Çocukluk Hayallerinizi Kim Unutturdu?

5 Eylül 2017

Sorun şu ki çoğumuz -yani büyük çoğunluğumuz- çocukken kurduğumuz hayalleri unuttuk!

Daha doğrusu unutturulduk. Hem de en sevdiklerimiz ve bize en değer verenler tarafından unutturulduk. (İşin acıklı kısmı da burası)

Şimdi soruyorum size, kaçınız çocukken kurduğunuz o hayali gerçekleştirdi? Daha kötüsü, kaçınız hayallerinizi hatırlıyorsunuz?

Üniversitedeyken hocamız ‘Kendinizi on yıl sonra nerede görüyorsunuz?’ diye bir çalışma yaptırmıştı. Yönlendirici başlıklar altında geleceğimizi hayal etmiştik. Uygulama sonunda bir arkadaşımız ‘En iyi baterist olacağım’ demişti de tüm sınıf gülmüştük bu hayaline. Ne acıklı bir durum gülenler için! Diliyorum hayalini gerçekleştirmiştir.

Bazen çocuklarımın hayallerini dinliyorum. Uzaya gidecek, zaman makinesi yapacak, yaşlanmama makinesi yapacak (ki bu ayrı bir yazı konusu çocuk zihni ve kaygıları hakkında) uzaya gidiş geliş mesafesini hesaplayarak hayatının kaç yılını dünya da olmadan geçireceğini planladığı hayalleri var. Sonra bazen bakıyorum ‘ya olmazsa anne, gerçekleştiremesem ne olur?’ diyor. Yaşı büyüdükçe daha gerçekçi oluyor. Onu hayallerinden kim vazgeçiriyor dersiniz? Çevresindekilerin gerçekçi söylemleri! İşte bu sebeple

Yazının Devamı

Hayat listeniz nasıl?

7 Temmuz 2017

İlk gençlik yıllarımda bir gazete köşesinde ‘kendini iyi hissetmenin, mutlu olmanın 10 yolu’ cinsinden bir yazı okumuştum. (Liste halinde çerezlik bilgiler satmak insanların dikkatini çekmek için o zamanda prim yapıyormuş) O yıllarda pek çok kişi gibi sevdiğim köşe yazılarını biriktiriyordum; yazıyı beğendiğimden uzun yıllar sakladım. Şimdi ise tam olarak içindekileri hatırlayamasam da önce şunu söylemek isterim; ben o köşe yazısında yazanları muhtemelen hayatıma uygulamayı başaramadım. Belki içeriğini beğendiğim birkaç tanesini uygulamaya çalıştım ama başaramadım. Başarmış olsaydım bu yazı yazılmamış olurdu. Diyeceğim şu ki; siz de benim listemi okuduğunuzda uygulamayacaksınız. Çünkü hepimizin yaşam örüntüsü farklı ve bu çerçevede değerlendiriyoruz yaşanılanları. Belki benim listemden hareketle kendi listenizi yaparsanız daha etkili olur.

1. Her şeyi tüm detayı ile planlama; çünkü hayat sen plan yaparken başına gelenlerdir.

2. Belirsizliğe karşı daha esnek ol. Her şeyin bir zamanı var; her şey hemen olsun, belli olsun diye kendini hırpalarsan gerginlikten yıprandığını fark edemeyebilirsin. Olması gereken zaten olacaktır.

3. Emrivakilere karşı aşırı tepki

Yazının Devamı

Mutluluğun bir formülü daha var: Açıklıyorum!

23 Haziran 2017

Mutluluğun bir formülü daha var: Açıklıyorum!

Seçenekleri azalt!

Evet, yanlış okumadınız, seçeneklerinizi azaltın!

Kaç ayakkabınız var?

Kaç şampuan türü banyonuzda mevcut?

Evde kaç kumandanız var? (Bakın bu önemli bir konu. Örneğin; bizim evde sorun yaratıyor)

Hiç, reçel standı önünde dakikalar harcayıp kararsız kaldığınızda ‘neyse şeker zararlı, şimdi yapay gıda almayayım.’ diye vazgeçtiğiniz oldu mu?

