acılar da azaldı. Psikolojimizi bozan eve kapanma zorunluluğu, sevdiğimiz insanlarla görüşememenin getirdiği asosyallik hızlıca ortadan kalktı.
Birçok sanatçı ve yazar için bu kapanma hâli üretim için bir fırsat oldu. Yarım kalan kitabını bitiren birçok yazarı şahsen tanıyorum. Günlük hayatın uyaranlarından ve “bazı” gereksiz etkinliklerden kaçınmak onlara aradıkları imkânı sunmuş.
20. ve 21. yüzyılların en önemli ressamlarından İngiliz David Hockney ziyaret için geldiği Normandiya’da yakalanır salgına. 55 yıldır Los Angeles’ta yaşayan Hockney için bu hem kısıtlayıcı bir durumdur hem de büyük bir fırsat olur. 2010 yılından beri iPad’le resimler yapan Hockney üretkenliğini burada sürdürmeye devam eder. Geçtiğimiz günlerde Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan “Baharın Gelişi, Normandiya, 2020” adını taşıyan sergide sanatçının bu dönemde yaptığı 116 adet iPad resmi yer alıyor.
David Hockney benim için sadece bir ressam olarak değil aynı zamanda resim üzerine düşünceleriyle önemli bir “sanat tarihçisi”. Uzun yıllar önce BBC için yaptığı “Secret Knowledge (Gizli Bilgi)” isimli belgesel serisi ve bu belgelerlerden hareketli ortaya çıkan kitaplar, Martin Gayford’la birlikte hazırladıkları “Resmin Tarihi” (ülkemizde Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmıştı) ve “Spring Cannot be Cancelled: David Hockney in Normandy” (Bahar Engellenemez: David Hockney Normandiya’da bu kitap Türkiye’de yayıncısını bekliyor) isimli son derece önemli kitaplara imza atmış bir sanatçı.
“Gizli Bilgi”, belgesel serisini David Hockney’nin sanata yaklaşımını da anlamak mümkün olduğu için bence son derece önemli. Özellikle sanat ve teknoloji ilişkisine dair önemli ipuçları mevcut. iPad resimlerini anlamanın yolu biraz da buradan geçiyor. Ressamlar her dönem teknolojiyi kullandılar. Boyaların çeşitlenmesinde, fırçaların endüstriyelleşmesinde bunların etkisini rahatlıkla görüyoruz. Hockney de bu yaklaşımla kendisi için özel geliştirilen program sayesinde bir yıllık bir çabalamanın sonucunda iPad’inde resimler yapıyor.
Sergide yer alan 116 eser ise büyüleyici ve muazzam bir etkiye sahip. Ağırlıklı olarak ağaçların çizen Hockney bize bir ağacın dört mevsimini, gecesini, gündüzünü kısaca her halini sunuyor. Gözümüzün önünde yer alan ağaçların dönüşümlerini bize baharın coşkusunu katarak gösteriyor.
Sergi, Londra’daki The Royal Academy ve Brüksel’deki Palais des Beaux-Arts’ın ardından İstanbul’a geldi. Dünyada ilk sergilendiği yerlerden birisinde olduğumuz için şanslıyız. Buradan sonra da Chicago’da sergilenecek. Serginin küratörü Kraliyet Sanat Akademisi Yaz Sergileri Şefi ve Çağdaş Projeler Küratörü ve David Hockney’nin yakın çalışma arkadaşı Edith Devaney. 29 Temmuz’a kadar devam edecek sergiye mutlaka gidip görün. Çıkışında Atlı Köşk’ün bahçesindeki ağaçlara farklı bir gözle bakabilirsiniz.