Milliyet Sağlık köşesinde yazmaya başladığımdan bu yana bazı yazılarım diğerlerine oranla çok fazla okunuyor. Özellikle stres, depresyon, takıntılar ile ilgili yazılarım çok okundu. Kişisel internet sitemde de bu tarz yazılarla birlikte tükenmişlik, iyi hissetme, mutlu olmak gibi yazılarım çok tıklanıyor. Siteye gelen arama motoru bilgilerinde sürekli ‘psikolojisi bozuk’ ‘arayışta olan’ gibi kelimeleri aratarak ziyaretçi geliyor. Şu an yeni bir şey söylemeyeceğim zaten pek çok konuşmacının ya da programın konusu mutlu olma, nasıl mutlu olunur, stresten nasıl kurtuluruz gibi konular oluyor ve alanında iyi akademisyenler, sosyologlar, psikologlar tespit ettikleri nedenlerle toplumun gittikçe tükenen ruh hali ile ilgili açıklamalar yapıyor. Bende kendi küçük çemberimi örneklem kabul edersem aynı durumu gözlemliyorum.
Bunun nedenleri ile ilgili de pek çok görüş var elbette; teknoloji, hızlı yaşam, hızlı değişim, sorumluluklar, ekonomik kaygılar, geleceğe güvensizlik, kalabalıklar içinde yalnızlık, sanal sosyalleşme gibi görüşler arttırılabilir. Tüm bunlar bilenen çeşitli çevrelerce irdelenen konular. Bir sebebi de doğadan kopmak;
Şimdi bir çiftçi düşünmenizi istiyorum. Devasa tarlasının ortasında iri bir ağacın gölgesinin altında oturmuş dinleniyor. Bu çiftçi aslında ne yapıyor, toprağın gücünü iliğine kadar hissediyor. Güneşin kavurucu sıcağından kaçarak ağacın gölgesinde dinleniyor. Belki rüzgâr esiyor ve yüzündeki ter damlalarını serinletiyor ancak o anda en çok doğanın gücünü hissediyor. Toprağı iyi mahsul verebilir, vermeyebilir. Bu kaygıları taşıyor da olabilir içinde ve bu sanal bir kaygı değil. Yaşadığı duygular da gerçek ve anlamlı.
İşte bu noktada toplumun genelinin sanal sohbetlerdeki sıkıntılar ile dertlendiği, ‘twitter’daki tartışma içerikleri ile hiddetlendiğini gözlemliyoruz.
Bir gün görüşme esnasında ‘bugün kendimi iyi hissetmiyorum’ diyen bir danışanımın son günlerdeki yaşantısını irdeledik. Altından televizyondaki popüler dizilerden birinin sezon sonunda final yapacağı çıkmıştı. Bunu okuyunca durum çoğu kişiye anlamsız ve saçma gelebilir ancak kişinin mutlu olma, haz alma eylemi gerçek olmayan bir şeye bağlandıysa bittiğinde boşluk hissetmesi çok doğaldır. Şöyle açıklayayım; sorunlardan kaçmak için tv programları, tablet oyunları gibi sanal ve dışsal etmenlere dayanırsanız asıl kaynağı görmeniz gecikebilir.
Sonra şöyle bir sonuç çıkar; kendi gerçek yaşantınızdaki sorunlardan kaçarak rahatlamak için Mustafa Ceceli’nin boşanmasına da tepki verirsiniz, Deniz Seki’nin cezaevinden çıkmasına sevinenlere de hiddetlenirsiniz. Yarışmalar, diziler biter, kayıplar bulunur ve siz asıl çözmeniz gereken gerçek sorunlar üzerine yoğunlaşmamış kendi boşluğunuzla baş başa kalmışsınızdır.
Sevgilerimle,
Dilek Söylemez