Bir sürü seçenek arasında sürekli düşünerek kararsızlıktan sıkışıp kalıp sonra da vazgeçtiğiniz oldu mu?

Yazının Devamı

Benlik Saygısı Kazanılmasında Babaların Rolü Nedir?

16 Haziran 2017

Merhabalar, diğer platformlarda yazdığım yazılarda annelik tutumları ile ilgili kimi zaman iç dökmelerimi kimi zamanda olması gerekenleri akademik bilgilerle anlatmaya gayret gösteriyorum. Ancak fark ettim ki babalar ile ilgili bilgi vermemişim şimdiye kadar. Üstelik baba-çocuk ilişkisinin çocuğun gelişimi açısından ne kadar önemli olduğunu bilen biri olarak bu konu hakkında yazmak bugüne kalmış.

Sayıları zamanla azalsa da özellikle lohusalık döneminde babalar kendilerini geri çekmeye daha yatkındırlar. Çünkü bebeğin beslenmesi, bakımı ve anne ile aralarındaki bağ nedeni ile bazen babalar kendilerini dışlanmış hissedebilirler. Bebeğin iki yaş civarı çevreye verdiği tepkiler, oyun oynama davranışının ve dil gelişiminin etkisiyle babalar bu yaştan sonra daha aktif olmaktadırlar. Ancak bu geç kalınmış bir davranış modelidir. Geç kalınmış demektir, çünkü babalık bu yaştan sonra başlamaz. Aslında bebek daha anne karnında iken babaların sevgi, şefkat ve ilgi göstermeleri çok daha önemlidir.

Bu konu ile ilgili pek çok araştırma yapılmış. Örneğin;

Babası olan ve olmayan çocukların benlik algıları ile ilgili yapılan araştırmada babası olan çocukların olmayanlara göre benlik

Yazının Devamı

Boşluğu nelerle dolduruyorsunuz?

9 Haziran 2017

Milliyet Sağlık köşesinde yazmaya başladığımdan bu yana bazı yazılarım diğerlerine oranla çok fazla okunuyor. Özellikle stres, depresyon, takıntılar ile ilgili yazılarım çok okundu. Kişisel internet sitemde de bu tarz yazılarla birlikte tükenmişlik, iyi hissetme, mutlu olmak gibi yazılarım çok tıklanıyor. Siteye gelen arama motoru bilgilerinde sürekli ‘psikolojisi bozuk’ ‘arayışta olan’ gibi kelimeleri aratarak ziyaretçi geliyor. Şu an yeni bir şey söylemeyeceğim zaten pek çok konuşmacının ya da programın konusu mutlu olma, nasıl mutlu olunur, stresten nasıl kurtuluruz gibi konular oluyor ve alanında iyi akademisyenler, sosyologlar, psikologlar tespit ettikleri nedenlerle toplumun gittikçe tükenen ruh hali ile ilgili açıklamalar yapıyor. Bende kendi küçük çemberimi örneklem kabul edersem aynı durumu gözlemliyorum.

Bunun nedenleri ile ilgili de pek çok görüş var elbette; teknoloji, hızlı yaşam, hızlı değişim, sorumluluklar, ekonomik kaygılar, geleceğe güvensizlik, kalabalıklar içinde yalnızlık, sanal sosyalleşme gibi görüşler arttırılabilir. Tüm bunlar bilenen çeşitli çevrelerce irdelenen konular. Bir sebebi de doğadan kopmak;

Şimdi bir çiftçi düşünmenizi istiyorum. Devasa

Yazının Devamı

Bu cümleleri kullanıyorsanız, dikkat edin!

2 Haziran 2017

Yıllardır yaptığım görüşmelerde insanların kendileri ile ilgili kurduğu cümlelerinde olumlu ve olumsuz mesajlar içeren sözlerin duygu durumları üzerinde nasıl etkisi olduğunu açıklamaya dönük çalıştım. Bu hafta özellikle bir inceleme yaptım çevremde ve yazımı hem görüşmelerden aldığım izlenimler hem de çevremdeki kişilere sorduğum sorularla kendimiz için kurduğumuz cümlelere ayırdım.

