Siyasette, ticarette gündelik ilişkilerde kazanmak mı istiyorsunuz? Öyleyse bu yazıyı kesip göreceğiniz bir yere asın.
Yeni bilgi edinmekten hoşlanmayan, özet sever bir ülkeyiz, özetleyeyim;
Bir, kamuoyu araştırmalarına para ve zaman harcamayın. Okunaksızlaşan dünyada, insanlar rakamlardan okunamaz.
İki, büyük projeler vadetmekten vazgeçin, “insan psikolojisi”ne odaklanmak, en kazançlı projedir.
Üç, “güven” ve “güvenlik” garantisi veren iş ve yöntemlere öncelik verin.
Dört, insanlar güler yüzlü insanlarla iletişim kurmaktan hoşlanırlar, unutmayın. Baudrillard gülümsemenin kurumlaşmasına “ilgi aygıtı” diyor.
Beş, siyasetçiyseniz seçmeni, iş insanıysanız müşteriyi aracılarla anlamaya çalışmayın, doğrudan muhatap alın. Siz daha çok öğrenirsiniz, o daha çok sevinir.
Altı, doğaya zarar veren bir işi, projeyi asla onaylamayın. “Doğa sever”i oynamayın, öyle olun. İnsan kendine yapılanı affediyor, doğaya yapılanı unutmuyor.
Yedi, adalet duygusunu incitmeyin. Adil olduğunuzdan emin olunursa, aldığınız karara da saygı duyulur.
Sekiz, gerçek, samimi ve doğal olun. Olmadığınız kişi gibi görünmeyin. Ama “samimiyet”le cıvıklığı, “doğal”lıkla koyuvermeyi karıştırmayın.
Dokuz, aklınıza geleni, canınız istediği zaman yapmayın. Ortamı okuyun. Çocukların acısı gündemdeyken çocuklarınızla tatil paylaşımı yapmayın.
On, sosyal medyaya fazla anlam yüklemeyin. Bir vitrin, kahvehane gibi düşünüp içeriği ona göre belirleyin.
On bir, bilirse, öğrenirse doğruyu yapar sanmayın, duygu yoğun bir dünyadan geçiyoruz, akıl yok.
On iki, iyi işler yapıyorsanız fark edilmesi için “gösteri”nizi yönetin ama asla göze sokmayın.
Daha var da yerim yok.
Zihin savaş alanıdır
İsrail, Lübnan’da çağrı cihazlarını patlatınca “siber savaş” tartışması başladı. Oysa olan, uzaktan kumandalı düzenekten başka bir şey değildi ve bize iki şeyi gösterdi;
Bir, İsrail her yere girebileceğinin ve zekâsının şovunu yaptı. Zira, zihin yeni savaş alanıdır.
İki, güvenlik konu olunca, üretimden kullanıma uzanan zincirin güvenliği önemlidir.
Ülkece dikkat etmemiz gereken üç nokta var;
Bir, agresif tavrı gösteriyor ki İsrail bir ülke değil, kendisi bir silahtır.
İki, üretim zinciri uzadıkça ürün kadar süreçteki insanların denetimi önemlidir.
Üç, özellikle savunmada yerli ve milli üretime öncelik vermek, “ulus devlet” kavramını ihmal etmemek lazımdır.
Not düşeyim
Özgür Özel, daha “Rakıyı 140 lira yapacağız” vaadi unutulmadan, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağıran partili için “Alın arkadaşı kenara götürün” diyerek, kendi isteğiyle ve özel çabasıyla genel başkanlığını tartışmaya açmıştır.
Kayseri’yi az bilmek…
Kayseri Valisi Gökmen Çiçek ve milletvekili Ayşe Böhürler’in “Kayseri’nin değeri”ne vurgu yapan çalışmaları çerçevesinde Kayseri’deydim. Abdullah Gül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz Yılmaz’ın ev sahipliğinde, “İletişimde Ezberleri Bozmak” başlıklı konferansımda salonun tıklım tıklım dolması sevindiriciydi.
İçinde “Kayseri” geçen ne kadar az cümle kurduğumuzu düşündüm. Kendi içinde görkemli, dışında ne kadar sessiz bir kent. Halbuki dünya mobilya piyasasının üssü, “Gesi bağları” gibi en sevdiğimiz türkülerin yöresi, lezzetler yarıştıran mutfağın şehri.
Kayseri, atom karınca gibi çalışan Vali Çiçek ve Türkiye’nin bilim listesinde yukarılarda olan üniversiteleriyle, daha fazla ilgiyi hak ediyor.
AKLIMDA KALAN
Yolcu/müşteri krizleri: Geçen hafta üst üste THY’de yolcu krizi yaşandı. İkisinde de yolcular çıldırmış gibiydi, sözlü, fiziksel şiddet… Çirkin ifadelerle kabin görevlilerinin üzerine yürüdüler. Yeni zamanlarda insanların psikolojik sorunları giderek artıyor, dünya açık hava tımarhanesine dönüşüyor. Tüm kurum ve şirketlerin hizmet içi eğitimlerini, güvenlik önlemlerini, zor yolcularla/ müşterilerle baş edebilecek bir içerik ve eğitmen niteliği açısından gözden geçirmelerinde yarar var.