Nedir o cümleler? Ne zaman kullanılıyor?

“Bunu yapamam.” Herhangi bir beceri, istek, karar anlarında,

“Nasıl yapacağım ki!” Bir eylemi gerçekleştirmek için zihnin bir sürü mazaret üretmesinden hemen önce,

“Vakit mi var.” Yine zihnin engel olarak zamanı kullanmasından önce,

“Hem zaten istesem de başaramam.” Egonun konforlu alandan çıkmamak için mantıklı çerçeve içinde engeller oluşturma anında,

“Her şey de beni bulur zaten!” Şansızlık, kendini gerçekleştiren kehanet gibi algılandığında,

Yazının Devamı

Yoksa siz takıntılı mısınız?

26 Mayıs 2017

Günlük sohbetlerde bazen şu tür diyaloglara şahit oluyorum: “Şu konuda benim takıntım var, biliyorsun.” “Şu düzen şöyle olmadı mı içim rahat etmez.” “Ben de sürekli kapıyı kilitledim mi diye sorarım.” Bana gelen maillerin bir kısmında takıntıları ile günlük yaşamının nasıl etkilendiğini anlatan insanlar oluyor.

Öncellikle obsesif-kompülsif bozukluğunun (OKB) ne olduğunu anlamakla başlayalım ve yazının ortalarında her obsesifim diyenin öyle mi olacağını açıkladıktan sonra tedavi süreci hakkında bilgi verelim.

Bir kere obsesif (düşünce) ve takıntılı davranış (kompülsif) birbirinden ayrı şeylerdir. Kişi sürekli kirli olduğunu kendisine mikrop bulaştığını düşünüyorsa bu obsesyondur. Ellerini tahriş edene kadar gün içinde sürekli ellerini yıkıyor ya da banyo yapıyorsa bu kompülsiftir. Kompülsif, takıntılı düşünceden kurtulmak için kişinin yapmak zorunda hissettiği davranıştır. Ancak o davranış gerçekleştiğinde düşünceden kurtulacağını varsayar okb hastası.

En sık karşılaşılan Obsesyon belirtileri

En sık karşılaşılan kompülsif davranışları (ritüeller)

Okb nedeni nedir?

Obsesif kompülsif bozukluğunun nedeni konusunda birleşilen tek nokta şudur ki; okb’nin nedeninin

Yazının Devamı

Hayat, ona yüklediklerinle anlamını bulur.

19 Mayıs 2017

Bundan iki yıl kadar önceydi. Bir görüşmeden sonra not defterime şu cümleyi yazmıştım: “Hayat, ona ne yüklediğinle anlam bulur.” Defterimin ön sayfasında uzun zaman durmuş ve ara sıra gözüme çarptığında hayatımın anlamı üzerine düşünme fırsatı bulmuştum. Şimdi bu söz, internet sitemin de sloganı olarak yerini aldı. Hayata dair çeşitli sözler ve yazılar okuduğumda, biriyle hayatla ilgili bir sohbete daldığımızda yine aynı düşünceye varıyorum. Herkes kendi yaşantı deneyimleri ile çeşitli sonuçlara varıyor ve öyle yorumluyor. Bu oldukça sübjektif bir konu olduğundan kişinin kendini keşfetmesi ile ortaya çıkabilecek bir durumdur da aynı zamanda. Bu konuda çeşitli kitaplar ya da terapiler de insana fayda sağlamaz, sadece görülmeyenlerin farklı bakış açısı ile keşfedilmesine imkân tanıyabilir. Yazımın konusu, ‘Hayatın anlamı nedir?’ gibi felsefe konusu değil, ben başka bir noktaya varmak istiyorum sonunda.

Tüm canlı varlıklar içinde insana bahşedilen ‘akıl’ sayesinde sorguluyoruz biz yaşamı. Hayata anlam katmak için hepimizin ayrı amaçları var. Amaçlar edinmeden ve o yönde uğraş vermeden yaşantısına devam eden kişiler gittiği yolu bilmediği için durakları varış noktası sanıp

Yazının Devamı